Ersin Kaşif

Özelikle gençlerin sahneye çıkması, çaldıkları enstrumanı özgürce sunmaları en güzelidir. Sahnede sadece sen varsın ve seni izlemeye gelecek olanların gözleri sadece senin üzerindedir. Tüm dikkatler sende toplanmıştır. Sadece çaldığın eser değil, sahnedeki duruşunla da önemlisindir. Sahne kostümün ilk anda mutlaka konuşulacaktır. Kostümünün beğenilip beğenilmediği, sahneye yakışıp yakışmadığı da konuşulacaktır. Giydiğin ayakkabı, saç modelin seyirci için tartışma konusu olacaktır. Tüm bunlar, gayet normal sayılabilecek seyirci davranışlarıdır. Bunun nedeni de, sahnede sadece senin olmandır. Sen kuliste konserinin ikinci bölümüne başlamak için heyecanla beklerken, (Kulis; Sahne arkasında bulunan, oyuncuların, müzisyenlerin sahneye çıkacakların, hazırlıklarını yaptıkları ve sahneye çıkış için bekledikleri bir kısım) özellikle yaptığın müzikle yakından ilgilenenlerin dedikodunu yaptığını da bilmen gereklidir. Tüm bunlar senin özellikli bir sanatçı olma yolunda adımlardır aslında. Senin sanattaki yükselişin yalnız olamaz. Seyircinle birlikte sanattaki adımlarını yukarılara doğru atacaksındır. Tüm bu yaşanacaklar,  heyecan vericidir. Bir sanatçının herhangi bir enstrumanla yalnız başına ve bir saati aşkın sürecek konser programıyla sahneye çıkması, Resital olarak adlandırılıyor. Bu arada bizde çok ilginç bir durum da yaşanmaktadır. Kimi zaman lokal bi toplantı esnasında, eline enstrüman alıp çalan, söyleyen biri varsa, o kişiyi onore etmek amacıyla "x kişi resital verdi bize" kıvamında da kullanılır. Bazen  üç dört dakika süren kısa bir dinletinin basındaki karşılığı resital olarak da geçer. Kısa bir dinletinin resital olarak sunulması tamamen bir tanım hatasıdır. Resital yukarda da bahsettiğim gibi çok uzun bir çalışmanın ürünüdür. Her enstruman çalan müzisyende resital verebilecek bir düzey aramak da anlamsız bir beklentiden öteye geçemez.
Deniz, Sahneye Çok Yakıştı
Deniz, 16 Mayıs 2013 Perşembe akşamı Lefkoşa AKM’de  ilk resitalini vermek için sahneye çıktığı zaman, heyecanı gözlerinden okunuyordu. İlk resitalinin iyi geçmesi demek,  diğer  resitaller için en büyük motivedir. Sahnedeki tecrübesizlik zamanla artı düzeye mutlaka geçecektir. Tüm bunları bir yana bırakırsak, çaldığı eserlerin düzeyi ilk resitali için yeterli olmuştur diyebiliriz. İleriki yıllarda alacağı piyano performans eğitimi onu daha da güçlendirecektir mutlaka. Deniz’i siz okuyucularıma tanıtmak istiyorum; 1996 Güzelyurt doğumlu Deniz, piyano eğitimine ilkokul 4. sınıfta Sibel Erilen ile başladı. Ortaokul yıllarında okul korosuna eşlik etmeye başlayan Deniz, Lise eğitimine Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde devam etmektedir. Piyano eğitimine Demet Alkan James ile başlayan Deniz Amcazade, İdil Arca ile piyano eğitimini sürdürmektedir. Royal School of Music sınavlarına Nur Tilki ile hazırlanan Deniz başarıyla grade 8’i tamamladı. Genç Yetenekler Production’un konserlerinde piyanist olarak sürekli yer alan Deniz, son olarak Türkiye’nin Isparta şehrinde gerçekleştirilen müzik festivalinde hem solo performans göstermiş, hem de Genç Yetenekler Production Keman Orkestrası’nın eşlikçi piyanisti olarak görev aldı. Gelelim resital programına; Deniz, bir saati aşkın bir sürede tek başına sahnede kaldı. Dediğim gibi, hocası ile birlikte yaptıkları program ise seyircileri sıkmadan yürütülen düzeyli bir programdı. G.F.Handel ‘in (The Harmonius Blacksmith from suite no 5, Air ve Variations), W.A Mozart’ın (Fa Majör Sonatı’nın  Allegro, Adağio, Allegro Assai bölümleri), F.F. Chopın’in Do# minör Vals’i, E.Satie’nin Trais Gnossiennes’ten iki bölüm, Muammer Sun’un Köçekçemsi adlı eseri, ve ünlü film müziği D.Brubeck’in “Take Five” Deniz Amcazade tarafından henüz 16 yaşında resital programı olarak sunuldu. Ben,  Deniz’in sahne performansını beğendim ve kendisinden beklentim ise fazla. Kıbrıs Türk Toplumuna sahneye çıkan, resitaller verebilecek düzeyde müzisyenler lazımdır ve kazandırılmalıdır. Toplumu dışa açabilecek ve kültürünü sahneleyecek sanatçılar yetiştirmek en büyük mutluluktur. Deniz’i,  ailesini ve  öğretmenlerini kutluyorum. Sanat yolunuz açık olsun.