1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. DENİZ DÜZGÜN İLE SURLARİÇİ TURU
DENİZ DÜZGÜN İLE SURLARİÇİ TURU

DENİZ DÜZGÜN İLE SURLARİÇİ TURU

Cumartesi sabahı bir genç kadınla Surlariçi’nde sürmeyi planladık. Buluşma saatimizden önce, sabahın erken saatlerinde gittim ben, eski Lefkoşa’ya.

A+A-

Filiz Uzun

BİR CUMARTESİ SABAHI

Cumartesi  sabahı bir genç kadınla Surlariçi’nde sürmeyi planladık. Buluşma saatimizden önce, sabahın erken saatlerinde gittim ben, eski Lefkoşa’ya. Bu bölgeyi ne kadar çok sevdiğimi, her fırsatta söyler hatta yazılarımda da bahsederim, bilirsiniz. Cumartesi sabahları daha da güzeldir buraları.

 Esnaf Cumartesi alışverişi için hazırlanır. Bandabulya’ya kasalarla gelen meyveler, sebzeler yerini almak için sıralanır, dükkan sahipleri kapılarını açar dükkanlarını süpürür, önünü yıkar, dönerciler ateşi yakar etlerini ateşe koyar, Bereket Fırını’nın önünde kahvaltı yapanlar ya da zeytinli ve pilavuna almak için sıraya girenler vardır. Büyük Han’da sabahçılar yerini almıştır sabah kahvesi için. Sabah henüz serinken Büyük Han’ın taşlarının  yıkanmış hali, dükkanlardan gelen radyo sesleri, Han’daki rahmetlik Ahmet Usta’nın kahvesinde bangoya dizilen sulu muhallebileri, her daim kahvede bir tanıdığa rastlamak ve  burnuma gelen mis gibi kahve kokusu  beni hep mutlu etmiştir.

DENİZ’İ BEN DAHA DOĞMADAN TANIRDIM

Bu hafta şahane bir genç kadınla sürdük velesbit dedim ya; İşte bu şahane genç kadın Deniz Düzgün’dü. Ben, Deniz’i doğmadan önce tanırdım desem hiç de abartılı bir cümle olmaz sanırım. Neden mi? Çünkü annesini gençlik yıllarından beri tanırım. Çağdaş, modern, güçlü, bağımsız, özgür ve mücadeleci bir kadındır annesi Hatice Düzgün. Hem de doğal feminist. Öyle kitaplardan okuyarak değil, yaşayarak feminist olanlardan. E böyle annelerin güzel çocukları olur. Başka yolu yoktur. Çünkü böyle kadınlar çocuk değil, birey yetiştirirler. Bağımsız, modern, özgür, sorgulayan, toplum gönüllüsü ve kendi ayakları üzerinde duran insanlar yetiştirirler. Diyeceksiniz ki babaların hiç mi katkısı yok. Elbette var. Ama annenin rolü kat be kat fazladır. Bu nedenle bilirdim  Deniz’in de güzel bir insan olacağını. Öyle de oldu.

Deniz Düzgün, benim tezimi doğrulayan genç kadınlardandır. Hep söylerdim, gümbür gümbür  geliyor yeni nesil kadınlar diye. Deniz ve onun jenerasyonundaki genç kadınların bir çoğu da öyle. Akıllı, güzel, iyi eğitimli, yabancı dil bilen, ülke sorunlarına duyarlı hem de sosyal sorumlulukları üstlenebilen genç kadınlar. Bir diğer sevdiğim yanları , bizim jenerasyondan da onları ayıran önemli bir özellik bu; ekip ruhları var. Farklı disiplinler bir arada çalışmayı başarıyorlar. Hukukçusu, eğitimcisi, sanatçısı, psikologu hep birlikte üretiyorlar. Bireysel olanlar yok mu? Elbette var. Ama bizim dönemlerde daha çoktu. Bu yüzden ülkenin durumu böyle. Herkes lider olma kaygısında. Bir şeyin “Başkanı”.

DENİZ DÜZGÜN İLE SABAH KAHVESİ

Surlariçi’nde bir tur attıktan sonra Han’da oturup bir kahve söylediğim sırada Deniz de geldi Büyük Han’a. Tam da vaktinde. Severim randevularına vaktinde gelenleri. Sürerek gelmiş çok hoşuma gitti. Oldum olası sevmişimdir bisiklet süren kadınları. Ve Deniz, Han’a bisikletiyle girerken aklımdan geçirdim; Ne güzel olurdu Surlariçi’nde hiç araba olmasa, herkes bisiklet sürse. Kadınlar alış-verişe sepetli bisikletleriyle gelse, çocuklar aileleriyle çarşıyı bisikletleriyle dolaşsa. Şık şık kızlar-erkekler sevgilileriyle buluşmaya bisikletli gitse. Acaba bir gün bu olacak mı? hep merak ederim. Mesela her köşede bisikletlerimizi bağlayacağımız demir aparatlar olsa. Bir kafe ya da dükkana girdiğimizde bisikletlerimizi nereye koyacağız derdi taşımasak!

HEM KAHVE HEM DE SOHBET ŞAHANEYDİ

Büyük Han’ın beni büyüleyen atmosferinde Deniz ile sohbet harikaydı. Ne yalan söyleyeyim çok ortak fikirlerimiz ve gözlemlerimiz varmış. Açıkçası biraz şaşırmadım değil. Deniz Düzgün İngiltere’de Hukuk eğitimi almış, 6 yıldır da Kıbrıs’ta avukatlık mesleğini yapan genç ve çok güzel bir kadın. Eğitimini tamamladıktan sonra burada faaliyet gösteren feminist atölyede çalışmış, eğitimini yeni tamamlamış bir avukat olarak çok şey kattığına eminim. Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’nın gönüllü avukatlığını yapıyor halen daha. Ve Aralık 2017 yılından beri de “Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı’nın” başkanlığını yürütüyor. Adli vakalarda talep geldikçe gönüllü avukatlık yapıyor. Ayrıca İnsan Hakları Vakfı bünyesinde raporlama, bildiri yayınlama ve eğitimler yapıyorlar. Yakından takip ettiğim vakıflarının çok da güzel bir eğitim projesi oldu geçtiğimiz günlerde,  Mehmetçik İlkokulu öğretmenleri, veliler ve öğrencilere yönelik bu eğitim çok da ilgi çekmiş, benim de çok hoşuma gitmişti. Bence yaygınlaştırılmalı ve her çocuk kendi haklarını bilerek büyümeli. Hatta ders olarak okunmalı okullarda.

Deniz, genç yaşına rağmen hem gözlem yeteneği hem de farkındalığı yüksek biri. İnsanların yıllarca birlikte çalışıp fark edemediklerini çok erken zamanda kavramış genç bir kadın.  En az benim kadar rahatsız ediyor onu da bu bireysel yaklaşımlar. Ve hep benim dediğim doğrucular.

VELESBİTLERLE SURLAR İÇİ TURU

Cumartesi sabahı Surlariçi’nde bisikletlerle dolaşmak çok keyifli. Uğranacak birçok yere kolaylıkla gidebiliyorsunuz. Önce biraz sürdükten sonra Bandabuliya’ya girdik Deniz ile. Çarşıyı turladıktan sonra Sevgili Rıdvan Arifoğlu’na merhaba demeden geçemezdik. Daha sonra sevgili İzel Seylani’nin Karagöz oyunlarını sergilediği Bandabuliya sahnesini ziyaret ettik. Ve ne şans ki çıkışta sevgili İzel’e rastladık.

Surlariçi turumuz devam ederken yoldan geçenlerle merhabalaşmak, günaydınlaşmak ve kısa sohbetler de harikaydı. Deniz ile kapanış için çok tatlı bir kafe olan Luna kafede karar kıldık. Luna kafenin en sevdiğim yanı kapı önü oturmasıdır. Bunu şimdiki nesil pek bilmez. Ama eskiden herkes kapısının önünde oturur kahvelerini orada içerlerdi. İki kişi ile başlanan kahve partileri bazen 10 kişiye kadar çıkabilirdi. Şimdilerde herkes kapısını kapatıp klimaları yakıyor. Komşuluk da sosyal sohbetler de giderek azalıyor.

DENİZ’İN FOTOĞRAFÇI YANI

Deniz’in  ilgi alanlarından bir diğeri de fotoğraf çekmek. Ve hakkaten birçok fotoğrafçı ile yarışacak düzeyde fotoğraflar çekiyor. Çok severim sanatçı ruhlu insanları çünkü bu ruh hayatta yaptığı tüm işlere yansıyor. İnsana da sanatçı gözü ile bakar böyle insanlar. Fotoğraf çektirmeye bayılan biri olarak bol bol fotoğraf çektik elbette.

Ben çok güzel bir gün geçirdim Deniz’le. Böyle genç insanlarla karşılaşmak ve onları daha yakından tanımak benim için inanılmaz mutluluk vericidir. Bence kadınlar geliştikçe toplumlar da değişir. Böyle genç kadınlara ihtiyacı var bizim toplumumuzun. Egosuz, yardımsever, modern, ekip ruhuna önem veren kadınlara. Ne iyi etti de mezun olunca döndü Deniz. Umarım hem mesleğinde hem de özel yaşamında aşk, hayatından hiç eksik olmaz.

Sevgili Deniz Düzgün’e benimle sürdüğü için teşekkür ederim. Bu aralar Cumartesi günleri işine bisikletle gidiyormuş. Umarım bisikleti daha sık kullanır. Bisiklet süren kadınlar arttıkça çoğalacağız. Çoğaldıkça hem ruhsal hem de bedensel olarak daha sağlıklı ve daha mutlu olacağız. Sağlıklı kadın sağlıklı toplum demektir…

 

Bu haber toplam 4556 defa okunmuştur
Etiketler :
Adres Kıbrıs 372 Sayısı

Adres Kıbrıs 372 Sayısı