Deniz Gezmiş ve Soma faciası
Soma’da yüzlerce insana mezar olan maden ocağı, Türkiye’nin kimi gerçeklerini bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Çok açıktır ki Türkiye ‘geri kalmış’ bir ülkedir.
Tıpkı diğer geri kalmış ülkeler gibi Türkiye’de de insan hayatı ucuzdur.
Çok düşük ücretlere çalışabilecek milyonlarca insanın varlığı, yani kalabalık nüfusa sahip olmak, sömürü olanaklarını artırır.
Bir halkın geri kalmasını istemenin ekonomi-politiği budur.
Yoğun nüfus, düşük eğitim düzeyi, karın tokluğuna razı toplumlar oluşturur.
Diktatörlük böyle toplumlarda kolay kurulur.
Ya da tersi... Toplumları köleleştirmek için diktatörler türer.
**
Manisa’nın Soma ilçesinde yaşananların kökeni Deniz Gezmiş’lerin idamına, yani 12 Mart 1971 darbesine kadar gider.
12 Eylül ise, Türkiye’nin aydınlık yüzünü karanlıklara boğan asıl darbedir.
Kenan Evren cuntasının düzenlediği 1980 darbesi Türkiye’de sadece hükümetteki partileri kapatmak, ülkeyi askeri rejime mahkum etmekle kalmadı.
Cunta emek mücadelesi ve insan hakları dahil her türlü demokradik sistemin gereğini ortadan kaldırdı.
Aydın, demokrat, ilerici kim varsa hapse soktu, sürgüne yolladı, astı, sorguda yok etti.
Partilerin yanısıra sendikaları ve dernekeleri de kapattı.
çalışanları örgütsüzleştirdi, üniversite hocalarını okuldan attırdı.
‘Terör’ senaryolarıyla Türkiye’yi adım adım darbeye hazırlayan derin devlet, bir ülkenin kaderinde onulmaz yaralar açtı.
**
12 Eylül darbesi olmasaydı, belki de Soma’daki maden ocağında böyle bir facia yaşanmayacaktı!
Çünkü insanlar bu kadar örgütsüz, sendikasız kalmayacaktı.
1980 darbesi öncesinde Türkiye’de güçlü sendikalar, zinde bir sol hareket vardı.
Başta DİSK olmak üzere, birçok sendikal federasyon ya da konfederasyon, ülke yönetimine emekçi sınıf adına katkı koyuyor, söz söyleme hakkını kullanıyordu.
Çalışma koşulları patronların iki dudağı arasında değildi.
12 Eylül geldi, tüm demokratik değerler ve kurumların üzerinden bir boldozer gibi geçti.
Hepsini yıktı.
Ve bu yüzden her deprem sonrası Türkiye’de evler insanların başına yıkılıyor.
Bu yüzden madenler göçüyor, grizu patlıyor.
Önce emek mücadelesi çöktü, sonra onlar...
Soma gerçeğine sınıfsal bakılmazsa eğer, daha emekçilerin, fakir insanların başına yıkılacak çok bina, çok maden var.