1. YAZARLAR

  2. Derya Beyatlı

  3. Deniz Yıldızı
Derya Beyatlı

Derya Beyatlı

Deniz Yıldızı

A+A-

Öğretmenlere saygım büyüktür. Sadece ders anlatmak, uzmanı olduğu konuda öğrencisini aydınlatmak değildir, olmamalıdır bence öğretmenlik.

Hayatı, insan olmayı, kültürü, sanatı, sorumlu vatandaşlığı da kendimize örnek seçtiğimiz kişilerden öğreniriz. Bu anlamda öğretmenlerin üzerine düşen görev büyüktür kanımca. Bunun farkında olan öğretmenler, farklı bir bağ kurarlar öğrenciyle. Daha fazla sorumluluk alırlar üzerlerine, oldukça büyük risk. İlmin yanında yaşamı öğretmeye soyunurlar genç nesillere.

Sıradışıdırlar, ezbere ve otoriteye dayalı eğitim sistemi ile büyük sıkıntıları vardır. Sorgulamayı, düşünmeyi, karşı çıkmayı anlatırlar öğrencilerine. Şiiri, edebiyatı, sanatı öğretirler. Sihrin, sevginin, paylaşmanın kapılarını aralarlar. Keşfedin derler, buyurun. Öyle güzel bir mum tutuştururlar ki minik ellere, bir ömür boyu yollar aydınlıktır artık. 

Durdurulmaya, uzaklaştırılmaya, disiplin altına alınmaya çalışılır bu tarz öğretmenler. ‘Normalleşmeye’, resmi müfredeta geri dönmeye davet edilirler önce.

‘Failatün, Failatün, Failün’den şaşma, konun edebiyat ise, aykırı akımlara girme, anarşist yetiştirme!’

‘Felsefeci isen, felsefeciliğini bil, ne öyle Quantum sorgulamaları? Tanrıcılık oynamak sana mı kalmış?’       

Değiştirilemeyen, sindirilemeyen öğretmenin hayatı zorlaştırılır önce, sonra  tehdit edilmeye, uzaklaştırılmaya çalışılır. Bazen öğrencileri, aileleri sahip çıkar, sistem geri adım atmak zorunda kalır. Bazen 9 köyden kovulur, 10’uncuda inatla devam eder bildiği yolda ışığın savaşçısı. Ben her daim kazananlar sınıfına koyuyorum, tek vicdanları karşısında boyun eğenleri. Gerçek kahramanlarım onlar benim.        

Nancy H. Kleinbaum, Ölü Ozanlar Derneği Romanı’nda yarattığı John Keating karakteri ile kahraman öğretmen tiplemesini ölümsüzleştirir. İnsanın içini ısıtan bir hikâyeye dönüşür, Keating’in öğrencilerinin önüne serdiği farklı dünyayı keşfetme maceraları. Okul yönetiminin Keating’i durdurma çabaları ise  haksızlığa isyan duyguları yaratır okuyucuda. Bir çeşit iyi ile kötünün kavgasıdır öykü’nün devamı.

Her zaman iyi kazanmıyor ne yazık ki bu savaşta. Yine de bu öğretmenlerin, ki gerçek meslekleri öğretmenlik olmayanlar da var, bize verdiği dersler kazanmamızı garantiliyor vicdan hesabında.

Yaşanmış hikayeler midir bilmiyorum, bir süredir bu derslerle dolu hikayelere merak sardım, okuyorum. Beni çok mutlu ediyorlar. Hayatı anlatmakta birebirler. Yazarları, anlatanları bilinmiyor, ağızdan ağıza, farklı kültürlerde, farklı dillerde aktarılıyorlar. Bu öyküleri önümüzdeki haftalar boyunca sizinle paylaşmak istiyorum. Çoğalsınlar, daha da fazla yüreğe ulaşsınlar, daha çok ısıtsınlar diye.

İlk hikayemiz dünyayı tek başına değiştiremeyeceğini bilen ama katkı koymayı görev edinmiş kahraman öğretmenler için olsun.

Adamın biri sahilde oturmuş denizi seyrederken biraz ileride birinin kumsalda sürekli yerden eğilerek birşeyler alıp denize fırlattığını görünce merak etmiş, yaklaşmış. Adam karaya vurmuş deniz yıldızlarını tek tek denize fırlatıyormuş. 

-Ne yapıyorsun?
-Deniz yıldızlarının hayatını kurtarıyorum.
-Sen deli misin? Burada yüzlerce deniz yıldızı var, hepsini mi kurtaracaksın, hem ne fark eder ki?

Kurtarıcı tekrar yerden bir deniz yıldızı almış ve denize fırlatmış. Bak demiş, bunun için fark etti.

19 Temmuz 2015
Marsilya

Bu yazı toplam 2656 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar