1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Denize facebook’tan girmek
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Denize facebook’tan girmek

A+A-

 

Doğduğum yer denize yakındı.
Savaş sonrası göç edip geldiğimiz yer de denizin dibindeydi.
Ama artık değil!..
‘Bizim köy’de artık ‘gidilebilecek deniz’ kalmadı.
Nazım Hikmet “En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır” dedi, ama bu anlamda değil.
Bizim durum çok farklı…
Deniz orada duruyor aslında… Yerli yerinde…
Ama yanına gidilmesi, sahilinde yüzülmesi, kayalıklarında balık avlanması artık çok zor…
Çocukluğu, gençliği hep denizin içinde yüzerek, kayalıkların üzerinde balık avlayarak geçen herkes gibi benim de ciğerim ağrıyor.
**
Geçenlerde balık avlayalım dedik. Balık olmadığını bildiğimizden, yeğenlerle beraber ‘tedarikli’ gittik her zamanki gibi kıyıya…
1975’ten beri balık avladığımız sahile yeni, lüks evler yapılmaktaydı bir süredir. O evler bitirilmiş, sahile gidilen yol kapatılmış.
Tepelerden, tarlalardan aşarak kayalıklara vardık. Balık avladığımız denizin içinde 25 metre uzunluğunda bir iskele başı inşa edilmiş!
Deniz kıyıları da, denizin içi de her nasıl olmuşsa özel şahısların kullanımına verilmiş?
Ne hakla?
Hangi yasaya göre?
Kimin izniyle?
**
Cumartesi bütün gün Karpaz’daydık.
Bölgeye yapılan yeni yol hakkında yerinde inceleme yapmak, ilgililerden bilgi almak için Gazeteciler Birliği organizasyonuyla düştük yola…
Karpaz yarımadasının doğallığı insanı hem dinlendiriyor, hem büyülüyor. Çok sayıda insanın Karpaz’ın yok edileceğiyle ilgili kaygısı var. Bu kaygılara kulak verilmesi lazım.
Bölgeye yapılmakta olan yolun yer yer doğaya zarar verdiği doğru… Projenin ne kadar ‘çevre dostu’ olduğu tartışmaya açık…
Yapılan yolun yaptığı tahribatla kalınacaksa, doğrusu çok büyük bir sorun olduğu kanısında değilim.
Bölgeyle ilgili kimi kesimlerin kitle turizmine dönük yatırımlar yapma hevesi ise ciddi şüpheler oluşturuyor. Bu konuda ciddi yasal düzenlemelerle kesin bir politika izlenmesi gerekli.
Karpaz’a özgü eşeklerin korunması, Altın Kumsal’ın harika doğallığının kitle turizmine yenik düşmesinin önlenmesi, bölgedeki flora ve faunanın zarar görmemesi için katı yasa gerekiyor.
Aksi halde farklı dönemlerde farklı baskı gruplarının dürtüklemesiyle Karpaz’da korkulan başa gelebilir.
**
Bizim köyün denizinden girip Karpaz’dan çıktım.
Ülkemizi kendi ellerimizle nasıl yok ettiğimizi anlatmak için illa Karpaz’a gitmeye gerek yok.
Ne yazık ki her tarafta doğal yapı yok ediliyor, dağlar oyuluyor, insanın denizle bağlantısı koparılıyor.
Ve bu durum bizim bu küçücük adadaki yaşam alanımızı daha da daraltıyor.
Dağda ve denizde yaşayan canlıların hali ise çok daha vahim…
Bu gidişle devam edersek eğer, birkaç nesi sonra çocuklar denize yalnızca facebook’tan girebilecekler herhalde!..
Alizavrayı, kelebeği, kurbağayı da belgesellerden izleyecekler yalnızca…
Tamam mı, devam mı?

Bu yazı toplam 1963 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar