Denktaş adaylığını açıkladı
Demokrat Parti eski Başkanı, Lefkoşa Milletvekili Serdar Denktaş, Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine ‘Bağımsız aday’ olarak katılacağını açıkladı.
Demokrat Parti eski Başkanı, Lefkoşa Milletvekili Serdar Denktaş, Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine ‘Bağımsız aday’ olarak katılacağını açıkladı.
Ocak 2020’de yaptığı yazılı açıklamada Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmayacağını açıkladığını anımsatan Serdar Denktaş, “Ben kurucu Cumhurbaşkanı’nın oğluyum, onun bana bıraktığı mirası har vurup harman savurma lüksüm yok” dedi bu siyasi miras çerçevesinde hareket ettiğini belirtti.
Önünde duran tabloda üretemeyen, hedef taşımayan, heyecan uyandırmayan kısır siyaset alan aktörleri gördüğüne değinen Denktaş, bu nedenle adaylığa ilişkin kararını da değiştirdiğini belirtti.
Denktaş, federasyon vaadinin olmadığını da ifade etti.
Denktaş, yeni hükümet senaryolarının sorulması üzerine "Bana sorulduğunda (yeni hükümete) oyumun olumlu olduğunu söylemiştim" dedi
Cumhurbaşkanlığı adaylığının hükümet kurma bozma konuları ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyleyen Denktaş Cumhurbakanlığı'nın "parti adaylığı yeri olmadığını" ifade etti.
Değişik partilerin tabanlarından kendisine ‘çatı aday’ teklifleri geldiğini ifade eden Denktaş, “Kendim kime oy verebileceğime halkımız gibi ben de karar veremediğim için, seçim sonrasında da ‘keşke olsaydım’ gibi düşünceler içerisinde olmamak için aday oldum” dedi.
Serdar Denktaş'ın açıklaması şöyle;
"Bildiğiniz gibi 28 Ocak 2020 tarihinde yaptığım yazılı açıklama ile geçtiğimiz Nisan ayında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmayacağımı kamuoyuna duyurmuştum.
O gün yaptığım açıklamada “önümüzdeki süreçte KKTC Cumhurbaşkanlığına talip olan tüm adayların düşüncelerini, programlarını, vizyonları takip edeceğimi, Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir bölümümün de paylaştığına inandığım vizyonuma sahip adaylara her türlü desteği verebileceğimi de” açıklamıştım.
Yani daha o zamanlardan başlayan ve 4’lü koalisyonun sonlanmasıyla devam eden “hükümet modelleriyle ilgili” siyasi manipülasyonların, spekülasyonların içinde yer almayacağımı, KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının bu tür spekülasyonlar sonunda kazanılacak bir makam olmadığını vurgulamıştım.
Değerli basın mensupları.
Ocak ayında aday olmayacağımı açıklarken, söylediğim başka şeyler de vardı. Ben Kurucu Cumhurbaşkanının oğluyum. İnandığım doğrular için zaman zaman onunla dahi ters düşümlüyüm olsada, onun bana bıraktığı siyasi mirası har vurup harman savurma lüksüm yoktur.
Bu siyasi miras öylesine sorumluluk gerektirir ki bazen atmak istediğiniz adımları da atamazsınız.
Şubat ayında Nisan seçimlerinde aday olmamaya karar verirken bu siyasi mirasın olgunluğuyla, federal çözüm modeli de dahil olmak üzere, farklı çözüm modellerini tartışma kapasitesine sahip, KKTC halkına liderlik yapabilecek potansiyel adayların ortaya çıkabileceğini düşünerek kararımı vermiştim.
Geniş vizyona sahip potansiyel adayların alabilecekleri oyları bölerek, yıllardır bir çıkmaz sokak işlevi gören “bütünlüklü federal çözüm müzakere sürecine” kendini mahkûm etmiş adaylara istemeyerek de olsa dolaylı olarak destek vermemek için adaylıktan geri adım atmıştım.
Ancak bugün itibarıyla önümde duran tablo KKTC siyasetinin üretemeyen, yaratıcı fikirlere açık olmayan, içinde bulunulan durumu, yani statükoları korumak içgüdüsüyle hareket eden, halka hiçbir umut vaat edemeyen, geleceğimizle ilgili hiçbir hedef taşımayan, heyecan uyandıramayan, klişeleşmiş sloganlar etrafında dönüp duran kısır siyaset alan aktörlerinin “parti çıkarları” doğrultusunda davranmaya devam ettiklerini gözlemlemekteyim.
KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Milletvekilliği Genel Seçimlerinden çok farklı sonuçlar doğuran seçimlerdir. KKTC Seçmeni bilinçlidir.
KKTC seçmeni Genel Seçimlerde partisine sahip çıkar, partisine oy verir ama, CB seçimlerinde siyasi çıkarların sadece bireysel değil toplumsal olduğunu da bilir.
Bu nedenle aday olmayacağımı açıkladığım aday olmama kararını o günden bugüne kadar değişen ortam ve koşullarıda değerlendirerek değiştirmiş durumdayım.
Ve altını çizerek açıklıyorum ki 11 Ekim 2020’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde aday olarak karşınıza çıkacağım.
Değerli basın mensupları
Propaganda sürecinde vizyonumu, manifestomu sizinle tabii paylaşacağım. Oluşturmuş olduğum bir ekip bunların hazırlığı üzerinde çalışıyor ve sizi temin ederim ortaya çıkacak vizyon ve fikirler, sıradan, slogana dayalı ve uygulanamaz olduğu halde ezberden ortaya konan şeyler olmayacaktır. Yeni, heyecan verici, uygulandığı zaman oyun değiştirecek önemde ve mevcut gidişatın yönünü değiştirebilecek nitelikte bir manifesto ile halkın karşısına çıkacağım.
Tek taraflı adımların atılabileceği, parça parça çözümlerin uygulamaya konacağı, ülkemizdeki halklar arasındaki huzur ve güveni yeniden tesis etmek ve ülkemizi uluslararası topluluğa dahil edecek siyasal bir çözüme ulaşabilmek için, sadece BM’nin veya AB’nin dürtmeleriyle yürüyecek bir müzakere sürecine bel bağlamadan, ama onu da bir kenara itmeden; “ülkemizde barış dünyada barış” ilkesine sarılarak, Türkiye ile tam bir işbirliği içinde, siyasal eşitliğimizi koruyacak bir çözüm modeline ulaşmak için çaba sarf etmek gerekir.
Halkımızın çözüm istencini hiçbir şartla sadece federal çözüm modeline esir etmeyeceğim. Boş umut pompalamadan ancak umudun kaybolmasını engelleyecek girişimlerle, adamızdaki ve bölgemizdeki çıkarlarımızı koruyarak uluslararası arenada hak ettiğimiz yere ulaşmak için çalışacağım.
Çözümü engelleyen tarafın Güney komşularımız olduğu gerçeği ortada dururken ben halkımıza “İki toplumlu iki kesimli federasyon” a ulaşma vaadinde bulunacak değilim.
Geleceğe umutla bakan, bugünü güven içinde yaşayan, her gün daha fazla demokrasi, her gün daha fazla insan hakları, daha adil bir toplum istencini ortaya koyan Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanı olmak ve bugünden daha iyi bir geleceğe halkımızı taşımak için aday oluyorum.
KKTC vatandaşlarını bölerek değil birleştirerek, ancak farklılıklarını korumalarına saygı göstererek, siyasal tarihimizde yeni bir sayfanın açılması için öncülük yapmak için aday oluyorum.
Benim için Kıbrıs Türk siyasi tarihi hem bir varoluş hem de bir demokrasi mücadelesi tarihidir. Kıbrıs Türk siyasetine bugüne kadar yön veren iki ana akım bu mücadelelerden ya sadece birine ya da sadece diğerine sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının adamız üzerinde tarihi bir aktör, bir özne olduğunu bilmeden inkar etmişler, halkı kutuplaştırmışlardır.
Ben karşınıza, birleştirici, tarihimizi yeniden yorumlayarak hem varoluş hem de demokrasi mücadelemize sahip çıkmak isteyen bir aday olarak geliyorum.
Herhangi bir kesimin, zümrenin veya tarafın adayı olarak değil, Ülkemizin bütününün Cumhurbaşkanı adayı olarak seçildikten sonra da her kesimle saygın, samimi bir ilişki kurarak, KKTC’ne yeni bir soluk katacağıma olan inançla bu görevi yürütebileceğime olan inancım tamdır.
Kıbrıs Türk Halkı içinde bulunduğumuz bu zor süreçte, beni bu makama layık görmesi halinde canla başla, her tarafla ve her kesimle bozulmuş olan ilişkileri yeniden toparlamak ilk ve en önemli misyonum olacaktır."