1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Denktaş ve Özgürgün’ün İmaj Kurtarıcısı: Özersay…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Denktaş ve Özgürgün’ün İmaj Kurtarıcısı: Özersay…

A+A-

Yeni hükümet işbaşı yaptı, programı da Meclis’te tartışıldı. «Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz» derler; hükümet programı cicli-bicili ama icraatın programla ne kadar ilgili olacağını gelecek süreç gösterecek.

Ancak programda olan bir konu var ki bu hükümet kesinlikle o konuda hiçbir şey yapmayacak, yapamayacak çünkü hükümetin kapsama alanında değil: Kıbrıs sorunu çözüm sürecinde ray değişikliği… Çözüm süreci Cumhurbaşkanı’nın inhisarındadır; görüşmeler onun sorumluluğudur ve bu sorumluluğu hükümetle paylaşmak gibi bir zorunluğu da yoktur. Cumhurbaşkanı hesabını seçiminde halka verir… Dolayısıyla, hükümet programına Kıbrıs sorunu görüşme sürecinde BM ölçütlerinin tüketildiği ve masaya yeni fikirlerin konması gerektiği yazıldı ama bu hükümet o masada yoktur. Dolayısıyla, «salla gitsin» babından yazdılar hükümet ptogramına, aslı ise Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki programında yazılacak.

Tuhaftır; bu hükümetin Başbakanı Tatar ve Dış İşleri Bakanı da olan Başbakan Yardımcısı Özersay konuya cehaletten mi bunu hükümet programına böyle yazdılar?! Kıbrıs sorunu konusunda Özersay’a güvendiğini ve konuyu ona teslim ettiğini söyleyen Başbakan cehalete yatabilir ve hatta mazur da görülebiir. Ama Özersay için böyle düşünmek olası değil… Özersay eski hükümeti bozup, bu yeniyi kurarken kendisine cumhurbaşkanlığı seçimleri için yol açmaya çalışıyordu ya, bu yolda ilerlerken imajını da yükseltmesi gerek… TC Dış İşleri Bakanı’nın katkısı imajını TC’de düzeltiyor olabilir; Başbakan Tatar ‘ın dediği gibi Türkiye basınında bu nedenle yer alabilir ama KKTC’de durum tersten gider, tarfikte olduğu gibi…

Gariptir; temiz siyaset için rol model olarak ortaya çıkan Özersay’ın en güçlü işbirliği Kuzey Kıbrıs siyaset unsurları değil, Türkiye’nin AKP’si… Türkiye’de siyasetin kirliliğinden AKP’liler bile yakınıyor; Erdoğan’nın «Metal yorgunu» deyip görevden aldığı belediye başkanları ile ilgili gerçek durum kirli siyaset idi… Radikal din siyaseti de cabası… Özersay temiz siyaset için KKTC’de yoldaş bulamadı, kimseyi beğenmedi; TC’nin radikal dinci ve kirlilikle şaibeli AKP’sini seçti… Kuzey Kıbrıs insanı da temiz siyasetin bu rol modeline inanacak?! Şaka gibi…

Özersay da bu çelişkilerinin ve tutarsızlıkların farkında ve aşının tutmadığını da görüyor artık; kendi imajını da yeterince güçlü görmüyor artık… İmajını kurtarmak ve yükseltmek için TC katkısı dışında, kendisinin de birşeyler yapması gerekiyor… Seçimlere kadar da yeterince güçlendirebileceğine dair umudu da pek olmadığı için işe rakip diye gördüklerinin imajını bertaraf etme girişimi ile başladı… Önce Serdar Denktaş ile yaptı başlangıç vuruşunu… Usulsüzlük iddiası ile Denktaş’ın imajını çizmek, hükümeti de yıkrak Denktaş’ın muhalefette, kendisinin de hükümette olarak cumhurbaşkanlığı seçimine gitmek… Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağ partili adaylar arasında en ciddi rakibini böylece aşabilmek… Bu arada da sol partili adaylar arasında yer alabilecek Erhürman’ı da hem muhalefete atmak, hem de ‘iktidarsız Başbakan’ şeklinde lanse edeceği bir operasyonla Erhürman’ın hükümetini yıkmış olmak…

Ancak, Özersay’ın Denktaş nedeniyle hükümet yıkması kendi imajının yıkılması ile sonuçlandı; Denktaş’ın imajı ondan daha güçlü bir duruma yükseldi. HP’nin dörtlü koalisyondan çekilmesinin yarattığı gündemde yoğunluk Denktaş ile ilgili konulardan çok HP’nin Türkiye telkini ile ve Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hükümeti bozduğu üzerinde odu. İmajı ezilen Özersay, aradan sıyrılıp imajını kurtaran Denktaş; halbuki Denktaş’ın imajı şimdi olduğu düzeyin gerisinde idi. Yani Özersay kaş yapayım derken göz çıkardı, kendi imajını yıktı, Denktaş’ı yukarı çıkarttı.

Bu denemeden sonra Özersay yeni bir denemeye girişti… Ola ki Özgürgün UBP’nin cumhurbaşkanı adayı olur, ihtiyatı elden bırakmamak gerek ve Özgürgün’ün imajını çizmek gerek… HP, Ocak 2017 seçimleri sonrası UBP ile hükümet kurmamasının nedeni olarak Özgürgün’le ilgili yolsuzlukları göstermişti; bunu şimdi UBP ile ortaklık kurarken yeniden piyasaya sürdü… UBP’lilerin canını Ocak 2017’de sıktığından daha fazla sıktı… Geçen süre içinde Özgürgün konusunu ısıtıp ısıp servis yaptı ama sonuca da ulaşamadı… Bir HP milletvekili de ortaklarının yardımcı olmadığını söylemişti; ha şimdi bu ortak UBP yardımcı olacak?!… Alemin açıkgözü HP’liler, gerisi aptal ordusu sanki… Evet, sonuçta Özgürgün dişlerini gösterdi, UBP’nin içi kaynadı…

Ve güven oyu için hükümetin 30 değil 28 oyu var; bunun dördü de emanet oy, güven oylamasından sonra meclis toplantılarının açılması için çoğunluk sağlamada hükümet sorun çekecek… Bir UBP’linin sözü: «Özersay tuşla nakavt olacak; bizim UBP’yi sizin CTP gibi kibar sandı bu… Biz Eroğlu ve İrsen’i hallettik, bunu mu çekeceğiz?!». Ve sonuç: UBP içinde de imaj kaybeden Özgürgün’e bugün UBP’ler sahip çıkıyor. Kamuoyunda da «Yetti artık, yapacağını hukukla yap, ikidebir bu temcit pilavını sürme önümüze» tepkisi yaygın. Özgürgün mahkemeye çekilir mi belli değil ama şu anda halk nazarında itibarı Özersay’dan yukarı çıktı; Özgürgün Özersay’a teşekkür borçlu…

UBP’de bir de ölümüne aday adayı olacağını söyleyen bir Zorlu Töre var; Özersay’ın onunla pek uğraşması gerekmez çünkü güçlü bir aday değil… Güçlü aday olsaydı, Töre’nin ‘Puro Kaçakcılığı’ ile ilgili geçmiş olayını deşer, Meclis Başkan Yardımcısı olarak yaptığı savurganlığı konu eder Töre’nin Meclis Başkan Yardımcılığı görevinden alınmasını bile isteyebilirdi… Ama zarasız bir rakip; onunla ilgili kaçakçılık konusu Özersay için önemli değil… Siyasete getireceği temizliğin ayarı böyle…

Uzun lafın kısası, Özersay sakinlemez ise, konuşulacak olan gelecek seçimlerde HP’nin baraj altında kalacağı değil, HP’nin içi boşaldığı için yoklukla malüllükten UBP’ye kaynaması olacak… Zaten ağırlıklı üye tabanı UBP kökenli; yuvaya dönecek kuşlar… Bu hükümet? Hade gitsin 14 ay… Özersay? Hade bitsin cumhurbaşkanlığı seçimleri yani UBP’lilerin yeni bir «adam yeme» başarı hikayesi… Memleket? AKP ile yatıp kalkanlar nedeniyle düşe kalka devam; ilericiler mecliste çoğunluğu alana kadar…

Bu yazı toplam 2280 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar