Deprem ve Mühendislik
Bu hafta başında Türkiye’nin on ilinde üst üste iki kez yaşanan şiddetli deprem ve ardından gelen yüzlerce artçıl sarsıntılar asrın felaketinin sebebi oldu… Can kaybı çok yüksek, mal kaybı hakeza… Neredeyse haritadan silinen kasabalar, köyler var… Türkiye’ye büyük geçmiş olsun, yaşamını kaybedenler ışıklar içinde uysun. Yaralı olanlara acil şifalar; ailelerine de sabırlar ve metanet diliyorum…
Ve deprem bölgesinde sporcu öğrenci kafilelerimiz vardı bizim… Bir kısmı sağ salim kurtuldu, döndü adaya… Adıyaman’da olan kafilemizin büyük çoğunluğu ise Grand İsias Otel’in deprem yıkıntıları altında yaşamını kaybetti; diğer bölgelerde de yitirdiğimiz yurttaşlarımız var… Kuzey Kıbrıs halkı olarak acımız tarifsiz büyük; bir kısmımız depremde öldü, geri kalanımız da ağır yaralı… Kaybettiğimiz canlarımız ışıklarda uyusun, halkımızın başı sağ olsun…
Deprem bir doğal afet… İdi… Bilim geliştikçe ve bilime önem verenler bilimi koşulsuz uyguladıkça deprem doğal olay oldu… Bu konuda en deneyimli Japonlar, depreme karşı önlemleri geliştirmekte ve uygulamakta öncü olan onlar; yapılaşmada bu uygulamaları zorunlu kılmışlar… Tavizsiz uyguluyorlar… Rüşvetle, oy uğruna göz yummakla, boş-vermişlikle kurallara aykırı yapılaşma gerçekleşmiyor… Dolayısıyla da “İmar Affı” çıkarmak gibi bir politik oyun oynamaya da ihtiyaç duymuyorlar. Japon adaları arasında köprüler inşa ediyorlar; depremde beşik gibi sallanır ama dayanıklı…
Nasıl yapıyorlar?! Zemin etüdleri ile fay hatlarını belirliyorlar, haritalandırıyorlar… Her fay hattının jeolojik yapısı ve özelliğine göre yapılabilecek inşaatın prototipini çıkarıp, özel laboratuvarlarda o prototipi fay hattının yaratabileceği sarsıntılarının simülasyonu ile test ediyorlar. Ve sonuçta her zeminde kondurulabilecek yapının teknik özelliklerini belirliyorlar… Gerisi mimar ve inşaat mühendislerinin bunları uygulamada kullanması… Ve kullanmakta da zorunludurlar, yoksa inşaata izin yoktur…
Mühendisler iki şeyi yapamaz; canlı yaratamaz, samana kazık çakamaz… Gerisi mümkün… Eğer ülkeyi yönetenler de mühendislerin bu kapasitesini insanlık için tam ve eksiksiz kullanmasını yasalarla desteklerse, deprem doğal afet olmaz, kader hiç olmaz… KKTC bu konuda TC’den öndedir… Kıbrıs’ın zemin etüdleri ve haritalandırılması yıllar önce UNDP destekli iki toplumlu proje ile belirlenmiştir. Yasalara göre de binaların uygulama projeleri Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (KTMMOB) tarafından depremsellik dahil tüm teknik kurallara uygunluğu mühendislik bilimi ile denetlenmekte ve her şey tamamsa uygulama vizesi verilmektedir. Devlet, kamu binaları için kendisini bu uygulamadan ısrarla hariç tutuyor; kamu binaları dediğiniz de devlet daireleri, okullar, camiler, hastaneler, sosyal konutlar gibi yapılaşmalar… Neyse ki, projeleri hazırlayanlar KTMMOB üyesi yerel mimar ve mühendisler olduğu için kurallara uyduklarına güvenilmektedir. Bir zamanlar Türkiye’nin TMMOB de bu modeli incelemiş ve kendi ülkelerinde de olmasını çok istemişlerdi. Olmadı… Sonuçları her depremde maalesef ölümlerle yaşanıyor… Bu depremde de Adıyaman’daki Grand İsias Otel ve benzerleri, yani depremselliğe göre tasarlanmamış, inşa edilmemiş binalar depremde on binlerce canı yok ediyor…
Ve KKTC’nin şimdiki hükümeti bu depremin ikinci gününde KTMMOB’nin vize bürosu ile ilgili yasayı etkisiz hale getirecek değişikliği meclise sevk etmez mi?! Buna Kıbrıslıca “Ma mahsus yapan?!” derler… Kısa süre önce denediler, KTMMOB tepki koyunca vaz geçtiklerini söylediler ve depremin ikinci gününü yaşanırken değişiklik için yeniden kalkıştılar… Türkiye’ye benzetecekler, ısrar inat… Türkiye’deki sonuçları, bırakın mühendisleri-mimarları, doğanın kendisi en etkili yani uygulamalı şekilde anlatırken, KKTC Hükümeti “Türkiye’de ne varsa KKTC’de de olacak” düsturu ile KTMMOB yasasını değiştirip inşaatların vize işlemini sona erdirecek… Biatın bu kadarı da fazla… Kuzey Kıbrıs insanının canına kastedecek uygulamaları dahi ısrarla istemek biatçılıktan da ötedir, aptallıktır, ahmaklıktır… Sonra da depremden ölümlere kader diyecek, doğal afet diyecek bu caniler…
Çağımızda artık depremlere karşı bilimsel uygulamalar, çözümlemeler var; mühendislik gerekli önlemleri sağlıyor… Bunları görmezden gelen, bilinmesini istemeyen rantçılar ve rüşvetçiler bilime ve mühendisliğe karşıdır. Sonunda ama, bilim mutlaka kazanır… Bu son deprem ile de Türkiye’de bilim kazanma yönünde ilerlemeye güçlü zemin kazanmıştır… KKTC’ye gelince… Bakmayın biatçı hükümete; bu konuda KKTC TC’den BÜYÜKtür çünkü ÖNDEdir…