Derhal bir kriz hükümeti kurulsun
2020 yılının başladığı günden bu yana bütün dünya koronavirüs krizi ve bunun tetiklediği ekonomik krizle boğuşuyor. Birçok ülkede hükümetler hem sağlık alanında, hem de ekonomide çok ciddi kararlar aldılar ve uyguladılar.
KKTC’deki UBP-HP koalisyonu ise ülkemizde ilk koronavirüs vakasının görüldüğü 10Mart 2020 tarihinden itibaren yalpalıyor.
Ülkeyi hem dışa, hem de içe kapatma dışında hiçbir tedbir almayan hükümet bir gece ansızın önce içi, sonra da dışı açarak aferim pohpoh iş yaptığını zannetti. Türkiye gibi her gün bin civarında yeni vakanın görüldüğü ülke yurttaşlarını karantinasız KKTC’ye kabul ederek ülke insanını yeniden koronavirüsle baş başa bıraktı.
Üstelik aradan neredeyse 5 ay geçmiş olmasına rağmen hala bir pandemi hastanesi bile yapmadan ve başka önlem de almadan bizi bu noktaya getirdi.
Bu arada da ortaklar arasında sürekli bir didişme devam etti. Önce özel uçak krizi ortakları birbirine düşürdü. Ardından 1 Ocak 2020’de yürürlüğe girmesi gereken ama Ersin beyin resmi gazetede yayınlatmadığı imar planı için alınan ek 6 aylık sürenin dolduğu 15 Temmuz 2020’de bu kez ortaklar yine birbirine girdi.
Bir yanda herkesi yakından ilgilendiren koronavirüs krizi, öte yanda artık ondan daha yakıcı hale gelen ekonomik kriz ve işsizlik ama hükümet ortakları bunlarla hiç ilgilenmeden Ekim ayı başında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine dönük ayak oyunları ile uğraşıyor.
Bu arada ülke kaos içinde kaosa sürükleniyor.
Bu hükümet fiilen bitmiştir. Bunu özel uçak krizinin ortaya çıktığı gün hemen herkes söyledi. Gerçekten de o günden bu yana ülkede hükümet yoktur.
Buna rağmen ne biri, ne de öteki koltukları bırakmak istemiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken makam arabaları ve makam koltukları onlar için olmazsa olmazdır.
O nedenle hükümet resmen bozulmadan iki ortak da yeni hükümet arayışına başladılar. Önce UBP, DP ve YDP ile pazarlığa oturdu. Dün de DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, Özersay’ın kendisini arayarak “UBP’siz bir hükümet konusunda ne düşündüğünü sorduğunu” açıkladı.
Bu durumda ortada bir hükümet kalmadı. Ama iki ortak da çekilme cesaretini gösteremiyor. Ama onlar bu kısır çekişmelerle zaman öldürürken insanlar iki büyük krizle boğuşuyor.
Belli ki bu hükümet bu krizin üstesinden gelecek ne bilgiye, ne beceriye, ne de öyle bir iradeye sahip değildir.
O nedenle derhal mecliste temsil edilen bütün siyasi partiler bir araya gelerek bir kriz hükümetinin kurulmasını sağlamalıdır.
Bu kriz hükümeti bürokratlardan oluşturulmalı ve görevi krizlere akılcı çözümler bularak halkı bir nebze rahatlatma olmalıdır.
Ancak bu hükümet kısa sürede ülkeyi 2 büyük seçime taşıyarak görevini tamamlamalıdır. Ekim ayında cumhurbaşkanlığı seçimi, Mart ya da Nisan ayında da milletvekilliği genel seçimlerini tamamlayarak ülkeyi yeni oluşacak parlamentodan çıkacak hükümete teslim etmelidir.
Mart ya da Nisan ayını hedef almamın nedeni seçim yasasında yapılması gereken kısmi düzenlemelerin yapılabilmesi için meclise zaman vermektir. Çünkü Ekim ayında cumhurbaşkanlığı seçimi olacağından bu seçim sonuçlanana kadar seçim yasası ile ilgili herhangi bir çalışma yapılamaz. Sonra da yılbaşına kadar bütçe yasası var. Bu durumda seçim yasası ancak Ocak ayı itibarıyla görüşülebilecektir.
Bu durumda da seçim için en uygun tarih Mart ya da Nisan olur. Bu arada da tüm siyasi partilerin destek vereceği bürokrat bir hükümet ülkeyi krizde kaosa sürüklemeden yönetir.
Aksi durumda bu ülke yaşanmaz hale gelecektir. Bunun sorumlusu da krizi seyreden ama hiçbir önlem almayan bugünkü hükümet olacaktır.