1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Derinya’nın gözyaşları…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Derinya’nın gözyaşları…

A+A-

Hristalla Kiriaku’nun kaynanası, kaynatası, görümcesi, kaynı,  beş yaşındaki oğlu ve üç yaşındaki ikiz kızları 19 Ağustos 1974’te Aşağı Derinya’da öldürülerek “kayıp” edilmiş, 12 yaşındaki küçük kardeşi Alkis bu katliamdan sağ kurtulmuş… Hristalla Kiriaku anlatıyor…

Hristalla Kiriaku ve kardeşi Alkis’le ilk kez 21 Şubat 2011’de Kayıplar Komitesi yetkilileri Ksenofon Kallis ve Murat Soysal eşliğinde Derinya’ya gitmiştik… Bundan tam altı yıl önce…
O gün röportaj yapma fırsatımız olmamıştı…
Hristalla Kiriaku’nun kaynanası, kaynatası, görümcesi, kaynı, beş yaşındaki oğlu ve üç yaşındaki ikiz kızları 1974’te Aşağı Derinya’da öldürülerek “kayıp” edilmişti – Hristalla’nın kaynı bu gruptan ayrı olarak öldürülüp “kayıp” edilmişti… Ancak Hristalla’nın evlatçıklarının ve akrabalarının olduğu grupta başkaları da vardı… 12 yaşındaki küçük kardeşi Alkis bu katliamdan sağ kurtulmuştu…
Aşağı Derinya’ya o gün ulaşmamız mümkün değildi… Kıbrıs’ın güneyinden Derinya’ya giderek uzaktan bakmıştık bu bölgeye…
Alkis o gün bize bir harita çizmiş ve bu toplu katliamın nerede yapıldığını, olası gömü yerinin nerede olduğunu anlatmış, bu haritayı Kayıplar Komitesi yetkililerine vermişti…
Bu grubun olası gömü yerine ilişkin yine bazı Kıbrıslıtürk okurlarımızın paylaştığı bilgileri yine bu sayfalarda tam altı yıl önce paylaşmıştık…

Hristalla Kiriaku’yla “kayıplar”la ilgili çeşitli iki toplumlu etkinliklerde buluşmuştuk ancak İngilizce bilmediği için onunla röportaj yapmamız geçtiğimiz günlerde mümkün olabildi… Çok değerli arkadaşımız, “kayıp” yakını Hristina Pavlu Solomi Patça Leymosun’dan Larnaka’ya gelerek çevirmenliğimizi yapmayı kabul etti. Hristalla Kiriaku’yu Larnaka’da, yaşadığı göçmen evinde ziyaret ettik… Onu dinledik… Bu korkunç katliamdan sağ kurtulan kardeşi Alkis’le de önümüzdeki günlerde buluşmayı planlıyoruz…

Hristalla Kiriaku ve eşi Hristos Kiriaku, Ağustos 1974’te kendi evlatçıkları dahil toplam on yakın akrabalarını kaybetmişlerdi bu katliamda.
Bu katliamı yapanlara Hristalla’nın kaynatası sormuştu:
“Bu çocuklara acımıyor musunuz?”
“Sizinkiler Atlılar’daki çocuklara acıdılar mı ki?” diye cevaplamıştı katliamı yapanlar… Göz göre göre masum sivilleri öldüren EOKA-B’cilerin işlediği katliama karşılık, göz göre göre yakaladıkları masum sivilleri çoluk çocuk, yaşlı-genç demeden katletmişti bir takım Kıbrıslıtürkler ve Türk askerleri Aşağı Derinya’da…
Bu acılı kadın ve sevgili eşi her zaman iki toplumlu etkinliklerde yer alarak bu topraklara neden barış gelmesi gerektiğini gösterdi bize…
Derinya’nın gözyaşlarını, Muratağa’nın gözyaşlarını, Palekitre’nin gözyaşlarını, Dohni’nin, Zigi’nin gözyaşlarını silmemiz, silebilmemiz için bu topraklara barış gerekiyor… Bunun için canla başla çalışmamız gerek, parmacıklarımızın arkasına saklanmadan…
Çok değerli arkadaşım Hristina Pavlu Solomi Patça’ya, bu zor röportajda çevirmenliğimizi üstlendiği için yürekten teşekkür ederim…
Evlatlarını ve yakınlarını 19 Ağustos 1974’te Aşağı Derinya katliamında kaybeden Hristalla Kiriaku’yla röportajımız şöyle:

 

SORU: Kaç yaşındasın Hristalla Hanım?
HRİSTALLA KİRİAKU:
64 yaşındayım…

SORU: 1974’te kaç yaşındaydınız?
HRİSTALLA KİRİAKU:
28 yaşındaydım… Annemin adı Maria Hristu, babamın adı Andreas Pieridi…

SORU: Nereliydi annenle baban?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Aynikola-Lefkonuk’tandılar ama Aşağı Derinya’da (Kato Derinya) yaşıyorlardı. Çalışmak için Aşağı Derinya’ya taşınmışlardı.

SORU: Aynikola, Lefkonuk’tan ayrı bir köy müydü?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Evet, Lefkonuk köyüne yakın bir köydü…

SORU: Anladım, şimdilerde “Yamaçköy” diye adlandırılan köycüktü Aynikola-Lefkonuk…
HRİSTALLA KİRİAKU:
Annemle babam Derinya’ya geldiklerinde iki çocukları vardı, ben üçüncü çocuğum ve Aşağı Derinya’da dünyaya geldim…

SORU: Kaç kardeşsiniz?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Beş kardeşiz.

SORU: Annenle baban ne iş yaparlardı?
HRİSTALLA KİRİAKU:
NAAFİ’de çalışıyorlardı – annem NAAFİ’de temizlikçi olarak çalışıyordu, babam da şöförlük yapıyordu NAAFİ’de… Annem kısa süre çalıştı NAAFİ’de, sonra hastalanmıştı ve orada çalışmaktan vazgeçmek durumunda kalmıştı. NAAFİ, Maraş’taydı…

SORU: 15 Temmuz darbesinden bir şey hatırlıyor musunuz? Bir şey olmuş muydu Aşağı Derinya’da o dönem?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Silahlı bir takım insanlar darbe sırasında evleri geziyor ve insanlara dışarı çıkmayı yasaklıyordu.  Sonra Birinci İşgal olunca, seferileri toplamışlardı, tüm erkekleri toplamışlardı seferi olanları – eşim de seferi askerdi. Ve eşim Girne’ye gönderilmişti.

SORU: Ne zaman evlendiydiniz?
HRİSTALLA KİRİAKU:
1969’da evlendiydik, ben hamileydim evlendiğimizde… Üç çocuğumuz olmuştu… İlk çocuğum 1969’un Eylül ayında dünyaya gelmişti… 1974’te beş yaşındaydı bu oğlum. Sonra ikizlerim dünyaya gelmişti, onlar da 1974’te üç yaşındaydılar…

SORU: Ailenizde ikiz var mıydı başka?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Evet, kardeşimin de ikizleri vardı… Bizimle birlikte küçük kardeşim Alkis de vardı, bizimle yaşıyordu çünkü annem vefat etmişti ve ben bu kardeşimi de yanıma alıp ona annelik yapmaktaydım…

SORU: Yani aslında dört çocuğunuz vardı!
HRİSTALLA KİRİAKU:
Evet! 1974’te küçük erkek kardeşim Alkis, 12 yaşındaydı… İkinci işgal başladığında, “Türkler Maraş’a geliyor” deniyordu, bu yüzden köyden ayrılıyorduk…

SORU: Yani ikinci işgale kadar, yani 14 Ağustos 1974’e kadar Aşağı Derinya’da kalmaya devam etmiştiniz…
HRİSTALLA KİRİAKU: Evet…

SORU: Eşinizden hiç haber alabilmiş miydiniz o güne kadar?
HRİSTALLA KİRİAKU:
Hayır, hiçbir haber yoktu… İkinci işgalde Maraş’ı boşaltmaya başladıkları zaman, kaynanam, kaynatam, görümcem, üç çocuğum, küçük erkek kardeşim ve komşularımız  bir arabaya doluşmuştuk ve ayrılmıştık Aşağı Derinya’dan – nasıl sığışabilmiştik o arabaya, insanın aklı almaz yani… Toplam 15 kişiydik arabada! Aşağı Derinya’dan ayrılarak Liopetri’ye gitmiştik, ağaçların altına… Orada iki gece kalmıştık… Sonra kaynatam radyoda haberleri dinlerken polislerin, askerlerin, itfaiyenin falan Maraş’a geri dönmesi çağrısını duymuştu, “Teknik Okul’a kadar gidebilirsiniz” deniyordu bu çağrıda. Yani “Maraş’a geri dönebilirsiniz” deniyordu bu çağrıda. Aslında Türkler Aşağı Derinya’daydı ama biz bunu bilmiyorduk ve radyodan geri dönmemiz için çağrı yapılıyordu… Maraş’ın boş olduğu sanılıyordu ve geri dönüş çağrısı yapılıyordu.

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 12537 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar