1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Derneğe vermek, başı boş bırakmaktır”
“Derneğe vermek, başı boş bırakmaktır”

“Derneğe vermek, başı boş bırakmaktır”

Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Mustafa Zurnacılar, Salamis Kamping alanının dernek elinden alınarak kamuya geri verilmesi gerektiğini savundu…

A+A-

 

Yeniboğaziçi Belediyesi Başkanı Mustafa Zurnacılar, Salamis Kamping alanının dernek elinden alınarak kamuya geri verilmesi gerektiğini ifade etti. Alanın geçmişine değinen Zurnacılar, suçun kamp alanındaki insanlardan çok devlete ait olduğunu dile getirdi. “Tabi ki devletin suçu onlardan büyüktür ancak onlar da bunu suiistimal etti bu da açıktır” ifadelerini kullandı.

Zurnacılar, “Ombudsman komitesi tarafından, bir an önce ilgili Bakanlık ve kurumların müdahale edip, burayı yasal statüsüne uygun hale getirmesi yönünde göreve çağırıldık” şeklinde konuştu. Alanın Doğal ve Milli Park olduğunu hatırlattı. “Biz kararlılık ile halkımızın hakkını savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Alanın geçmişine değinen Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Mustafa Zurnacılar, “Öncelikle bizlerle de röportaj yaptığınız için teşekkür ederim. Burası 1991 yılında Turizm Bakanlığı ve Yeniboğaziçi Belediyesi işbirliği ile Kolimbos Ormanı içerisine kurulan, karavan-kamp tesisi idi. Yani taşınabilir nitelikteydi. Bu tesis 1991’den 2006 yılı Nisan ayına kadar çeşitli çalıştırma protokolleri ile Turizm Bakanlığı tarafından belediyeye devredilmişti” şeklinde konuştu.

 

“Orada kaçak bir yerleşim alanı oluşturuldu”

Zurnacılar sözlerine, “Ancak 2006 Nisan ayından sonra bu protokoller, o dönemin yönetimleri tarafından, yine Turizm Bakanlığı tarafından iptal edilerek, kamp içerisinde oluşturulan bir derneğe verildi alanı çalıştırması için. O tarihten sonra buradaki amaç değişmeye başladı. Karavancılık, taşınabilir tekerlekli araçlar artık yavaş yavaş sabit yapılara dönmeye başladı. Ardından ortak kullanım olan duşlar, tuvaletler, kap yıkama alanları terk edildi. Sabit, yere monteli ev tipine dönüşmeye başladı. Herkes kendi mutfağını, tuvaletini ve bir evde olması gereken ihtiyaçları giderecek şeyleri inşa etti. Bunları orada yaşayanların tamamı yapmadı tabi. Bir kısmı da gerçekten karavancılığı seven insanlar. Onlar normal olarak bu işi sürdürmeye devam etmeye çalıştı. Ancak birçoğu dediğim gibi sabit yapılara dönüştü ve orada kaçak bir yerleşim alanı oluşturuldu” şeklinde devam etti.

2006 yılı sonrası süreci aktaran Zurnacılar, “Peki, 2006 yılından sonra bu süreç nasıl işledi? Devletin otoritesi oradan kalktıktan, yetkiler belediyeden alındıktan sonra hiç mi müdahale yapılmadı? Yapıldı ancak o irade tam olarak alana yansımadı. Dolayısı ile yıllarca süren mahkeme konuları sonuçsuz kaldı ve orada yaşayan birçok insana bu durum güven verdi” ifadelerini kullandı.

 

“Devletin suçu kamp alanındaki insanlardan büyüktür ancak onlar da bunu suiistimal etti, bu da açıktır”

Ombudsman Komitesi’nin çalışmalarını aktaran Zurnacılar, “Oradaki insanlar mı suçlu derseniz, hayır. Tabi ki devletin suçu onlardan büyüktür ancak onlar da bunu suiistimal etti bu da açıktır. İki yıl önce biz göreve geldiğimiz zaman Temel Sağlık Hizmetleri, Çevre Koruma Dairesi, Mağusa Kaymakamlığı, Elektrik Kurumu ve belediyenin yaptığı bir takım çalışmalar vardı. Bunları bir araya getirip birleştiren bir de Ombudsman Komitesi vardı. Bu çalışmalar neticesinde alanın artık sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığı, çevreye, doğaya ciddi sorunlar yarattığı, kirlilik yarattığı, tuvalet atıklarının tamamının kuma verilmesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği ortaya konmuştur. Dolayısı ile bir an önce gerek insan sağlığını tehdit eden bu unsurların ortadan kaldırılması, gerekse bu bölgede 2003 yılından beri imar yasağı olması nedeni ile Ombudsman komitesi tarafından, bir an önce ilgili Bakanlık ve kurumların müdahale edip, burayı yasal statüsüne uygun hale getirmesi yönünde göreve çağırıldık” şeklinde konuştu.

 

“Yasal işlemler, ihbarlarla, uyarılarla devam etti…”

Kamp-Der ve hukuksal sürece değinen Zurnacılar konuşmasına şu şekilde devam etti:

“İki yıldır hala hukuk yolu ile mücadelemize devam ediyoruz. Masada Kamp-Der yönetiminin oluşturduğu komite ve avukatları ile bu işi çözmeye çalıştık. Tek amacımız kamusal olan alanların kamu yararına kullanılması. Ortak yaşam alanlarının ortak olarak kullanılması ve bunun yanında da ortaya çıkan çarpık görüntülerin bir an önce kaldırılarak sağlık sorunlarının da önüne geçilmesi. Kamp alanının yasal mevzuata göre düzenlenmesini istiyorduk. Ancak iki yılın sonunda Kamp-Der yönetimi görüşmelerden çekildi. Hatta bir önceki Başkan, Sayın Kenan Akın ile devam eden yönetim bizimle ortak bir mutabakat imzalamasına karşın, bunu tanımayacaklarını dile getirdiler. Kenan Bey’i de istifaya zorlayarak başkanlıktan gönderdiklerini maalesef üzülerek gördük.

Belediyeler Yasası’nın belediyemize vermiş olduğu yetkiler doğrultusunda yasal işlemleri başlattık”

Yasal işlemlerin başlatıldığını dile getiren Zurnacılar’ın ifadeleri devamla şöyle:

“Biz gerekli ihtar ve uyarılarımızı verdikten sonra Belediye Meclisi’nin bu konuda bize tam yetki vermesi sonrasında yasal işlemleri başlattık. Temmuz başında başlayan yasal işlemler, ihbarlarla, uyarılarla devam etti. Ancak belirtilen rahatsızlıkların giderilmemesi nedeni ile Belediyeler Yasası’nın belediyemize vermiş olduğu yetkiler doğrultusunda yasal işlemleri başlattık.”


“Hukukun önüne, yargının önüne kimse geçemez”

“Gelinen bu noktada tasvip etmediğimiz olaylar yaşandı. Hukukun önüne, yargının önüne kimse geçemez. Bizim tek düşüncemiz, Belediye Meclisi ve halkımız ile Yeniboğaziçi toprağı olan bu alanın tekrar amacına uygun, herkesin rahatlıkla kullanabileceği bir kamp alanına dönmesiydi. Ancak biliyorsunuz ki alan mülkiyeti Orman. 2003 yılında burası Turizm Bakanlığı’na özel koruma bölgesi olarak devredildi. Doğal ve Milli park… Bu ne demektir? Buraya bir çivi bile çakamazsınız demektir.

Belediye bugün itibari ile halkının da desteği ile ve halkın da istekleri doğrultusunda yasal süreç başlattı. Tabi ki bu süreç devam edecek. Biz kararlılık ile halkımızın hakkını savunmaya devam edeceğiz. Ne isterse olsun, bir yerel kuruluşun sözleşmesini fesih edip bir derneğe burayı vermek, burayı başıboş bırakmak demektir. Hiçbir devlet yönetimi bunu benimsemez ve yapmaması gerekirdi. Bakın neler oldu. Belediye bugün itibari ile halkının da desteği ile ve halkın da istekleri doğrultusunda yasal süreç başlattı. Ancak başlatmadığımızı düşünün. On beş yıl sonra burada apartmanlar da dikilirdi. 500-600 kaçak yapı bulunur on yıl sonra. Şuna da değinmek isterim burası bir kamp alanıdır. Oradaki insanların özel durumlarını anlatıp insanların duygusal hislerini ortaya çıkartmak üzücüdür çünkü bu insanların ailesi var. Burası gerçekten huzur bulunacak, dinlenilecek bir yer ise; karavan kamp alanı olması, taşınabilir olması lazımdır. O insanların durumunu basına yansıtarak, belediyenin vicdansızmış gibi, sanki insanların halinden anlamazmış gibi gösterilmesi hoş değildir. Bu kişisel bir olay değildir. Kişisel algılanmamalıdır.”

foto-8.jpg

YARIN: YENİBOĞAZİÇİ HALKI NE DEDİ?

Bu haber toplam 3912 defa okunmuştur
İlgili Haberler