1. YAZARLAR

  2. Onur Olguner

  3. DERT OLANA KADAR DERT ETMEDİKLERİMİZ: KANLI DERE’NİN TAŞMASINI DEREBOYU GÖLETİ ÖNLEYECEK
Onur Olguner

Onur Olguner

DERT OLANA KADAR DERT ETMEDİKLERİMİZ: KANLI DERE’NİN TAŞMASINI DEREBOYU GÖLETİ ÖNLEYECEK

A+A-

“Kanlı Dere’nin taşmasını Dereboyu Göleti önleyecek” isimli köşe yazısını yazalı yaklaşık iki yıl olmuş. Bu başlıkla yazdığım yazıda başkentin yağmur suyu tahliyesiyle ilgili önerilerimi dile getirmiş ve taşkınlı yağmurların yalnızca felaketlerde değil, felaketler yaşanmadan çok daha önce gündemimize gelmesi gerektiğinden bahsetmiştim.

Diğer şehirlerimizde farklı etkenler olsa da, Lefkoşa için bu taşkınlar hiçbir zaman sürpriz değil aslında. Bunu anlamamız için 1890 yılında kaleme alınan İngiliz Koloni belgelerine bile bakmamız yeterli olur. Bu belgelerde açıkça belirtiliyor çünkü: Bu dere yüzyıllardır, yılda bir veya iki kez Trodos’dan gelen yağmur yükü ile taşıyor.

Peki Lefkoşa için çözüm nedir? Bu tehlike nasıl fırsata çevrilebilir?

Öncelikle kabul edeceğiz: "İçinden akarsu geçen kentler bahtsız değil, şanslıdır."

Benzer sorunları bu söylemin sahibi Yılmaz Büyükerşen’den önceki Eskişehir de yaşamıştı. Hani o hayran kaldığımız Porsuk Çayı var ya, işte tam da orada. Porsuk daha kuruymuş o zaman ve kış döneminde yağışlardan dolayı hemen her sene su basarmış Eskişehir’i. Ardından da daha kurak bir çay kalırmış geriye.

Hayır, Kanlı Dere'ye baraj yapmak değil aslında önerdiğim. Fakat bu yaklaşım, New Orleans şehrinin 2005 yılında Katrina Kasırgası'ndan sonra yaşadığı süreç ile birleştiğinde bizler için ciddi bir kılavuz haline geliyor.

Şehirde suya karşı yapılan planlamanın her zaman felaketlere açık olduğunu fark eden New Orleans, bir seri su kanalı ile birbirine bağlanan kent parklarını öneriyor. İçerisinde küçük göletlerin bulunduğu bu parklar, şehre yüksek miktarda su gelmesi halinde suyun depolanacağı bölgeler olarak çalışıyor.

Gelin bizler de on yıllardır devam eden bu su taşkınlarını önlemek için bir seri önlem alalım:

  • Öncelikle suyun akışını engelleyemeyeceğimizi kabul edelim. Akarsu önüne konulan her seti yıkar, üzerine yapılan apartmanı devirir ve her zaman ilerlemeye devam eder. Bizler akarsuyu sadece yönlendirebiliriz, depolayabiliriz, ihtiyacımız olduğu noktalarda kullanabiliriz, ama akmasını engelleyemeyiz.
  • Kanlı Dere'nin Mehmet Akif Caddesi'ne paralel olan bölgesini, ‘Dereboyu Dere Projesi’ kapsamında rehabilite edelim. Bu rehabilitasyonda, güneyde olduğu gibi bir seri havzalar yaratarak suyun farklı noktalarda göletlenmesini sağlayalım.
  • Dereboyu'nun arkasında bulunan ağaçlık alanı Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile de istişare ederek “Dereboyu Ormanı”na çevirelim. Halihazırda ağaçlık olan bu alanı Dereboyu Caddesi ile entegre ederek Lefkoşa’nın kent ormanı olarak hayata geçirelim.
  • Yapacağımız kazılar ile Dereboyu Ormanını, içerisine yapay bir gölet barındırmaya uygun hale getirelim.
  • Yağışların artarak Kanlı Dere'yi doldurduğu zamanlarda suyun büyük bir kısmını Dereboyu Ormanı'nda oluşturduğumuz Dereboyu Göleti'ne yönlendirelim.
  • Böylece yüzyıllardır Trodos’tan gelen suyun sel felaketine dönüşmesini engelleyelim, kent parkımıza yapacağımız göletimizi besleyelim ve sıcak yaz aylarında Kanlı Dere’nin kurumaması için bu suyu kullanalım.
  • Bu projenin sonunda ise Lefkoşalıya yaz ve kış aylarında piknik yapabileceği, bisiklet sürebileceği, yoga derslerine katılabileceği ve kim bilir belki de balık avlayabileceği küçük bir göletli Lefkoşa Kent Parkı'nı sunalım.

Tabii, bu vizyon bugüne kadar belediyecilik ile ilgili kafamıza koyduğumuz kalıpların ötesine geçtiği için bizlere imkansız ve başarılamaz gelebilir. Çünkü maalesef ülkemizde bugüne kadar belediyeciliğin başarısı hep yol yapmak ve çöp toplamak ile değerlendirilmiştir.

Aslında belediyecilik hayal etmek ile başlayan, ardından projelendirmenin yapıldığı ve hayallerin gerçeğe dönüştürüldüğü bir kamu yönetimidir. Bizler kent ormanı hayalini başarılmaz görürken, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bundan çok daha uçuk olan Porsuk Çayı'nı halk plajına çevirme projesini gerçekleştirmeyi başarmıştır. Ve bunu Avrupa Birliği'nden fon alarak değil, borç alarak hayata geçirmiştir.

Bizler, elimizde böylesine büyük potansiyeller varken hem sorunlarımızı çözecek, hem de içerisinde göleti olan bir kent ormanını Lefkoşa’ya kazandıracak kabiliyete sahibiz. Yeter ki artık isteyelim, yeter ki artık vizyonumuzu ortaya koyalım, yeter ki artık hayal etmekten korkmayalım.

 

Bu yazı toplam 2207 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar