Dertleri başka olanlar…
'Su krizi' kendi içinde ciddi bir sorun olsa da, aslında kimi çıkar odaklarının 'siyaset' yapması için de elverişli bir zemin yarattı.
Daha açık söylemek gerekirse CTP'nin Türkiye'ye karşı duruşunu manipüle ederek kendi dünyalarında ‘çok başka hesapları’ olanlar hemen gün yüzüne çıktı.
Mesela Derviş Eroğlu…
Neredeydin bunca zaman paşam sen?
Çıkmış açıklama yapıyor, diyor ki "Ben olsam CTP ile hükümet kurmazdım, erken seçim ya da başka bir hükümet kurulabilir"…
İlk bakışta bir UBP liderinin sözleri gibi algılansa da satır aralarında şimdiki UBP lideri Özgürgün'e de mesaj yolluyor.
***
Hatırlayın, Eroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Özgürgün'ün yeteri kadar çalışmadığını ima etmiş hata seçimi kaybetme nedenleri arasında UBP liderliğini de göstermişti, seçim sonuçlarının açıklandığı anlarda…
Yani Eroğlu'nun hesabı başka hesap dostlar!..
Bir taşta birkaç kuş vurmaya çalışıyor yine…
"Bu hükümet bozulsun" derken hem Özgürgün'ü bir kaosun içine sokarak, CTP ile hükümet kurmanın kötü bir şey olduğunu söylemeye getirirken, hem de CTP'ye duyduğu öfkeyi de yürürlüğe koyarak CTP'yi de hükümetten düşürme planları yapıyor.
Bir taşta birkaç kuş!..
***
Diğer yandan 'Türkiye'ye yaranma' sevdalıları da bu süreci iyi kullanıyor.
Mesela bir tanesi 'gazete'!..
Her gün satabilmek için cinsel içerikli haberler yayınlayan, Kıbrıs sorununda 'hayırcı' bir tutum izleyen, gazete satabilmek için krem, diş macunu, ton balığı gibi hediyeler dağıtan kumarhane sahiplerinin gazetesi de CTP üzerinden solu dövmeye kalkışıyor.
Bununla da kalmıyor, Kıbrıslı Türklerin iradesini ayaklar altına alarak sözüm ona baskı kurmaya yelteniyor.
Peki bu tarzın 'siyasetçisine' ne demeli?
UBP içindeki CTP'ye karşı büyük öfkeler besleyen Sunat Atun gibileri de sahneye çıkıyor mesela…
"CTP'nin kararı nedeniyle suyun kullanılamadığı" gibi ajitasyon bir görüş ortaya koyan Atun konuyu daha da ileriye taşımaktan geri kalmıyor.
Hükümet programında suyun yönetimiyle ilgili net ifadeleri varken, kendisi de bu programa evet diyerek kefil olmuşken hangi duruştan şikayet ettiğinin bile farkında değil…
'Sunat Efendi'nin şikayet ettiği aslında kendi 'oluru' ile yürürlüğe konan hükümet programı değil mi?
Ama yok, toplum çok saf ya, güne-gündeme göre siyaset dururken ne gerek var canım hükümet protokolüne, değil mi?
***
Bir de sus pus halde olanlar var tabii…
Ter dertleri maaş olanlar…
Onlar da sus pus!..
'Ankara ne seni ne paranı' diyenler de sus pus üstelik!..
'Tertemizler'in de sesi kesildi sanki…
Yeni yeni diye diye herkese "sen de gel" diyenlerin 'partisi' de sessiz!..
Dedim ya öylesine ilginç bir siyasi zemin ki bu 'su', hem bulanık hem de kaygan…
Kimisine sessizlik çökmüş, kimisine kin nefret intikam için fırsat vermiş.
Ancak kimse işin özünde taraf olmayı yeğlememiş!..
En acısı da bu…
En fenası da bu…
*****
Piyangolar yolsuzluğu: Bir şirkete 3 farklı ödeme!
Devlet Piyangosu'ndaki usulsüzlükle ilgili ilginç detaylar gelmeye devam ediyor.
2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarını kapsayan usulsüz ödemelerin içeriği merak konusu…
Mesela hiç arabası olmayan kurumda 16 arabaya servis yapıldığına dair ödenek çıkarılmış…
Bu ve buna benzer örnekler çoğaltılabilir…
Usulsüzlükleri tespit eden ve üzerine giderek Sayıştay denetimine açan şimdiki müdür Biray Deliceırmak'a göre aynı şirketten 3 farklı konuda hizmet alındığına dair kaynak kullanılmış.
Aynı şirkete hem yiyecek, hem inşaat, hem de internet için ödeme yapılmış!..
Nasıl bir şirketse bu!
Üstelik bu ödemelerin kaydı yok.
Muhasebe defteri yok.
Konuyu kaşıdıkça altından neler çıkacak kim bilir?
*****
Pist yapayım derken ‘ağaç’ çıkarmak…
Ercan’daydık dün…
Teknik teknik detaylar verildi.
İşletmeci şirket yetkilileri yeni terminal inşaatıyla ilgili ayrıntılar anlattı.
Haber sayfalarımızda okuyabilirsiniz içeriğini…
Ercan’ın pisti ve bina inşaatının başladığı bölgede dikkatimi çeken korkunç ağaç katliamı oldu.
Yüzlerce ağaç kesilmiş!..
Çok dramatik bir görüntüydü.
İçim acıdı…
Elbette yatırıma karşı değilim, elbette Ercan yenilenmeli, büyümeli ama…
Keşke bu ağaç konusu böyle sonuçlanmasaydı.
Üzücü…
Çok yazık.
****
Mübarek belediye değil, finans şirketi!..
Lefkoşa Belediyesi’ndeki son gelişmeleri izliyorum.
Başkan Harmancı suya sabuna dokunmadan “her şeye zam, her şeye vergi” mantığı ile hareket ediyor.
Her üniversite öğrencisinden 150’şer TL vergi, satılacak sigaradan belediye için vergi gibi önerilerden sonra ‘kamusal alanların temizliğinin faturalara yansıtılması’ da gündeme geldi.
Nasıl iş anlamadım?
İstihdamlarla balon gibi şişirilerek patlatılan belediyeyi kurtarmak için vatandaşın ensesine de bu kadar basılmazsı acımazsızlık değil mi?
Kamusal alanın temizliğini ödemek de nereden çıktı?
Mübarek belediye değil, finans şirketi!..
Elini verirsen kolunu kopartacak, o hesap!