Derviş Özer: Her bahar âşık olurum
Derviş Özer: Her bahar âşık olurum
İçimizdekiler/ Ülviye Akın Uysal
(Derviş Özer: Doktor)
Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam… Ama bu sorular o kadar zor ki şimdi ne desem, biraz hayvanlardan birine benzetsem Kıbrıs eşeği uygun olur galiba, yaş da geçince boz eşek demek daha doğru olacak. Niye mi eşek? Hiç… Özgür olamamaktan herhalde. Hep başkalarını isteğine göre yaşamaktan olacak.
Şu an yaptığım işi yapmasaydım… Valla annemin isteğiyle doktor oldum, eşimin isteğiyle de kadın doğum uzmanı. Bu durumda başkalarının isteğine göre yaşamışım gibi geliyor bana. Şimdi bana sorsalar, ne yapardın yani hangi işi yapmayı isterdin diye?. Bazen diyorum Kıbrıs’a gidip köyde hayvan yetiştireyim, sebze ekip biçeyim. Yağmuru bekleyeyim. Yağmur yağınca ıslanıp toprak kokusunu içime çekeyim. Bazen de diyorum ki hiçbir iş yapma, sadece otur ve düşün. Düşün de neyi? Yerimden kalkayım mı? Yemek yiyeyim mi? uyuyayım mı gibi şeyler.
Benim gündemimi en fazla meşgul eden… Gündemi mi ne meşgul eder ki Kıbrıs’tan başka. Düşünüp dururum hep, ne olacak bu Kıbrıs’ın hali diye.
Kayıtsız kalamadığım şey… Karpaz’daki eşeklerin durumu. Kayıtsız kalınmaz. Oraya tel örgünün arkasına koymuşsun hayvanları sonrada diyorsun ki özgürler, nerde özgürler. Tarlaya giriyor, peşinde kuzeyden, deniz ötesinden gelen vatandaşlar. Yola çıkıyor, askeri araç çarpıyor. Ha bir de son zamanlarda sirkteki hayvanlar gibi görüldüğü yerde fotoğraf çekenler var peşlerinde. Tabii ne oldu nesli tükeniyor, hiç olmazsa fotoğraflarda kalsın diye ha bire çekiyorlar. Hem yaşam alanını daralt hem de dar bir alanda yaşam mücadelesi versin, başka ırk getir, sen devlet olarak çığırtkanlık yap, ırk ıslah edeceğim diye sonra da nesli tükeniyor diye fotoğraf çeksinler. Çekerler tabi dünyada zaten kaç kişi kaldı, pardon kaç eşek kaldı Kıbrıs eşeği olarak.
En büyük pişmanlığım… Pişmanlığım mı? Yok ki. Olsa da yaşamın içinde bir kılıf uydururum, sanki bilerek yapmışım gibi.
En büyük sevincim… Çocuklarım ve eşim.
Hayatımın dönüm noktası… Herhalde köyden çıkmak oldu. Çünkü bütün yaşamım değişti. İyi mi değişti kötü mü değişti? Değişti işte
Beni en çok etkileyen yazar… Kazancakis. Onun özellikle Zorba romanı. Ve Zorbanın hayatı, umursamazlığı, hayata bakışı, dünyayı yorumlayışı. Bugün bile hayranlık duyuyorum Zorbanın yaşamına.
Başucumdaki kitap… Başucumdaki kitap derken şu an okuduğum kitap mı demek istiyorsunuz? Sadrazamın 3. Kitabı Birinci Harekât.
En keyif aldığım müzik… Farid Farjad’ın kemanını dinlemek hoşuma gider
En son izlediğim film… Derviş Zaimağaoğlu’nun Tabutta Röveşata filmidir.(ikinci kez)
Kendim için son aldığım şey… Kitap, hem de bir sürü.
Dolabımdaki en gereksiz şey… Hehehe! Kravatlarım, onları zaten ben almadım hediye geldiler ve hiç birini takmadım.
Benim için alınabilecek en güzel hediye… Bana bir hediye mi almak istiyorsunuz yoksa? Hiç düşünmedim ki. Boş ver ille de almak istiyorsanız alın bir şey.
Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey… Şu takıntılarım olmazsa değiştirecek bir şeyim yok.
Kendimde beğendiğim özellik… Yakışıklılığım ama biraz daha yakışıklı olsaydım daha iyi olurdu.
Olmasa da olur… Göbeğim olamasa da olur.
Olmazsa olmaz… Mutlaka ve mutlaka gülümsemek.
En iyi yaptığım yemek… Şimdi buradan övünmek için şunu yaparım bunu yaparım desem, çocuklar diyecek hadi baba yap da yiyelim, hanım diyecek bugün de sen yap. Ben yemek yapmasını bilmem. İki yumurta kırarım olur biter. Şimdi mantı pirohu, börek, makarına bulli yaparım mı deme mi bekliyorsunuz? Öldürseler demem.
Hayalimdeki dünya… Hayal edecek bir dünya gördük mü ki hep savaş hep savaş anasını sattığımın dünyası.
Aşk benim için… İşte o olmazsa olmazım. Her bahar âşık olurum. Beni yaşatan şey o.
Onunla çok tanışmayı isterdim… Hindistan’da yaşamış küçük adam, büyük insan Gandi.
Görmek istediğim yer… Yugoslavya ama eskisini. Şimdikinde pek iş yok Tito’nun Yugoslavya’sını görmek isterdim(1944-45).
Mutlaka yapmak istediğim… Bir müzik aleti çalabilseydim iyi olurdu. Zurna bile, davulda olurdu ya, geçti artık. Yapmak istediğim şey bir uzun metraj film. O da olacak bir gün.
Son olarak söylemek istediklerim… Ne söyleyeyim ki herkes bizim hakkımızda konuşuyor, zamanında Denktaş konuştu. Şimdi Eroğlu konuşuyor, Erdoğan konuşuyor. Bize söz mü kalıyor. Adamları seçtik diye bize söz bırakmadılar.