Derviş’in fikri neyse zikri de o mudur?
FİKİRLER DE BİRER CANLIDIR…
Zikir mi fikri, yoksa fikir mi zikri belirler?
Ya da, "Derviş’in fikri neyse zikri de" o mu?
Fikirler tarafsız mı?
Değil!
Fikirleri insanlar canlandırır...
Çözümlerini,
Hırslarını,
Arzularını ve düşüncelerini hatta cinnetlerini o fikirlere yansıtarak...
Onlar, yani fikirler bir nevi canlıdırlar!
Dolayısı ile fikirler de saf değildir...
FİKİRLER İNANCA DÖNÜŞEBİLİR..!
Özellikle siyasi fikirler,
Kendilerini günün ihtiyaç ve şartlarına göre yenilemeyip,
Geleceği vizyonları ile öngörmedikleri takdirde,
Zamanla, mantıktan çok bir inanca dönüşebilirler...
Belirli bir zümrenin çıkarlarının nesnesi haline dönüşen fikirler ise,
Bir "yıkım" ideolojisi, doktrini, putu, tapınağı ya da bahanesi olur...
Yıkımın bütün sorumluluğu ise, ona, yani bir zümrenin çıkarlarının nesnesi haline ya da bir inanca dönüşen fikirlere, tapınmanın gücündedir...
DEĞİŞTİREBİLMEK, BİLGİYLE İLİŞKİYE GİRMEYİ GEREKTİRİR…
CTP de, her birey ya da her örgüt gibi,
Kendi bilincinin, bilgisinin ve fikirlerinin sınırlarıyla çevrilidir...
Lâkin;
Ancak ve ancak bilgiyle ilişkiye giren bir kişi ya da bir örgüt ve hatta bir toplum,
Sosyolojik ,
Hukuki ,
Siyasi ,
Kişisel ve Örgütsel yapılardaki eski anlayışları değiştirebiliyor!
İşte bu fikirler,
Örgütün kendi bilinç durumunu sorgulama yetisine sahip olduğu zaman,
Evrensel fikirlerle sınanır,
Ve böylece toplumun gerçek ihtiyacı olan strateji, plân ve programlar üretilebilir...
ÖZGÜRLÜĞÜN BİLGİSİNE SAHİP OLMAK
Demek ki özne,
(özne ya bir kişi ya bir örgüt ya da bir toplum olabilir),
Kendi bilgisi ve bilgiden oluşturup geliştirdiği fikri kadar düşünebilir...
Bilgisi de, bilgiden kaynaklı oluşturduğu fikri kadar değişebilir!
Bir partinin eylem ve seçimlerinde özgür olabilmesi için gereken zorunlu koşul ise,
Bu özgürlüğün bilgisine ve fikirlerine sahip olmasıdır...
DEĞİŞİMİN SIRRI
Aslında bunları ben değil, Karl Marks söylüyor:
"İnsanın üretim ilişkilerinde belirleyici olan çalışma aleti ne ise, toplumsal ilişkilerini de o şekillendirir..." diyerek..!
Kısacası;
İnsanın üretimde kullandığı çalışma aleti değişince,
Toplumsal ilişkileri, hukuku, siyaseti ve örgütlenme anlayışları da değişmelidir...
Günümüz üretiminde başat olarak kullanılan çalışma ve değişim aletleri ise bilgi ve fikirlerdir...
Marks’a göre,
Değişimin sırrı işte budur !
"Yeni Kıble" tayini yapmaya çalışanlara hatırlatayım dedim...
Sürç-ü lisan ettimse affola…