DESPOT
Çok yadırgadım.
Adı ‘Barış’ diye değil.
Bu yaralı yurtta barışın sözcülüğüne yakıştırdığım, o nedenle bu görevi üstlendiğine inandığım için!
“Despot” dedi, Kıbrıslı Rum yönetimine...
* * *
Arabaların deposundaki benzini kontrol etmek iddiası elbette rezillik!
Pratikte mümkün değil zaten...
Nasıl ayırt edeceksin, ne kadarını güneyden almış, ne kadarını kuzeyden?
Bu aptal tartışmayla aslında “reklam” yapmışlar, duymayan da duymuş.
Yine de...
İddiası federal birleşik Kıbrıs’ın inşaası olan birisi “despot” derken düşünmeli...
* * *
Akaryakıta el koymak “despotluk.”
Peki 1 milyon 450 bin dönüm toprağa el koymak ne o zaman?
“Despotluk” değil mi?
Ha o Kıbrıs sorunu, öyle mi?
İçselleştirdik!
Meşrulaştırdık!
O bizim!
Peki niye “komisyon” kurdun öyleyse?
Komisyonu kurmuşsan, başvurana neden parasını ödemiyorsun?
İade ettiğin toprağına dahi gidemiyor adam.
6 bin 437 davadan 907’si sonuçlanmış.
Ve geriye kalan 5 bin küsur başvuruyu dahi sonuçlandırsan...
Yüzde 10’un sorunu çözülüyor sadece!
* * *
İsveç’te Türkiye kökenli bir futbolcu var, Jimmy Durmaz.
Dünya Kapısı’nda “ırkçı” saldırılara maruz kalmış.
Ne yapmış İsveç Spor Bakanı, duydunuz mu?
Formasını giymiş Jimmy’nin, Meclis’e öyle gitmiş.
“Ayağa kalkıp nasıl bir toplum istediğimizi söylemek bizim sorumluluğumuz” demiş.
* * *
Derinya (Ay. Memnona) plajına yanına bir Kıbrıslı Rum’u alıp gider misin, Barış abi?
Bu kararı veren “despot”lar görsünler bakalım, bu topraklarda ırkçılık da neymiş!