1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. “Desteban'lar bile silahlanırken, ortak bir ordu kurulamadı”
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

“Desteban'lar bile silahlanırken, ortak bir ordu kurulamadı”

A+A-

…Sir Foot başkanlığında 1959'da kurulan geçici Kıbrıs Cumhuriyeti'nde 7 Rum, 3 de Türk bakan vardır. Osman Örek Savunma Bakanı, Ümit Süleyman Onan da bu kabinede Savunma Bakan vekili idi. Dr. Niyazi Manyera Sağlık Bakanı ve Fazıl Plümer de Tarım Bakanı olarak görev aldılar. Rum bakanlar arasında Polikarbos Yorgadcis İçişleri Bakanı (ki EOKA'nın 2. adamı olarak bilinirdi.) Tasos Papadopulas (EOKa'nın 3. adamı) Çalışma Bakanı olarak görev aldı. Sayın Onan, bir buçuk seneye yakın, bu kabinede görev yaptı.  16 Ağustos 1960'daki Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ise Temsilciler Meclisine seçildi. Bu mecliste 35 Rum, 15 de Türk temsilci vardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bir Kıbrıslı Türk Hâkimin seçilmesi… 1961'de Kıbrıs Cumhuriyeti de Avrupa Birliği'nde Strasburg'daki mecliste 4 Rum ve 2 Türk'le temsil edilmeye başlandı. Türk üyeler Ümit Süleyman Onan ve Halit Ali Rıza idi. Strasburg'daki ilk toplantıda İnsan Hakları Mahkemesi Hâkimliği seçimi de vardı. Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'na, Rum bakanlar tarafından üç Kıbrıslı hâkim ismi getirildi. Gündem dışı gelen bu konuda Türk bakanlar bilinçsizdi. Liste, Rum Dışişleri Bakanlığı tarafından komisyona bildirilmişti. Buna göre:
1. Mihaledis Triandafilidis (Rum)                                                                                                 
  2. M. Zekâ Bey (Türk)                                                                                                                   
3. Jules Josefidis (Maronit).
Aslında listeye göre M. Zekâ Bey en tecrübeli isimdi. İngiliz devri hâkimlerinden, Rumların da özellikle 1953-54 döneminde Kilise lehine verdiği kararlardan dolayı çok saygı duyduğu bir hâkimdi. Gerek Rum, gerekse Maronit hâkim ise yeni, tecrübesiz hâkimlerdi. Hele de Rum hâkim, sadece üç aylık bir hâkimdi.
Oluşturulan bu listeden sonra, Savunma Bakanı Osman Örek, Türk temsilcilere “M. Zekâ Bey'i seçtirmeniz lazım” der. Daha ilk defa bu toplantıya gidecek olan gencecik avukat Ümit Bey için bu şok bir durumdur. Hele de gitmeden okuduğu İnsan Hakları Mahkemesi tüzüğünde, seçilen üyenin aslında etik olarak hükümet tarafından seçilen ilk isim olduğunu öğrendiği zaman… Heyetin başkanı Klerides'ti. Ortak yapmaları gereken konuşma metnini hazırladıktan ve Klerides'in meclisteki konuşmasından sonra Türk heyeti kara kara düşünmeye başlar. Türkler “şimdi sırada hâkimlik seçimi var” der ama Rumlar “o çok önemli bir konu değil” derler. O günler. Türkiye'de 27 Mayıs ihtilalinin hemen sonrasıdır. Türk elçiliği Strasburg'da kapanmış olduğundan, hiçbir Türk temsilci yoktu. Kimseyi tanımayan gencecik avukat Ümit Bey, insan hakları mahkemesi sekretaryasına gider. Oradaki İngiliz sekretere durumu anlatınca, sekreter bayan “Lobi yapın” der ve gelen İngiliz temsilciyi göstererek “ondan başlayabilirsiniz” diye işaret eder. Lobi kelimesini bile ilk kez duyan bizimkiler, İngiliz temsilciye durumu anlatırlar. Mr. Williams İngiliz grubun başkanıdır. Bir anda adamın gözleri parlar. “I love this bloody game” (Bu oyunu seviyorum) der. Her memleketin nüfusuna göre orada temsilcisi vardır. Mr. Williams bizimkilere yol gösterir. İtalyanlara gidin, Fransızlara gidin gibi taktikler verir. Daha önce tanıdıkları bir Alman parlamenter de onlara yardımcı olur. Kendi grup arkadaşları Rumlarla kedi fare kovalaması gibi, biri bir odadan çıkarken, diğeri o odaya girer. Bizimkiler “Lobiciliği” öğrendikleri bu toplantıda, lobi yapmaya çalışırken; Rumlar çok rahattır, çünkü mahkeme genel sekreteri bir Rum'dur ve zaten listelerindeki ilk ismin seçileceğinden emindirler.
Seçimin ilk turunda Rum hâkim seçilemeyip, seçim ikinci tura kalınca aslında iki tarafta da şok yaşanır. Bizimkiler böyle bir şeyi başardıklarına inanamazken, Rumlar da, bu nasıl olur diye şaşırırlar. Mr. Williams kendinden emindir. Bizimkilere “devam edin” der ve ikinci turda M. Zekâ Bey seçimi kazanır. M. Zekâ Bey, Balalanlı (Mağusa) efsane hukukçumuzdur. Ümit Süleyman seçimden hemen sonra, Kıbrıs'a bir telgraf çekerek M. Zekâ Bey'i tebrik eder, telefonla da Sayın Örek'e durumu bildirir ve Strasburg'dan ayrılıp Londra'ya geçer. Bu olay Kıbrıs Türklerinin belki de Avrupa çapında elde ettikleri ilk ve ender zaferlerdendir…

Desteban'lar bile silahlanırken, ortak bir ordu kurulamadı…
Ne kadar uzaktadır elli yıl, nereden sapmak hangi trafik lambasından dönmek gerekir sadece elli yıl öncesine Kıbrıs Cumhuriyeti'ne varabilmek için. Nereden anlatmaya başlayabilirim; sadece elli yıl önce bu adada yaşananları… Ben sadece Köşklüçiftlikte birkaç sağ ve sol yaptım ve ben değil, o yılların mücadele adamı Sn. Onan anlattı her şeyi olanca gerçekliğiyle…

1963'e kadar ortak ve tek çatı altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisi’nde (Temsilciler Meclisi) uyumlu bir çalışma var mıydı?
“Belediyelerde büyük sorunlar yaşıyorduk. 1960 anayasasına göre 5 kazada ayrı belediyeler kurulacak, belediye çalışmaları gözlenecek ve 4 sene zarfında ayrı olarak devam edip etmeyeceğine karar verilecekti. Meclisten belediyelere ayrı bütçe verilmesini geçiremedik. Belediye kanunlarında, her toplumun kendi belediyesi ile ilgili konuları, ayrı oylarıyla geçirilmesini kabul ettiremedik. Ayrı Türk oylarıyla geçirmeye çalıştığımız zaman da mecliste çıkmaza girdik. Sürekli Türk belediyelerinin ayrı çalışma olanakları ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Belediyelerle ilgili tam bir çıkmaz yaşanıyordu. Hükümetin başı Başpiskopos Makarios meclise hiç sormadan ayrı Türk belediyesi olan kazalarda, kaza komiserlerini belediye başkanı gibi tanımak istedi. Konu anayasa mahkemesine getirildi ve oy çokluğuyla davayı Türk belediyeleri kazandı. Ancak buna rağmen Makarios yenilgiyi kabul etmek istemedi.
Yarın devam edecek…

Bu yazı toplam 5098 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar