DEVEKUŞU ÇİFTLİĞİ
DEVEKUŞU ÇİFTLİĞİ
Stella Acıman
Çiftliğe genel bir bakış
Uzun zamandır Tuzla Köyü’ne giderken, yolun sol tarafında kalan Devekuşu çiftliği dikkatimi çekiyordu. Her geçişimde “bir gün şuraya gireyim de devekuşlarını göreyim” diye düşünüyo
Stella Acıman
Çiftliğe genel bir bakış
Uzun zamandır Tuzla Köyü’ne giderken, yolun sol tarafında kalan Devekuşu çiftliği dikkatimi çekiyordu. Her geçişimde “bir gün şuraya gireyim de devekuşlarını göreyim” diye düşünüyordum ve işte o gün bu günmüş…
Çiftliğin sahibi Mehmet Özkan beni önce yüksek bir yere çıkardı, tepeden aşağı bakarak, henüz 6-7 aylık palazları izledim. Dolaştıkları yere dikilmiş olan zeytin ağaçlarının etrafında dolaşan hayvanların yapraklara, dallara hiç zarar vermediklerini öğrendim. Yüzlerce hayvanın dolaştığı açık arazide hiç kokunun olmaması çok dikkatimi çekti. Mehmet Bey’e sorduğumda ‘Sağlam yapılı, kuvvetli bir bedene sahip olan devekuşlarının çok temiz hayvanlar olduğunu, dışkılarının hemen buharlaştığını” söyledi.
Damızlık devekuşlarının yaşadığı mekana kısa bir an için bile girebilmek benim için güzel bir deneyimdi. Hiyerarşik bir düzende yaşayan devekuşlarının bir liderleri oluyor. Bu lider herkesi kontrol ediyor. Geceleri yatarak uyuyan hayvanların arasında dolaşan lider, gagasıyla uyuyan bir erkek devekuşunu dürter ve onu o gecenin nöbetçisi olarak seçermiş. Seçilen devekuşu tüm geceyi hiç yatmadan, sürekli sürünün arasında dolaşarak geçirirmiş. Vahşi olmayan ama yabancıları aralarına almayan bu hayvanların meraklı halleri ise görülmeye değer. Kapıdan içeri girdiğimde yüzlerce hayvanın başlarının bir anda bana doğru dönmesi bu özelliklerinin bir belirtisiydi. Lider devekuşunun kanatlarını açarak koşarak yanıma gelmesi, beni incelemesi ise görülmeye değerdi. Bir sabah erken saatlerde yine bu çiftliğe gelerek devekuşlarının her sabah yaptıkları danslarını izleyeceğim. Yüzlerce devekuşunun bir arada kanatlarını açarak dönmesi, yürümesi eminim bana çok keyif verecektir.
Devekuşu üretimine ne zaman ve nasıl başladınız?
Suudi Arabistan’da çalışırken devekuşu çiftlikleri çok ilgimi çekmişti ve uzun bir zaman incelemiştim. KKTC’ ye döndükten sonra ‘burada değişik bir iş yapmalıyım, neden devekuşu çiftliği olmasın’ diye düşündüm ve Güney Afrika’dan 15 erkek, 30 dişi devekuşu ithal ettik. O dönemde 400 bin dolar para ödedim.
Nasıl bir yolculuktu, zor olmadı mı?
Devekuşlarını uçakla önce Ankara’ya getirdim. Üç ay orada kalıp, dinlendiler. Bu hayvanlar yer değiştirme sırasında kullandıkları yemi isterler ve başka yem yemezler. Afrika’dan çıkışları 50 ton yemleydi, Ankara’da yemin 30 tonunu yediler. Ada’da yerlerini hazırlayıp, ön izinlerini aldıktan sonra tırlara yükledik. Ağustos 2005’te tırlar limana geldi. Bana ‘yemleri içeri alamayız, yasak!’ dediler.’ İznim var, burada o yemden yok, bu 20 ton yemi almak zorundayım’ dedim ama dinletemedim. Bizi altı saat oyaladılar, sinirlendim ve yemlerin hepsini denize döktüm. İşlemleri bitirmeden tırları çiftliğe getirttim. Arkamızdan Veteriner Dairesi, polis geldi. Bu arada iki hayvanımız limanda susuzluktan öldü.
Özel bir yem anlaşılan, nasıl çözdünüz bu sorunu?
Evet, özel harmanlanmış bir yem. İçinde mısır, soya gibi tahıllar var. Suni yem değil, tamamen doğal. Güney Afrika’daki firmayla hemen temasa geçtik ve başımıza gelenleri anlattık. Onlar bana ‘yem sorununu çözemezseniz bu hayvanlar strese girer ve altı ay verim alamazsınız’ dediler. Tabii hayvanlar yem olmayınca strese girdi, üzerlerinde hiç tüyleri kalmadı.
O sırada nasıl bir yem veriyordunuz hayvanlara?
Güney Afrika’dan bize önerilen hammaddeyi kullanarak yem yaptık, on ay içinde hayvanlar toparlanmaya başladı. Nisan 2006’da verim almaya başladık. 43 hayvanla başladık, 5000’in üzerinde hayvanımız oldu.
Bu kadar çok devekuşunu ne yapıyorsunuz?
Yurtdışından çok talep olmasına rağmen maalesef ihraç edemedik. Benim, şu anda yurtdışında 300 bin dolarlık bağlantım var ama bu ürün hala bende duruyor yollayamadık. Etleri, derileri soğuk hava depomuzda saklıyoruz. Maliyet artıyor tabii ki, bir gün belki de bu masraftan vazgeçip ‘gömün şunları’ diyeceğim.
Neden yollayamıyorsunuz?
Tarım Bakanlığı bu çiftliği ne büyükbaşa ne küçükbaşa ne de kanatlıya koyamadı. Elçilikten, Tarım Bakanlığı’ndan geldiler, bizler de gittik ama bir isim konulamadı. İstanbul’a mal gönderecektik, ihracat izni almak için Sanayi Bakanlığına gittim. Ön proformalar hazırladık, Sanayi Odası’na tescilimizi yaptırdık, Bakanlığa götürdük ‘tamam, bizim telefonumuzu bekleyin’ dediler. Aradan üç ay geçti, tekrar bakanlığa gittim ‘hala bekliyorum’ dedim. Bir sürü bahane sürdüler önüme… Maalesef ihracat yapamıyoruz işte.
Devekuşunun ömrü ne kadardır?
70 yıl…
Kaç yaşında kesiliyor, kesimhaneniz var mı?
Biz dokuz aylıkken kesiyoruz, fazla bekletmiyoruz. Kesimhaneyi kendimiz kurduk. AB’ den gelenler Veteriner Dairesi çalışanlarıyla beraber buraya geliyor, kesimhaneye bakıyor ve bize teşekkür ederek gidiyorlar. Bu sene kuluçka ünitesi kuracağız. Sürekli büyümek zorundasınız ve biz bunu kendi öz kaynaklarımızla yapıyoruz.
Devekuşları yılda kaç kez çiftleşirler?
Bu hayvanlar her gün çiftleşebilirler. Dünya standartlarına göre bir devekuşundan 60-70 yavru alırsınız, biz 100 yavru alıyoruz. Devekuşları gün aşırı yumurtlar.
Devekuşu etinin özellikleri nelerdir?
Kolesterolü az, yağsız, kırmızı, dana ve geyik etine çok yakın bir ettir. Omega 3-6-12 yağlarını barındırır, kilo aldırmaz, hazmı kolaydır, tok tutma özelliği vardır. Görünüşü dana eti gibi ama özellikleri balıketi gibidir. Bilmeyen birine et sote yapın, dana eti sanır, tat olarak farkı anlamaz. Ekonomik değeri de çok yüksek olan bir hayvan; derisinden, tüyünden ayak tırnağına kadar her yeri kullanılabilir.
Saydığınız kısımlar nerelerde kullanılır?
Derisinden ayakkabı, çanta, ceket yapılıyor ve çok değerlidir. Timsah derisinden sonra gelir. Ayak derilerinden kemer yapılır. Tırnakları kozmetikte ve film tabletler için ilaç sanayisinde kullanılıyor. Gagasından kozmetikte, kemiklerinden turistik eşya yapımında faydalanılıyor. Yumurtanın 3mm kalınlığındaki kabuğu, diş dolgusunun ham maddesi olarak kullanılıyor. Konya Selçuk Üniversitesi’nde ilk defa kullanılmış. Anlaşma yaptık ama maalesef gönderemiyoruz.
Ne tür yemekler yapılır devekuşu etinden?
Diğer etlerle yaptığınız her türlü yemeği yapabilirsiniz. Mesela yahnisi çok güzel olur. Izgara da yapabilirsiniz ancak et yağsız olduğu için ateşin canlı olması lazım yoksa et kurur. Pişirmeden önce zeytinyağına yatırabilirsiniz. Biz bir dönem dönerini yapmıştık, çok güzel olmuştu. İlerleyen günlerde burayla ilgili yeni projelerim var. Çiftliğe gelen devekuşunun dönerini de şişini de yiyebilecek.
Çok büyük yumurtaları var…
Evet, bir yumurtadan 10-15 kişilik omlet yapılır ve lezzetlidir. Ayrıca bu yumurtalardan salgılanan kimyasal bir koku var. Sofralık yumurtaların arasından seçilen ve özel bir işlem gören bu yumurtalar örümceklik olarak ayrılır ve camilerde, evlerde kullanılır. Ayrıca depolara, buğday olan ambarlara güvercinler çok girer. Bu yumurtaları özellikle asıyorlar, o zaman güvercinler de gelmiyor.
Halkın devekuşu etine talebi nasıl, fiyatları ne kadar?
Yurtiçinde de talep var. Belli satış noktalarımız var. Mesela Girne Ordu Pazarında satış reyonumuz var. Otellerden çok ilgi var devekuşu etine. Satış mağazamıza sürekli gelen müşterilerimiz var. Zaten bir defa alan ikinci defa muhakkak geliyor. AB’de bu etin kilosu 45-50 Euro arasında satılır ama biz burada 33-35 TL’ye satıyoruz.
www.devekusukktc.com