1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Devlet bize bakmaz!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Devlet bize bakmaz!

A+A-

Avrupa’da yaşayan, ömrünün son baharına gelmiş yakınlarıma, dostlarıma, tanıdıklarıma sorarım: “Niye ülkenize geri dönmüyorsunuz.”

Pek çok sebepleri vardır.
Çocukları, torunları yanlarındadır, hep geleceğe ertelenmiş düşlere sahiptirler, nereye giderlerse gitsinler memleketle birlikte yaşarlar ama kolay kolay geri dönmezler.

En fazla duyduğum gerekçe de şudur:
“Burada devlet bize bakıyor.”

Öyle sözde değil, özde!

Eylemle de bütünleşmiş bir bakım vardır sanırım, bir sahiplenme, o nedenle kendilerini güvende hissederler, hani, “bir gün daha fazla ve insanın gibi yaşamamın” özgüvenidir bu!

Üstelik de “yabancı” bir yerde...

Yurttaşlık denen bağ budur.


“Devlet bize bakıyor.”
Oysa ada yarısında biz devlete bakarız ne yazık!
Göz kulak olur hatta gözümüzü dört açarız devlet bizi incitmesin diye…
Hayatımızı karartmasın, aldatmasın, hakkımızı yemesin, ezmesin, sesimizi kesmesin diye devlete bakarız!


* * *

“Devlet taklidi yapı” dediğim zaman çoğu bunu epeyce radikal bir tanım olarak kabul edebilir.
Öyledir!
Çünkü yaşlıysanız, bakıma muhtaçsanız, devlet size bakmaz.
Hastaysanız, paranız yoksa bir refakatçi ödeyecek durumda değilseniz sidiğinizle bokunuzla baş başa kalırsınız.
Engelliyseniz, hele de yaşınız ileriyse ve ana babanızı yitirmişseniz, sokakta kalırsınız.
İşçiyseniz, hele yabancı işçi, oyunuz da yok arkanız da ve iş kazasında ölmüşseniz, cenazenizi bile kaldırmaz devlet!
Sigortalıysanız, salgın varsa ülkede ve yoksulluk, size kendi paranızı yedirir devlet, üzerinden alkış bekleyerek. Hastaneden ilaç bile vermez size devlet!

* * *

Denizinizi doldurur, kıyılarınızı peşkeş çeker, iradeniz yiterken alkışlar devlet!

“Devlet” hemşire almak yerine masa başında oturması için partili istihdam eder, bakıcı yerine daha fazla müdür görevlendirir, denetlemez devlet, hesap sormaz, sorgulamaz, hayıflanır.

Ayıplanır devlet!

* * *

Devlet bize bakmaz.
Biz ‘devlet’e bakarız, kendimizi korunmak ve hayatta kalabilmek için!
 



Sesil ve 154 yılın tınısı
 

Bir dönem Hollanda, bir dönem Fransa kralına oda kemancısı olarak hizmet etti, eşsiz eserler bıraktı dünyaya, önce kör oldu, sonra sol eli kesildi.

Ölmedi!Issız ve soğuk bir Lefkoşa gecesinde, 15 yaşında bir kız çocuğunun parmak izleriyle, kim bilir kaçıncı kez yeniden doğdu... Charles Auguste de Bériot.

Hani çok klasik olacak ama kralların isimleri unutuldu, o besteler bir genç kızın parmak uçlarından ada gecelerine karışıyor şimdi.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserinde romantik dönem bestecisi Beriot’un Opus 104, 9 numaralı keman konçertosunu, şef Murat Menket yönetiminde Sesil Anıl çaldı.

İnsan denen varlık zamana karşı nasıl da çaresiz değil mi?
1868’de bestelenmiş bu eser!

Yüz elli dört sene geçmiş üzerinden ve dinlerken kendinizden geçiyorsunuz.
Hayata böyle iz bırakılıyor.

15 yaşındaki Sesil, bir virtüöz gibi yorumladı eseri, kendinden emin, güçlü… Hem kendini, hem eğitmeni Gözlem Özdeğirmenci’yi ve Kıbrıs Sanat’ı kutlarım.

‘KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ şu anda o makamın herhalde anlamlı üretimle hayata dokunan tek kurumudur.

Umarım, profesyonel bir iş yürütmenin avantajıyla Avrupalı ülkelerde olduğu gibi haftalık konser geleneği yaratır, klasik müziği çok daha geniş kitlelere sevdirir, hem kendileri hem toplum için ileri bir adım atarlar.

En önemlisi de bu ülkenin Sesil gibi gençlerini izleyiciyle buluştururlar.


 



Karma oy gerçeği
 

Yenidüzen'de yayınlanan seçim analizinde gördük ki aslında "karma oy" öyle abartıldığı gibi tercih sebebi değil.

Son seçimde seçmenin sadece yüzde 7'si buna yöneldi.

Her 100 seçmenden 92'si mühür vurdu.

Buna karşılık 11 bin 569 oy da geçersiz sayıldı.

Heba oldu gitti!

Büyük ihtimalle bu durum karma sistemin karmaşasından kaynaklanıyor.
Yararı olmadığı gibi çok sayıda insanın iradesi de dışarıda kalıyor.

Öyle fazla uzatmadan, yeni bir genel seçim dönemini beklemeden, işin tadını da kaçırmadan "karma oyu" kaldıralım bir an önce!
Seçim yanaştığı zaman kimseler sağlıklı düşünmüyor çünkü…

Erken erken atınız bu adımı!

Yanan oylara, bireyci kampanyalara, zeminini iyiden yitiren siyasete yazık!

 


Unutma, unutturma!

Sınırüstü Yaşlı Bakımevine yönelik utanç görüntüleri ortaya çıkar çıkmaz Başbakan Sucuoğlu’nun oraya gitmesi olumludur, merkez yöneticilerini görevden alması da önemli…  Elbette yetmez! Buraları denetlemekle görevli kişiler hakkında da soruşturma açacak mı göreceğiz?

 

 

 

Bu yazı toplam 1544 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar