DEVLET EĞİTİMDEN VAZ MI GEÇTİ?
DAÜ-SEN, yazılı açıklamasında, hükümetin öğretmen sendikaları bölmek için bir grup öğretmenle gizli toplantılar yaptığını iddia etti.
DAÜ-SEN, yazılı açıklamasında, hükümetin öğretmen sendikaları bölmek için bir grup öğretmenle gizli toplantılar yaptığını iddia etti.
DAÜ-SEN’in basın açıklamasının tam metni şöyle;
DEVLET EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLARA SIRTINI DÖNEMEZ
“Devlet okullarında yaşanan sorunlar neredeyse her gün öğretmen sendikalarımız tarafından kamuoyunun gündemine taşınmaktadır. Gündeme getirilen sorunlar gerçekten önemli sorunlardır ve kamusal eğitiminin ne durumda olduğunun da bir göstergesi durumundadır. Öğretmen eksikliği sorunu neredeyse tüm okullarımızın ortak sorunudur. Bazı okullarda sınıf sayılarının 50'nin üzerinde olduğu bir gerçektir. Okullardaki yardımcı kadrolardaki eksiklikler ise eğitimi sekteye uğratmaktadır. Bazı okullarımızdaki hademe eksikliklerinden dolayı öğretmenlerimiz okulların tuvaletlerini temizlemek durumunda bırakılmıştır. Bütün bunlara ek olarak okulların fiziki altyapısındaki eksiklikler eğitimi olumsuz etkileyen faktörlerdir. Neredeyse hiçbir devlet okulunda merkezi ısıtma/soğutma sistemi bulunmamaktadır. Kış soğuğunda yaz sıcağında eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Bugün okullarımızın kitap kırtasiye ihtiyaçları, sarf malzemeleri devlet tarafından karşılanmamakta, okullarımızın kendi imkanları ile ve velilerin desteği ile karşılanmaktadır.
Eğitim sendikaları sorunları sürekli gündeme taşımalarına rağmen hükümet yetkilileri ve özellikle Milli Eğitim Bakanı duyarsız bir tavır içinde, zamanında çözümler üretmek yerine yaptıkları akıl dışı icraatlarla sorunların katmerlenerek büyümesine neden olmuşlardır. Partililerin ihtiyaç olup olmamasına bakılmadan her türlü devlet dairesine istihdamları yapılırken devlet okullarının ihtiyaçları hasır altı edilmiştir. Makam araçları yenilenirken okullardaki çocuklarımız adeta cezalandırılmaktadır.
Her türlü partizanca uygulamaya kaynak yaratan hükümet devlet okullarının eksiklerini tamamlama konusunda pek bir isteksiz görünüyor. Özel okullara her türlü kaynağı ayıran hükümet devlet okullarına gelince param yok diyor. Böylesi çarpık bir anlayışı anlamak veya kabul etmek mümkün değildir.
Bu konuda yaptıkları uyarılar dikkate alınmayan sendikalarımız grev yapınca da sorunlar karşısında sessizliğini koruyan Milli Eğitim Bakanı başta olmak üzere hükümet yetkilileri ve onların medyadaki sözcüleri çocuklarımızın eğitim hakkının gaspedildiğinden bahsetmektedir. Hükümet oy avcılığı için demagoji yaparak ve ucuz politika peşinde koşarak sorunları çözme yerine hedef şaşırtma yapmaktadr. Özellikle belirtmek gerekiyor ki devlet yetkililerinin eğitimle ilgili sorunları çözme sorumluluğu büyüktür. Ancak devlet yetkilileri maalesef her konuda olduğu gibi eğitimde de sorumsuz davranmakta, eğitime daha fazla kaynak ayıracağı yerde kesintiler yapmakta, adeta bilinçli olarak ülkemizde kamusal eğitimi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Sorumsuz davranmak yetmezmiş gibi baskı ve tehdit mekanizmaları da devreye konularak öğretmenler küçük düşürülmeye, sindirilmeye çalışılmakta, sanki yaşanan bütün olumsuzlukların sorumlusu onlarmış gibi toplum önünde hedef gösterilmektedirler. Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet, öğretmeni topluma paragöz olarak lanse etmekte ve mesleğin onuru ile oynamaktadır. Bu topluma yapılacak en büyük kötülük ve geleceğimizin dinamitlenmesi anlamına gelmektedir. Gündemde olmamasına rağmen oldu bittiye getirerek nakil tüzüğünü devreye sokmakta ve aba altından sopa göstererek öğretmenlere sürgün tehditleri yapmaktadır. Bununla yetinmeyip sendikaları bölmek için bir grup öğretmenle gizli toplantılar yapılıyor, masraflarının nasıl karşılandığı açıklanmayan ama toplumumuzda herkesçe bilinen yemekler düzenleniyor. Amaçları çok açıktır: Sarı sendikalar kurarak gerici ve teslimiyetçi politikalarının önünde büyük bir engel olarak gördükleri öğretmen sendikalarını zayıflatmak. Devletin özellikle eğitim alanında böylesi organize işler içine girmesi kabul edilemez.
Devletin kendi eliyle devlet okullarında ilahiyat bölümü açması ise başlı başına bir komedidir. Toplumun her kesiminden yükselen tepkiler ortadayken, dini değil bilimsel eğitim talepleri yüksek sesle dile getirilirken hükümetin bu konuya kulak tıkaması bu işin gerisinde başka hesapların olduğuna işaret etmektedir. Kıbrıs Türk toplumunun sosyal kültürel yapısının değiştirilmesine yönelik olan bu uygulamayı bir toplum mühendisliği olarak algılıyor ve tümden reddediyoruz.
Hükümetten öncelikle öğretmen sendikalarının haklı taleplerine kulak vererek eğitimde yaşanan sorunlara bir an önce kabul edilebilir çözümler üretmesini talep etmekteyiz.
Devlet okullarında bunca sorun devam ederken bu sorunları çözme yerine tüm toplumu gerecek ilahiyat bölümü açma gibi fantaziler ülkemizi içinden çıkılması güç bir kaosa sürükleyecektir. Kamusal eğitimin böyle tehlikeli bir girdaba girmesini önlemek için yapılacak her eyleme açık desteğimizi beliritiriz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur”.