Devlet malı mı deniz?
Bu yazının konusu, “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” sözüyle tam da alakalı değildir.
Dolaylı olarak mevzu aynıdır belki, ama bu yazının odak noktası denizdir.
Bildiğimiz tuzlu suyu, kayalıkları, kumsalı, çakılları, yosunlarıyla deniz.
Mavi renkli.
Kah durgun, kah dalgalı.
Bazen köpüklü.
Bizim denizimiz.
Pardon!
Bizim olmayan deniz…
***
1974’te harp çıktığında Evdim’deydik. Evdim, Leymosun-Baf arasında bir kasaba. Denize sahili var. Güzel plajları var.
1975’te yerleştirildiğimiz Çatalköy de denize nazır. Yani bizim köylüler (İncirli’ye götürülenler hariç) deniz bakımından eskisine benzer bir köye göç etmiş oldu.
Haliyle deniz kenarında yaşayanların hayatı denizden kopuk olmaz. Olamaz. Deniz, hayatımızın önemli ve vazgeçilmez bir parçasıdır. Balığa da gideriz, yüzmeyi de severiz, dalgaların sesini dinleyip sahilde içmekten de hoşlanırız, hatta şiir bile yazarız dalganın patladığı yerde oturup…
***
İşte bu ahval ve şerait içerisinde Çatalköy’ün deniz bakımından geldiği nokta, bu ülkede imar konusunun nasıl rezil bir halde olduğunun ispatıdır.
Şu cümleyi dikkatle okuyun lütfen:
ÇATALKÖY BELEDİYESİ ŞU AN BİR ‘HALK PLAJI’ AÇMAK İSTESE, SAHİLDE YER BULAMAZ!
Ne demek bulamaz?
Karakum’dan Teknecik’e kadar uzanan sahil şeridi Çatalköy Belediyesi’ne bağlı… Yani neredeyse 6-7 kilometrelik kıyısı var köyün.
Var, ama tek bir boş koy, körfez, sahil yok!
Ya askeri bölge…
Ya özel mülk…
Ya da otel…
“Shayna var” diyenler kısmen haklı… Zira orası özel işletme olmasına rağmen mülkiyeti belediyenin sanılıyor.
Oysa öyle değil!
Yakında kokusu çıkar.
***
Son dönemlerde bazı belediyeler sahillere sahip çıkmaya başladı. Çok da iyi oldu. Vatandaştan 100 TL’ye kadar ‘plaja giriş ücreti’ talep eden insafsız işletmeler varken, belediyelerin ucuz hizmet vermesi önemli…
Bu belediyeleri kutlamak ve teşvik etmek lazım.
Kendi köyümün belediyesinin de bir ‘halk plajı’ açmasını çok isterdim. Lakin sevgili Mehmet Hulusioğlu’nun böyle bir şansı kalmadı maalesef.
Artık Çatalköy’ün ‘deniz kıyısında’ olduğunu söylemek bile zor.
Rant, plansızlık, duyarsızlık ve benzeri kavramlar hayatımıza girdikçe, doğadan kopuyoruz.
Ve bu beni de, denize aşık herkesi de kahrediyor.
Keşke ‘devlet malı deniz’ olsa…
Ki aslında öyle…
Ama devlet ‘devlet’ değil!..