Devlet okulları OUT, özel okullar IN
Milli Eğitim Bakanlığı Okul Sporları ve Kol Etkinlikleri Koordinasyon Birimi ile Atletizm Federasyonu işbirliği ile her yıl düzenlenen okullar atletizm yarışmalarından orta okullar arasındaki müsabakaları 15-16 Nisan 2014 tarihleri arasında Lefkoşa Atatürk Stadı’nda yapıldı.
Her yıl olduğu gibi, özel okulların devlet okullarına fark attığı bu müsabakalar sırasında, devlet okullarının adeta yerle bir olduğunu gözlemlemek beni çok üzdü.
Aslında, 21 Aralık 1963 öncesinden devlet okullarının başta Baf Kurtuluş, Limasol 19 Mayıs, Lefkoşa Türk Lisesi ve Lefke Gazi Lisesi’nin domine ettiği genelde okul sporları özelde atletizm, hatta voleybol ve basketbol Kıbrıslı Türk toplumunun bir halk olduğunun göstergesiydi.
Ne var ki, 21 Aralık 1963’ten 20 Temmuz 1974’e kadar toplumsal arası çatışmalar nedeniyle, gençliğin mevzilerde olması ve fırsat bulduklarında okullu olmaları doğal olarak, Kıbrıs Türklerinin sporda küçülmelerine ve enclavlarda spor yapmalarını getirmişti.
20 Temmuz 1974’den sonra, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kopan Kuzey Kıbrıs 15 Kasım 1983 yılına kadar her alanda olduğu gibi, sporda da genel bir yapılanmaya gitti. Ancak, 15 Kasım 1983’de dünyanın hala daha haklı olarak, tanımamakta ısrar ettiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sporda da gerilemeye başlarken, ülke sporunun sporcu altyapısının kaynağı olan okullarda bundan nasibini aldı.
Daha sonra gelişen sosyal ve ekonomik yapıda ihtiyaç duyulan özel okulların da devreye girmeleri ile ilkokuldan başlayarak, üniversite eğitimine kadar bir meta olarak görülen sporculara arz ve talep görüşünden hareketle özel okulların sahip çıkması, devlet okullarının cazibesini adeta yerle bir etti.
Bugün, Kuzey Kıbrıs genelinde aldığım bilgiye göre en az 30 orta dereceli, bir o kadar ilkokul ve sekiz üniversite vardır. Bu eğitim kurumları arasında özel okul sayısı bir elin parmağı kadardır. Ne var ki, para ile eğitim veren bu kurumlar en iyisini verebilmek için başta eğitim olmak üzere sporda da en iyiyi yakalamak için hiçbir masraftan kaçınmamaktadır.
Bu özel okullar, bir işyeri oldukları ve temel amaçlarının kâr olması nedeniyle, müşterilerine en iyisini de sunmaktadırlar.
Nerden, nereye… özel okul, devlet okulu vizyonu derken, toplumun endüstiriyelleşmesinin hikayesini anlatmaya başladık.
Evet, bu noktaya geldikten sonra, geçtiğimiz Salı ve Çarşamba günü Atatürk Stadı’nda yapılan yarışmaların erkek ve kızlar sıralamasında bir özel okul olan Yakın Doğu Koleji’nin ilk sırayı işgal etmesi, bunu bir başka özel okul Girne Amerikan ve Levent Koleji’nin domine ettiğini görürken, araya Şehit Turgut, BTMK ve Oğuz Veli gibi devlet okullarının girdiğini gözlemlemekteyiz.
İşte, bu noktada bu müsabakaları izlerken, konuştuğum değerli Beden Eğitimi öğretmenleri “biz artık özel okullara antreman veriyoruz” diyerek acı gerçeği vurguladılar.
Bir Beden Eğitimi öğretmeni 27 yıllık öğretmen olduğunu ve okulunun 13 yıldır şampiyon olduğunu belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu süre içerisinde sadece, başarılarını kutlayan bir yazının dışında hiçbir katkıda bulunmadığını dile getiren Beden Eğitimi öğretmeni çocukların spor ayakkabısı, eşofman, forma gibi malzemlerini okul aile birliklerinin katkısıyle yapıldığını, karşılaşmalara gidilirken kiralanan otobüslerin paralarının bile okul aile birliğinin hatta, bazı öğretmenlerin katkılarıyle yapıldığını açıkladı.
Buna mukabil, özel okulların müsabakalarda izledikleri başarılı çocukları ilkokuldan itibaren eğitim bursu ve başka vaadlerle okullarına kanalize ettiğini iddia eden hocalar, bazı özel okul hocalarının müsabakalar sırasında söz konusu öğrencilerin hocaları önünde angaje etmekten çekinmediklerini belirtti.
Tabii, bunu sadece atletizm ile sınırlı tutamayız. Sporun hangi branşında başarılı olursa olsun, özel okulların bu sporcuları kendi bünyelerine katmak için hiç bir fedakarlıktan sakınmadıkları görülüyor.
Bir de, başta Milli Eğitim Bakanlığı’nda Okul sporlarından sorumlu artık müsteşar mı, müdür mü, öğretmen mi okul sporları yönetimlerinin laçkalıkları okul sporlarının sonunu getirmiştir. Aksini kanıtlayan varsa beri gelsin.
------------------
30 Yıl Önce, 30 Yıl sonra Yenicami
Lefkoşa’nın, Yenicami mahallesinde bir avuç genç tarafından 1951 yılında kurulan Yenicami Ağdelen Kulübü 63 yılını doldururken, altıncı lig şampiyonluğuna 2013-2014 sezonunda ulaştı. Bu büyük camia 25 Nisan 2014 Cuma günü, Lefkoşa Atatürk Stadı’nda oynanacak olan Pepsi Kıbrıs Kupası’nı kazanmaları halinde, 1973-74 sezonunda çifte şampiyon olduktan tam 40 yıl sonra, çifte şampiyon olarak, Kıbrıs Futbol tarihine bir kez daha çifte şampiyon olarak geçecek.
Yenicami’nin kuruluş öyküsünde bir mezarlık olan Yenicami’de mezar taşları arasında top oynamaktan başlayarak, bir futbolcunun derme çatma kaleye attığı ve ağları delen golden sonra, “AĞDELEN” isiminin Yenicami kulübüne verilmesine kadar varır.
İlk kulüp başkanı merhum Derviş Abdürrezak’ın mahalle gençleri olan Oğuz Karayel, Erol Türker, Ahmet Tatlıcı ile Ahmet Araz’a sahip çıkması ile oluşan Yenicami’nin nüvesi daha sonra, denizde boğulan Ahmet Araz’ın babasının kendi evini kulüp lokali olarak bu gençlere tahsis etmesi. İşte, böyle bir hikayesi var Yenicami Ağdelen Kulübü’nün kuruluşunun.
Biraz da, Türkiye’nin siyah-beyazlı takımı Beşiktaş’tan esinlenerek, siyah-beyaz renklere ek olarak amblem olarak Kara Kartalın alınması bu duygusal bağı zirveye çıkardı.
31 Ekim 1955’de Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun kurulmasıyle önce ikinci, sonra Birinci Lig’de yer alan Yenicami’nin o dönemin yenilmez armadası Efsane Çetinkaya’yı zorlamaya başalması ve efsane başkanlardan merhum Münür Ünsal başkanlığında 1970-71 sezonunda gelen ilk lig şampiyonluğu.
Bu başarının devamında, Gönyeli’nin şampiyon olduğu 1971-72 yılı sonrasında 1972-73 ve 1973-74 sezonlarında gelen çifte şampiyonluklar.
Sonra bir gerileme donemi. İkinci lige kadar düşüş ve 1983-84 sezonunda 10 yıl sonra gelen son lig şampiyonluğu. Bu şampiyonluğun üstünden geçen 30 yıl ve geçtiğimiz hafta Cihangir galibiyeti ile gelen altıncı şampiyonluk.
Bu sezon moda Kara Kartal. Zaman, Yenicami Ağdelen zamanı. Kıbrıs Türk futbolunda bir tarih olan Yenicami’yi kutlarken, aramızdan göç eden Yenicamilileri de saygı ile anıyorum.