1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'DEVLET OKULLARI SAHİPSİZ'
DEVLET OKULLARI SAHİPSİZ

'DEVLET OKULLARI SAHİPSİZ'

KTOEÖS basın toplantısında, yakında başlayacak yeni ders yılına yönelik değerlendirmelerde bulundu

A+A-

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), “kamusal eğitimin piyasa malı yapılmaya çalışıldığını; eğitimin parayı verenin satın alabileceği, satılırken yüksek kar elde edilen bir meta durumuna dönüştürüldüğünü” ileri sürerek, “Sanki kaliteli eğitim özel okullarda varmış gibi bir hava estirilerek devlet okulları özelleştirilmek için düğmeye basılmıştır” dedi.

“Devletin, devlet okullarına kaynak aktarmaktan vazgeçtiğini” iddia ederek eleştiren Sendika, “devletin eğitimde planlama yaparak ve okul bütçelerini oluşturarak okulları kambur olarak görmekten vazgeçmesini” istedi.

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel ve sendika yetkilileri tarafından bugün düzenlenen basın toplantısında, yakında başlayacak yeni ders yılına yönelik değerlendirmelerde bulunularak eğitimde ve okullardaki sorun ve eksiklikler dile getirildi.

“DEVLET OKULLARI SAHİPSİZ”

Sendika merkezinde yer alan basın toplantısında ilk sözü alan Gökçebel, 2011-2012 eğitim yılına başlanırken, eğitimde yaşanan birçok sorunun üzerine gidilmediği, ele alınmadığı ve “devlet okullarının sahipsiz olduğu” görüntüsünün bulunduğunu ifade ederek “biz eğitimin bir sigortası olan bir sendika olarak, önümüzde kısa süre olmasına rağmen, bugün bile hareket edilirse birçok sorununun aşılabileceği inancıyla hem kamuoyunu, hem de velileri bilgilendirmek ve ilgilileri uyarmak adına bu basın toplantısını yapmayı gerekli gördük” dedi.

“Kamusal eğitimin piyasa malı haline getirilmeye; öğrencilerin müşterileştirilmeye; okulların da iş yeri haline getirilmeye çalışıldığı” görüşünü savunan Gökçebel, “kamusal eğitime gereken önemin verilmesi için hükümete baskı yapılması gerektiğini” savundu.

Gökçebel, kamusal alana güvensizliği derinleştiren bir anlayışla hareket edildiğini ileri sürerken; gündem değiştirmek ve öğretmen sendikalarını yıpratma düşüncesiyle yeni gündemler yaratıldığını da savundu ve buna 2012’de tam güne geçileceği yönündeki açıklamaları örnek gösterdi.

Gökçebel “eğitimde yenilik isteyen kim olursa olsun, öncelikle nüfus, alt yapı ve bütçe gibi konularda halletmesi gereken ev ödevleri bulunduğunu” da söyledi.

Basın toplantısında, sendikanın görüş ve değerlendirmelerinin yer aldığı yazılı metni ise Eğitim Sekreteri Ozan Çoli okudu.

“DEVLET OKULLARI SAHİPSİZ OLMAMALI”

2011-2012 Eğitim-Öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala, eğitimde yaşanan sıkıntıları kamuoyu ile paylaşmayı Sendikanın görev saydığı ifade edilen açıklamada, okulların açılmasına kısa bir süre kalmasına rağmen,bu gün bir çok noktada sorunların aşılamadığını gözlemledikleri belirtilerek “Eğitim Bakanlığı planlı gelişmeyi, okullarımızın fiziki yapılarının bakım ve gelişimini sağlayarak çocuklarımıza nitelikli bir eğitim sağlayacak çözümleri hayata geçirmekte isteksiz davranarak, başarısız olmuştur” ifadesine yer verildi.

ALT YAPI SORUNLARI VE OKUL İHTİYACI

Bankalığın, “sorunları erteleyen ve göz önüne çıkmayan sorun sorun değildir mantığıyla hareket etmek; bilimsellikten uzak, plansız ve programsız uygulamalarına devam etmekle” suçlandığı açıklamada, “birçok okulda derslik, mefruşat, malzeme eksikliklerinin giderilemediği, bazı okullarda nüfus artışı sebebi ile başlatılan dersliklerin hala daha inşaatlarının devam etmesinin, öğrencilerin okullarındaki güvenliğinde tehlikeler yarattığı” görüşü savunularak şunlar kaydedildi:

“Uyuşturucu ve her türlü kriminal vakanın yaşandığı ülkemizde öğrenci ve okul güvenliği ile ilgilenmemektedir. Yaklaşık altı ay öncesinden iki eğitim bakanı ile de görüşülmesine ve ihtiyacın teyit edilerek ivedilik kararı verilmesine rağmen Girne bölgesine yapılması gereken ortaokul hala yapılmamış, hiçbir çalışma da başlatılmamıştır. Fakat bu süre zarfında 8 cami inşaatının projeleri hazırlanarak ihale aşamasına getirilmiş ayrıca bir de ilahiyat fakültesi yeni eğitim dönemine yetiştirilmiştir.”

“OKUL BÜTÇELERİ VE GİZLİ ÖZELLEŞTİRME”

“Devlet Okulları, mevcut kaynak yapısıyla hepimizin gözü önünde bir adım ileri değil giderek eriyip yok olmaktadır” denilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Gerçek bütçelerde eğitime çok düşük pay ayrılmaktadır. Belki de istenen ve gizlenen (gizli özelleştirme)hedef de budur. 2011 yılı bütçesini dikkatle incelediğimizde UBP hükümetinin yeni eğitim yılında da temel sorunları çözme becerisini gösteremeyeceği görülecektir.”

“Devletin, özellikle eğitimde planlama yaparak ve okul bütçelerini oluşturarak , okulları kambur olarak görmekten vazgeçmesi; öğretmenlerin nasıl eğitildiği, öğrencilerin nasıl değerlendirildiği, müfredatların kendi ülke koşullarına göre nasıl oluşturulacağı, eğitimin nasıl olması gerektiği konularına yoğunlaşarak devlet eğitimini ve geleceğin insanını oluşturacak eğitimin temel değerlerine odaklanması gerektiğine” inanç belirtilen sendika açıklamasında özetle şu öneriler yapıldı:

“Eğitim bütçesinden devlet okullarına ayrılan payın artırılması; Okulların fiziki alt yapılarının iyileştirilmesi ve ihtiyaç olan bölgelere okul yapılması; Okul yapılarına ve öğrenci sayılarına göre okul bütçelerinin oluşturulması ve okul idarelerinin kullanımına verilmesi; Okulların fiziki çevreleri belirlenerek, okul güvenliğinin sağlanması için giriş çıkışların denetim altına alınması ve okul çevrelerindeki yapılanmaların kontrol altına alınması; Öğrencilerin geliştirilmesi ve desteklenmesi(maddi ve manevi) ile ilgili eğitim bakanlığının ivedi olarak yeni sistemleri yürürlüğe koyması gerekir. Eğitimin daha fazla kan kaybetmesine göz yumulmamalıdır.”

MÜFREDATLAR VE EĞİTİMDE KALİTE

Sendika açıklamasında, “müfredatların öğrencilerin ilgisini çekmekten, çocukları geleceğe hazırlamaktan vazgeçtiği; ithal müfredatların ezbere dayalı sınavlarla tekrarı gerektirecek modellere büründüğü” görüşlerine de yer verilirken; Talim Terbiye Dairesi’nin “okullarda hiçbir hazırlık yapılmadan haftalık ders dağılım çizelgelerini değiştirdiği ve bunun liselerde kaosa dönüşeceği”öngörüsünde de bulundu ve şunlar kaydedildi:

“ Bu eğitimde bir sistem değişimidir. Felsefesi ve amacı vardır bu sistemde farklı okullar kaldırılarak çok amaçlı liseler hedeflendiği söylenmektedir. Ancak bizim kendi yapımız ve eğitim yapılanmamız buna uygunmudur? Hayır uygun değildir ve bu nedenle eğitim sistemimize yeni bir sorun doğmuştur. Türkiye cumhuriyetinde Ö.S.S. ve Y.G.S. Sınav sistemlerine göre düzenlenmiş ve programlanmış bu yeni eğitim sisteminin Alt Yapısal hazırlıkları tamamlanmadan bu yıl 2011-2012 öğretim yılında K.K.T.C. de uygulanması 9’uncu ve 10’uncu sınıflarda okuyan öğrenciler ve velileri açısından ileride sorunlar yaratacak bir uygulama olarak görülmektedir. Tüm bu günü birlik ve ithal program uygulamaları ile felsefesi belirlenmemiş olarak yapılan eğitim, eğitimde beklenen hedeflere ulaşamamayı ve eğitim kalitemizin ve dolayısı ile de her zaman sorumlu görülen öğretmenlerimizin tartışılmasını gündeme getirmekten öteye geçmemektedir.”

“Daha büyük sorunlar ve üniversitelere giriş hakkı kayıpları yaşamamak adına” Eğitim Bakanlığı ve Talim Terbiye Dairesi’nden şu soruları yanıtlaması da istenildi:

“Bu programın özü olan Öğrencinin istek ve ihtiyacına göre ders alması sağlanacak mı? Öğrenci merkezli eğitime olanak sağlayacak müfredat bütünlüğü tüm okullarda sağlanacak mı? Öğretim programları ve ders kitapları bu programa göre hazırlandı mı? Sınıf geçme ve sınav tüzüğüne göre yasal olmayan bu durum nasıl yasallaşmıştır?Bu programın uygulanmasından doğacak öğretmen ihtiyaçları karşılanacak mı?”

OKULLARDAKİ MÜDÜR, MUAVİN VE ÖĞRETMEN EKSİKLİĞİ

Sendikamız ve Eğitim Bakanlığı arasında öğretmen yer değiştirmeleri ve münhaller konusundaki protokolün (yeni programdan doğacak ihtiyaçlar hariç) imzalanarak sorunsuz halledildiği ancak “devlet işleyişindeki hantal yapı yüzünden okulların müdür, muavin ve öğretmen eksiklikleri ile açılacağı” ifade edilen açıklamada, bu okulların isimleri de açıklandı.

ÖĞRETMENİN ÇALIŞMA TAKVİMİ VE ÇALIŞMA SAATLERİ

“Türkiye Cumhuriyeti yardım heyeti 2010 yılı raporu kaynak gösterilerek okulların açılacağı bu günlerde bazı gazetelerde ‘öğretmenlerin ders yükü, okulların açık olduğu günler ve öğretmen maaşları’ konusunun bilinçli olarak saptırılarak, öğretmen ve öğretmen sendikalarının yıpratılmaya çalışıldığı” da ifade edilen açıklamada, “bilinmelidir ki öğretmen ve sendikaları bu tür polemiklere girmek yerine toplumuna ve kamu oyuna doğru bilgileri vererek bu konudaki yorumu kamu oyunun takdirine bırakıyoruz” denildi.

Yazılı metinde, bazı Avrupa ülkeleri ve Türkiye ile Güney Kıbrıs’taki yılık öğretim süresi, haftalık ders saatleri ve öğretmen maaşlarının yer aldığı bir de tablo yer aldı. Buna göre, Türkiye’de, yeni başlayan bir öğretmen haftalık 15 ders karşılığı 1496 TL alırken; KKTC’de 20 ders karşılığı 1700 TL, Güney Kıbrıs’ta ise 24 ders karşılığı 1900 Euro maaş aldığı belirtiliyor.

Mevcut nüfus yapısının da eleştirildiği açıklamada, “Nüfusunu bilmeyen bir ülke eğitimini de planlayamaz” denilerek bu nüfus yapısının devamı halinde verimli, planlı bir eğitim modeli gerçekleştirmenin mümkün olmayacağı görüşü kaydedildi.

“KAMUSAL EĞİTİM PİYASA MALI YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Devletin “yurttaş yetiştirmekten vazgeçtiği; eğitimi arz-talebi olan bir mal durumuna dönüştürdüğü” iddiasında bulunularak “Bir çok özel okullar açılmış, sınavlara hazırlanan çocuklar avantajlı duruma getirilerek eğitimde fırsat eşitsizliği derinleştirilmiştir” denildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Kamusal eğitim tamamen piyasa malı yapılmaya çalışılmaktadır. Eğitim parayı verenin satın alabileceği, satılırken yüksek kar elde edilen bir meta durumuna dönüştürülmüştür. Devlet kamusal alanları peşkeş çekerken, devlet okullarına da kaynak aktarmadan vazgeçmiştir . Bir yandan Yabancı ve yerli sermayeye kamusal malları yağmalaması için yasal, ekonomik, tüm olanaklar hazırlanırken diğer yandan Merkezi sınavlar, dershaneler, kolejler ve buna benzer uygulamalarla devlet okulları baskı altına alınarak sanki kaliteli eğitim özel okullarda varmış gibi bir hava estirilerek devlet okulları özelleştirilmek için düğmeye basılmıştır.

Bilinçli bir şekilde devlet kurumlarına güveni sarsacak şekilde davranılmaktadır. Kamuya öğretmen atamaları, terfileri, sınavları, müfredatlar, velilerden bağış toplamalar, sorunsuz okul açmamalar, sınavlar, bütçeden ayrılmayan paylar, yabancıların devlet okullarını istilası fakat bunlara uygulanmayan oryantasyonlar hepsi devlet okullarını piyasada kalitesiz mal üreten kurumlar gibi gösterme anlayışından kaynaklanmaktadır”.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1241 defa okunmuştur