Devlet yönetiminde testisin önemi!
KKTC’de gayet titiz ve düzenli bir siyasetçi, bir doktorun muayenehanesine gitmiş.
-*-*-
Önce şapkasını çıkarıp bir masanın üstüne koymuş. Sonra ceketini çıkarmış, eliyle şöyle hafiften tozlarını silkip, özenle katlamış ve onu da yanına koymuş şapkasının.
-*-*-
Arkasından kravatını çıkarmış; üçe katlayıp, ceketinin hemen yanına koymuş. Derken düğmelerini çözüp gömleğini çıkarmış; çıkardıktan sonra tekrar iliklemiş gömleği; kollarını gömleğin önünde çapraz kavuşturarak, onu da özenle dörde katlayıp, yanına bırakmış ceketinin.
-*-*-
Sıra gelmiş pantolonu çıkarmaya...
Titiz ve özenli siyasetçi, pantolonunu da çıkarıp, masanın üstüne uzatmış ve çizgisi bozulmasın diye, doktorun kitaplığından aldığı, kalın tıbbi kitapları dizmiş üstüne. Nihayet donunu da çıkarıp, bir güzel katladıktan sonra, ötekilerin yanına koymuş. Tam o sırada aklına gelmiş, mendilini pantolonunun cebinde unuttuğu...
-*-*-
Pantolonun üstüne koyduğu tıbbi kalın kitapları kaldırmış; pantolonun cebine sokmuş elini, mendilini çıkarıp, onu da özenle dörde katladıktan sonra masanın kıyısına bırakmış ve tekrar pantolonunu düzeltip, üstüne yeniden yan yana dizmiş doktorun kalın tıbbi kitaplarını...
-*-*-
Siyasetçi, çıkardığı ve bir mağaza vitrinine yerleştirir gibi, titizce sıraladığı giysilerine şöyle bir bakış fırlattığı sırada; hastasının soyunmasını izlerken sinirleri bir hayli gerilen doktor:
“... Söyleyin, demiş, niye görmeye geldiniz beni, neyiniz var?”
-*-*-
Doktorun karşısında çırılçıplak ayakta duran siyasetçi, hafif öne doğru eğilmiş ve elleriyle testislerini göstererek:
- Bunlar için, demiş...
-*-*-
Tepesi iyiden iyiye atmaya başlayan doktor:
- Nesi var ki testislerinizin, demiş.
- Baksanıza biri, ötekinden daha sarkık.
- Eee yani?
- Ben memleketin başına geçip, ülkeye çekidüzen vermek çabası içindeyim de; muhaliflerin, "Sen önce kendini düzelt" diye karşı çıkmalarını engellemek istiyorum; o nedenle...
-*-*-
- Bütün bunların ne ilgisi var, testislerinizden birinin daha sarkık olmasıyla?
-*-*-
- Öyle demeyin doktor; biz ülkeyi, sade canımız ciğerimizle, değil; aynı zamanda kıçımız, penisimiz, testislerimizle de yönetiyoruz.
Hepsinin düzgün olması gerek.
Bu bir memleket sorunu...
2 fıkrada KKTC’yi anlatınız!
FIKRA 1
Temel tavukçuluk yapmaya karar vermiş ve şehirden bin tane tavuk almış köyüne gelmiş ve bunları ayaklarından toprağa gömmüş ve sulamış ancak 2 gün sonra bir bakmış tavukların hepsi ölmüş.
-*-*-
Bu duruma çok kızan ve ne yapacağını bilemeyen Temel hemen Trabzon'daki ziraat odasına durumu anlatan bir yazı yazmış yazıda tavukları toprağa ayaklarından gömdüğünü ancak tavuklarının öldüğünü yazmış.
-*-*-
2 gün sonra Trabzon’dan yanıt gelmiş:
Yazdığınız mektup elimize ulaştı. Durumu anladık ancak daha iyi bir araştırma için lütfen topraktan örnek yollayınız...
-*-*-
FIKRA 2
Dört samimi arkadaş ayni arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler.
Azrail "KKTC cehennemine mi Kıbrıs Cumhuriyeti cehennemine mi gitmek istersiniz?" diye sorar.
-*-*-
"Fark nedir?" diye sorarlar.
Azrail "Kıbrıs Cumhuriyeti cehenneminde her gün bir kepçe, KKTC cehenneminde her gün bir kova b.k yersiniz" der.
-*-*-
Üç tanesi "biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der. KKTC’yi tercih eder!
Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini yani Kıbrıs Cumhuriyeti tarafını seçer.
-*-*-
Ve aradan epey zaman geçer Kıbrıs Cumhuriyeti cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır...
-*-*-
Arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider.
-*-*-
KKTC cehennemindekiler onu şen şakrak gülerek karşılarlar...
Dayanamaz sorar: "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova b.k yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?"
-*-*-
"Burası KKTC cehennemi, bir gün b.k olur kova olmaz, bir gün kova olur b.k olmaz, bir gün görevli işe gelmez, öteki hafta 9 gün bayram tatilidir falan, 3 aydır bir bok yediğimiz yok!"
SADRAZAM HAMAMDA
Ümit Yaşar Oğuzcan
Günlerden bir gün
Hamama gideceği tuttu
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşısı
Nalıncıbaşısı
Sabuncubaşısı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştemal takıp girdiler hamama
Geçtiler kurnaların başına
Üçer beşer
Sadrazam derseniz
Kuruldu göbek taşına
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört bir yanını
Kimi elini kaptı kimi bacağını
Bir keseleme, sürtme faslıdır başladı
Tamam on iki saat
On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri nah parmağım gibi
Aman efendim bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında
Eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı
Nittünüz Devletliyi
Dediler tellaklara
Tellaklar cevap verdi:
Biz yıkadık keseledik
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik
Suç bizde değil
Neyleyelim
Kir bitti
Sadrazam elden gitti
KKTC’nin sonu! Fırtınada rota kaybolmuştu... Gemi batacak... Kaptan bağırdı, pusulayı getirin..." Tayfalar, "Pusula yok. Ne getirelim?" dediler. Kaptan; "Kelime-i şehadet..."