DEVLETİN EĞİTİM KARNESİ: SIFIR
Devletin Planlama Örgütü (DPÖ) karne yazdı.
Ülkenin sektörlerini, devlet kurumlarını gözetledi, inceledi, raporlaştırdı.
‘Eğitim’le ilgili mesela devlet, kendi kendisine ‘sıfır’ notu verdi!
Yenidüzen’de dün manşetten verilen Ayşe Güler imzalı haberden ben özetle bunu anladım.
Aslında DPÖ hiç de yeni bir şey söylemedi.
Aksine, yıllardır dile getirilenleri tekrarladı.
Eğitim konusunda velilerin, öğrencilerin, sendikaların, basının dile getirdiği şikayetleri alt alta yazdı.
Altına da imzasını attı.
* * *
Neler buldu diyor DPÖ ‘eğitim’ hakkında?
- Altyapı yetersizdir
- Kalitesi düşüktür
- Öğretmen açığı vardır
- Sınıflar kalabalıktır
- Sistem ezbercidir
- Öğrenciler yeterince düşünüp sorgulamıyor
- Ortaokullarda okuma-yazmada zorlanan çok sayıda öğrenci var
- Özel ders-not ilişkisi zarar veriyor
- Stratejik plan yok
- Başarı sadece sınavla değerlendiriliyor
- YÖDAK’ın yapısı çağdaş değil
Falan filan…
* * *
Kuşkusuz DPÖ ‘sıfır’ not verdiğini söylemiyor eğitimle ilgili ama yazılanlardan çıkan sonuç böyle…
Uzun yıllardır dile getirilen benzer ifadelerin bir devlet kurumu, üstelik planlamadan sorumlu bir kurum tarafından kaleme alınması son derece önemli bir ‘durum tespiti’dir.
Ayrıca bir ‘itiraf’tır.
Devlet ‘eğitimde başarısız olduğunu’ alenen beyan ediyor. ‘Ben bu işi beceremedim’ diyor.
Devlet, eğitim konusunda kendi kendisiyle yüzleşiyor bir bakıma…
İyi bir şey!..
Kibirli, kendini beğenmiş bir devlet yerine, özeleştiri yapabilen bir devletimiz olsun, daha iyi!
* * *
Özeleştiri yapılması iyi elbette, ama asıl soru şu: Devlet, sınıfta kaldığı eğitim konusunda bundan sonra ne yapacak?
Mevcudun korunması durumunda bundan önceki nesiller gibi sonrakiler de heba edilecek.
DPÖ’nün deyimiyle ‘yeterince sorgulamayan, düşünmeyen, ezberci’ insanlar yetişmeye devam edecek.
Daha fenası, gencecik insanlar sınav-kolej-üniversite üçgeninde perişanları oynamayı, işsizlikle pençeleşmeyi sürdürecek.
Ara eleman yetişmeyecek, yetişenler iş bulamayacak, iş bulanlar maddi ve mesleki bakımdan tatmin olamayacak…
Niçin böyle ama?
Zira eğitimi bu toplumun ihtiyaçlarına göre ve de en önemlisi üretim amaçlı planlamaktan çokta vazgeçtik!
Kendi ülkemizi, tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi öğretmeyi terk eyledik.
‘İhtiyaçtır’ bahanesiyle bilim değil yobazlık üreten okullara ve tarikatlara geçit verdik.
İnsanoğlu ‘ay’a giderken nasıl ki biz ‘yaya’ idik, şimdi de ‘Mars’a dayanırken eller, bize de ‘mars olmak’ düştü haliyle…
Eğitim ‘şaka’ bir mevzu değil çünkü!..