1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Dezenformasyonla Mücadelede Bilinçli Kullanım: Yurttaş Gazeteciliği, Barış Gazeteciliği ve Teyitçilik
Dezenformasyonla Mücadelede Bilinçli Kullanım: Yurttaş Gazeteciliği, Barış Gazeteciliği ve Teyitçilik

Dezenformasyonla Mücadelede Bilinçli Kullanım: Yurttaş Gazeteciliği, Barış Gazeteciliği ve Teyitçilik

Özellikle çatışmış, bölünmüş bir coğrafyada yaşayan bireyler olarak, toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek yanlış, manipüle edilmiş veya kışkırtıcı bir dil ile yazılmış bilgilerin yayılmasını engelleyebilir, toplumsal barışa katkıda bulunabiliriz

A+A-

Huri Yontucu
yontucuhuri@gmail.com

Matbaanın icadından dijital medyaya uzanan süreçte, bilgiye erişim her aşamada daha da kolaylaştı. Dijitalleşmeyle ivme kazanan ve yapay zekâ ile güçlenen kullanıcı odaklı medya, içerik üretiminden haber yazımına kadar pek çok alanda önemli dönüşümler sağladı. Ancak bu ilerlemeler yalnızca olumlu sonuçlar doğurmadı; aynı zamanda dezenformasyonun yayılmasını hızlandırarak onun inandırıcılığını da artırdı.

Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte bilgi, kolayca manipüle edilebilir hale geldi; doğru komutlar ve yönlendirmelerle gerçeğe son derece yakın, ancak tamamen sahte içerikler üretmek mümkün oldu. Dahası, bu içerikler dijital platformlarda hızla yayılıp geniş kitlelere ulaşarak zamanla gerçeğin yerine bile geçebiliyor. Üstelik bu yanlış bilgilerin amacı sadece bireyleri yanıltmak değil; toplumsal kutuplaşmayı artırmak ve demokratik süreçleri olumsuz etkilemek gibi ciddi sonuçlara da yol açabiliyor.

Peki, bu tür tehditler karşısında medyayı nasıl bilinçli ve güvenli bir şekilde kullanabiliriz? İşte tam da bu noktada, bilgi doğrulama, medya okuryazarlığı, etik anlayışla yürütülen yurttaş gazeteciliği ve barış gazeteciliği gibi kavramlar kritik bir rol oynuyor.

Bilinçli olarak üretilen ve yayılan yanıltıcı ya da yanlış bilgi anlamına gelen dezenformasyon, bilginin mekanikleştiği dönemlerden günümüz dijital çağına kadar medyanın en büyük sorunlarından biri olmuştur. Özellikle Web 2.0 teknolojisinin kullanıcılarına etkin katılım imkânı sağlamasıyla birlikte, dezenformasyonun yayılım hızı da kayda değer ölçüde arttı.

Örneğin, Facebook, X, Instagram ve TikTok gibi her yaştan bireyin aktif olarak kullandığı sosyal medya platformlarında her gün sayısız yanlış bilgiyle karşılaşıyoruz. Üstelik bazen bilinçli, bazen ise farkında olmadan bu bilgilerin yayılmasına katkıda bulunabiliyor, hatta kimi zaman doğrudan bu tür içeriklerin üreticisi olabiliyoruz.

Son yıllarda hızla gelişen ve her geçen gün daha da ileriye taşınan yapay zekâ teknolojileri, hiç yaşanmamış olaylara ait videolar oluşturabiliyor, gerçekte var olmayan görseller üretebiliyor ya da bir kişinin yüzünü başka bir bedene yerleştirerek son derece gerçekçi ancak tamamen kurmaca içerikler yaratabiliyor. Örneğin, deepfake (derin öğrenme teknolojisiyle üretilen sahte içerikler) teknolojisi sayesinde manipülatif videolar, sahte haberler ve yanıltıcı görseller üretmek her zamankinden daha kolay. Bu durum, gerçeği ayırt etmeyi zorlaştırırken sahte içeriklerin inandırıcılığını da artırıyor.

Dezenformasyon ve deepfake içeriklerinin yanı sıra, daha önce farklı bir yerde çekilmiş bir video veya görsel, tamamen başka bir olayla ilişkilendirilerek sunulabiliyor. Bilgiler bağlamından koparılarak çarpıtılabiliyor, kişiler ya da kurumlar sahte hesaplar oluşturarak taklit edilebiliyor. Ayrıca, içerikler üzerinde seçme, ekleme veya çıkarma yapılarak manipülasyon gerçekleştirilebiliyor ya da tamamen uydurma bilgiler üretilerek kamuoyu yanıltılabiliyor.

 

Peki Yanlış Bilgi ve Sahte İçeriklerden Nasıl Korunabiliriz?

Öncelikle, şüphe kasımızı geliştirmemiz gerekir. Bunun ilk adımı ise merak etmektir. Sosyal medya platformlarında bir içerikle karşılaştığımızda, “Bu bilgi gerçekten doğru mu?” sorusunu sormak önemli bir başlangıçtır.

Bir sonraki aşama ise araştırma yapmaktır. Farklı kaynaklara başvurarak bilginin doğruluğunu teyit etmeli, özellikle tarihler ve bağlam gibi unsurlara dikkat etmeliyiz. Unutmamak gerekir ki, yanlış bilgi –ister görsel ister video olsun– genellikle daha akılda kalıcıdır ve bireylere ya da topluma ciddi zararlar verebilir. Bu yüzden internette karşılaştığımız her içeriğe sorgusuz sualsiz inanmamalıyız. Önce şüphelenmeli, doğruluğunu sorgulamalı ve paylaşmadan önce emin olmalıyız.

 

Toplumsal Sorumluluk Bilinciyle Yurttaş Gazeteciliği

Yurttaş gazeteciliği, bireylerin kendi gözlem ve deneyimlerini paylaşmasına, toplumsal olaylara dair görüşlerini dile getirmesine olanak tanıyan önemli bir medya alanıdır. Tıpkı profesyonel gazeteciler gibi, yurttaş gazetecileri de haberin toplanması, analiz edilmesi, raporlanması ve yayılmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle, merkezine bireyi alan bu gazetecilik türünde de toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmek, kaynağın güvenilirliğini sorgulamak ve bilginin doğruluğunu sağlamak en temel sorumluluklardan biridir.

Bilginin demokratikleşmesine ve toplumdaki farklı seslerin duyulmasına katkı sağlayan yurttaş gazeteciliğinin, dezenformasyonla mücadelede medya etik ilkelerini benimsemesi ve bu ilkelere özen göstermesi büyük önem taşır. Özellikle Kıbrıs gibi çatışmalı, bölünmüş ve herkesin birbirini tanıyabileceği kadar küçük toplumlarda, sosyal medya kullanıcıları paylaşımlarında daha dikkatli olmalı ve bilgiyi bilinçli bir şekilde yaymalıdır. Çünkü bu tür toplumlarda, yanlış ya da manipülatif bilgiler hızla yayılıp bireyleri etkileyebilir.

 

Peki, Birer Sosyal Medya Kullanıcısı ya da Yurttaş Gazetecisi Olarak Medya Etik İlkelerine Dair Nelere Dikkat Etmeliyiz?

  • Gerçeğe sadık kalarak toplumda korku, kaos veya güvensizlik yaratacak bilgiler yaymamalı.
  • Edinilen bilgileri tarafsız ve dengeli bir şekilde farklı görüşlere yer vererek aktarmalı.
  • Toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek bilginin şeffaflığını gözetmeli.
  • Özel hayata saygı çerçevesinde, bireylerin kimlik bilgileri, görüntüleri veya videoları paylaşmamalı.
  •  Nefret söylemi, kışkırtıcı ifadeler, şiddet ve ayrımcılık içeren içerikler üretmemeli ve yaymamalı.
  • Dijital araçları kullanırken toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, kimseye zarar vermeden bilgi üretmeli ve paylaşmalı.
  • Toplumun farklı kesimlerini göz ardı etmeden, daha kapsayıcı ve saygılı bir dil kullanmalı.

Yurttaş gazeteciliği, toplumsal sorumluluk bilinciyle ve etik kurallar çerçevesinde yürütüldüğünde, toplumun haber alma hakkına demokratik bir katkı sağlarken, yanlış bilginin yayılmasının engellenmesine de katkıda bulunur. Bu sebeple, bireyler bilgiyi paylaşmadan önce doğrulamalı, kullandığı dile dikkat etmeli, tarafsız ve şeffaf bir şekilde hareket etmesi büyük önem taşır.

 

Peki Dezenformasyonla Mücadelede Yurttaş Gazetecisi olarak Barış Gazeteciliği Kriterlerini Nasıl Uygulayabiliriz?

Günümüz dijital çağında barış gazeteciliği yalnızca profesyonel gazeteciler için değil, özellikle çatışmış ve bölünmüş toplumlarda, sosyal medya kullanıcılarının da medyayı bilinçli ve sorumlu bir şekilde üretmek ve tüketmesi açısından da büyük önem taşır. Öncelikle şunun belirtilmesi gerekir ki, barış aktivisti olmak, barışı savunmak ya da sadece barış girişimlerinde bulunmak bireyi doğrudan bir barış gazetecisi yapmaz.

Barış gazeteciliği yalnızca çözümden ve barıştan yana olmak değil, aynı zamanda paylaşılan bilgilerin sorunları derinleştirecek, toplumsal kutuplaşmayı artıracak ve çözümü yokuşa sürecek bir dil ve yaklaşımda olmamayı gerektirir.

Barış gazeteciliği bilincini benimseyen bir yurttaş gazetecisinin, içerik üretirken veya mevcut içerikleri değerlendirirken aşağıdaki temel ilkelere dikkat etmesi önemlidir:

  • Tüm taraflar için çözüm önerileri ve iş birliği imkanlarının sunulması, tarihsel sürecin ve farklı bakış açılarının ele alınması.
  • Bilgilerin doğru ve şeffaf bir dille aktarılması.
  •  Gerçeklerin bütüncül bir şekilde ele alınması.
  •  İçeriklerin eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirilerek, hatalar ve önyargıların ortaya çıkarılması.
  • Farklı perspektiflere yer verilmesi.
  • Güvenilir ve bağımsız kaynaklara dayanılması.
  • Tüm taraflara karşı dengeli ve adil bir yaklaşım benimsenmesi.
  • Taraf tutmadan, zarar veren taraf veya olayların objektif bir şekilde vurgulanması.
  • Sorunların veya çatışmaların çözümü için yaratıcı öneriler ve uzlaşma fırsatlarının sunulması.

Sonuç olarak, dijitalleşme ve yapay zekâ teknolojileri, dezenformasyonun yayılma hızını artırırken medyanın bireyler üzerindeki etkisini de güçlendirdi. Özellikle çatışmış ve bölünmüş bir coğrafyada yaşayan bireyler olarak, toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek yanlış, manipüle edilmiş veya kışkırtıcı bir dil ile yazılmış bilgilerin yayılmasını engelleyebilir ve toplumsal barışa katkıda bulunabiliriz.

Tam da bu noktada, eleştirel bir bakış açısıyla bilginin doğruluğunu sorgulayan bir medya kullanıcısı olmak, medya etik ilkelerine uygun hareket eden bir yurttaş gazeteciliği anlayışını benimsemek ve barış gazeteciliği prensiplerine sadık kalmak büyük önem taşır.

Kısaca, şeffaf, dengeli ve bilinçli medya kullanıcıları olarak, bilgi kirliliğiyle etik çerçevede mücadele edebilir, toplumsal diyalog ve uzlaşıyı destekleyebiliriz. Unutmayalım ki, her bireyin bilinçli bir medya tüketicisi ve sorumlu bir içerik üreticisi olması, yani kısacası bir medya okuryazarı olması, hepimizin toplumsal sorumluluğudur.

 

Kaynaklar

Çelebi, G. Ö. (2024). Arap Baharıyla Sembolleşen Tahrir Protestolarında İnternetin Rolü: Meydan Sembolü Üzerinden Bir Analiz. The Journal of Social Science8(15), 46-59.

Galtung, J. (2000a). High Road, Low Road: Charting the Course for Peace Journalism Imagine. Management, 7(4), 1–173.

Lynch, J., & McGoldrick A. 2005. Peace journalism. Stroud: Hawthorn Press.

Potter, W. J. (2010). Media literacy. Sage Publications.

Roberts, J. (2019). Citizen journalism. The International Encyclopedia of Media Literacy, 1(2), 1–10.

Teyit.org. (2024). Yanlış Bilgi Dedektifi: Şüphe Kası ve Doğrulama Teknikleri. https://www.teyit.org/yanlis-bilgi-dedektifi

ur Rahman, H. (2023). Media ethics in the era of clickbait journalism: Ethical dilemmas and solutions in online media. Journal of Social Sciences Review, 3(4), 11–20.

Wilkins, L., & Christians, C. G. (Eds.). (2020). The Routledge handbook of mass media ethics. New York: Routledge.

Bu haber toplam 752 defa okunmuştur
Gaile 515. Sayısı

Gaile 515. Sayısı