“Dibi gördük diyemiyorum ama dibe yanaştık…”
“Türkiye’den, Avrupa Birliği’nden de destek bir yere kadar gelir. Kendimizi kurtarmak için, kendimiz adım atmalıyız. Başkası bizim için ağlamaz”
GÜNDEMDEKİ SORU’N...
Meltem SONAY
PAHALILIĞIN NEDENİ NE, ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR Mİ?
TUTDER Başkanı- İş İnsanı Engin YEŞİLADA:
“Bugün aldığımız, yarın alacağımızdan daha ucuz…”
Gündemdeki soruya ilgili kesimler ne diyor, ‘sorun’a nasıl bir çözüm öneriyor?..
Her geçen gün artan pahalılık bu günlerin temel sorunu… Pahalılığın esas nedeni nedir, önüne geçilebilir mi? Piyasayı ucuzlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir, alınan önlemler yeterli mi?
Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçileri (TUTDER) Başkanı, İş insanı Engin Yeşilada, pandemi, döviz krizi, son olarak da Rusya- Ukrayna Savaşı’nın yarattığı ekonomik sıkıntılara işaret etti, pahalılığın da bunun sonucu olduğunu belirtti.
Tedarikçiler olarak bugün aldıkları malı, ertesi gün çok daha fazla fiyata alma durumda kaldıklarına işaret eden Yeşilada, güçlü, dirayetli, kendi politikalarını üreten bir devlet olmamamız nedeniyle, alınabilecek önlemlerin de ‘çok kısa süreli ve sınırlı’ kaldığına vurgu yaptı.
“Türkiye’den, Avrupa Birliği’nden de destek bir yere kadar gelir. Kendimizi kurtarmak için, kendimiz adım atmalıyız. Başkası bizim için ağlamaz” diyen Yeşilada, tüm kesimlerin bir araya gelip ortak menfaatlerde buluşarak adım atmasından başka çare olmadığına da işaret etti.
TUTDER Başkanı, İş insanı Engin Yeşilada:
“Dibi gördük diyemiyorum ama dibe yanaştık…”
“Pahalılığın bir tek nedeni yok, birçok nedeni var. Pandemi, döviz krizi, son olarak da patlak veren Rusya- Ukrayna savaşı ile tavam yapan bir ekonomik sıkıntılar silsilesi ile karşı karşıyayız.
Bu ekonomik sıkıntılar fiyatları da, arzı da, ulaşımı da negatif etkiliyor. Hepsinin birikiminde de korkunç bir fiyat depremi, pahalılık ortaya çıktı.
Tüketicide ‘bugün alacağımız, yarın alacağımızdan daha ucuz’ endişesi ortaya çıkıyor ki tedarikçiler olarak bu endişe bizde de var.
İthalat yaptığımız firmalardan, yarın aynı fiyata alır mıyım garantisi verilmiyor. Birkaç gün arayla aldığımız ürünlerde ciddi fiyat artışları ile karşılaşıyoruz. Ülkede ‘stokçuluk’ dillendiriliyor ama tüccarımızın çoğunluğu bu zihniyette değildir, böyle bir zihniyet görmüyorum.
Çok dinamik fiyat değişim hızından sıkıntılar yaşanıyor ama bundan fayda sağlama adına bir art niyet görmedim”.
“Devletimiz güçlü, dirayetli, kendi politikalarını üreten bir devlet olsaydı, çok başka şeyler konuşabilirdik”
“Devletimiz güçlü ve dirayetli, kendi politikalarını üretebilecek düzeyde bir devlet olsa bugün konuştuklarımız çok farklı olurdu, bu durum karşında yapabileceklerimiz de detaylandırılabilirdi. Ülke gerçeklerini bilerek hareket edilmesi gerekiyor. Ülkemiz şartlarında yapılabilecekler, kısa dönem için ve ne yazık ki çok sınırlı.
Bizler, TUTDER olarak kısa bir süre önce Maliye Bakanlığı ve Başbakan’a fiyatlar üzerinde maliyet unsuru olan, maliyetleri artıran ve devletin etkileyebileceği şeylerin kaldırılması, minimize edilmesi önerisinde bulunmuştuk.
Yetkililere, baskı yaratan gümrük ve fonların kısa bir süre için kaldırılması çağrısı yapmıştık. Biz de bunun sonucunu hemen raflara yansıtma, marketlerle de istişare ederek bir indirim sağlayalım teklifinde bulunmuştuk. Maalesef bu çağrımıza bir geri dönüş alamadık ama teklifimiz de halen geçerli.
Hükümet, günü kurtarmak derdinde… ‘Günü kurtarmak’, ‘kısa dönemli tedbir’ almaktan bahsediyoruz ama ülkemizde de bu kısa dönem artık gün, saat oldu… Elektriğin durumu, her gün yaşanan kesintiler ortada, akaryakıtta yaşanan sıkıntılar ortada…”
“Dibi gördük diyemiyorum ama dibe yanaştık…”
“Kısıtlı dönem bizim için daha da kısaldı, yılların getirdiği yanlış politikaların, en sonuna gelindi. Dibi gördük diyemiyorum, görmedik ama dibe yanaştık.
Bu da olmaz dediğimi her şey oldu.
Bizim gibi küçük ölçekli ülkelerde tedarikle ilgili ciddi sıkıntılar olacağını düşünmüyorum ama pahalılıkla ilgili ciddi sıkıntılar olabilir.
Tedarik zincirindeki sıkıntılar nedeniyle raflara koyacak mal bulsak da pahalı buluruz, navlun ücretleri de çok artar.
Zaten çok fazla artan nakliye ücretleri de fiyatlara yansıyor. Navlun ücretlerinin artması bizim gibi ada ülkelerinde yarı felaket anlamına gelir.
Bu kadar zamandır aynı şeyleri yaparak farklı şeyler elde edemeyeceğimizi görmüş olmalıydık fakat biz yine aynı şeyler yaparak farklı şeyler elde etmeyi bekleyerek insanları kandırmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki toplumun bir kısmı da kanmaya hazır.
Toplum olarak kimseye tamah etmeden, kendi kendimize karar verip kendi geleceğimizi belirlemek için aksiyon almak, toplumsal konsensüs ile adım atmaktan başka yapabileceğimiz başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Türkiye’den Avrupa Birliği’nden de destek bir yere kadar gelir. Kendimizi kurtarmak için kendimiz adım atmalıyız. Başkası bizim için ağlamaz. Üreticisinden, sanayicisine, tütcarından esnafına bütün kesimler, bir araya gelerek ortak menfaatlerde buluşarak hareket etmemiz, hep birlikte acı ilacı içip çocuklarımıza daha iyi bir ada bırakmak için adım atmamız şart.”