1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. DIKO’dan Anastasiadis’e “DAKKA 1, GOL 1” ve LTB’ye CTP’li Başkan Gerekliliği!
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

DIKO’dan Anastasiadis’e “DAKKA 1, GOL 1” ve LTB’ye CTP’li Başkan Gerekliliği!

A+A-


Anastasiadis’in seçilmesinin anahtar partisi olan DIKO, Anastasiadis yönetiminde de anahtar durumda…
Anastasiadis’in, Kıbrıs sorunu konusunda ‘görüşmelere başlamak için iyi bir zemin yaratmak, iyi bir ön hazırlık yapmak gerek’ düşüncesinin patenti DIKO’ya aittir. Talat seçildiği zaman, Papadopulos böyle söyleyerek ve ön koşullar da koyarak görüşme sürecini başlatmadığı bir yana, bir sürü de engeller çıkarmıştı.
Anastasiadis için iç ekonomik sorun, çözümüne odaklanması gereken en acil konudur; Kıbrıs sorunu ondan sonra geliyor. Bu kabul edilebilir, hak da verilir bir durumdur. Ancak, “durun bu ekonomik sorunların çözümünü bir yola çıkarayım da görüşmelere daha iyi odaklanayım” değil de, “önce ekonomik sorunlar ama Kıbrıs sorununu da görüşmek için zemin ve ön çalışma yapalım” derse, işin rengi başka.
İşte bu, DIKO’nun Anastasiadis yönetimindeki egemenliğinin ağırlığını, hem de işin daha başlangıcında gösterir. Yani Anastasiadis başkan ama iplerin kontrolu gene DIKO’da… Papadopulos da öyle başladı, Hristofiyas da böyle süründürüldü… DIKO Başkan yardımcısı Nikos Papadopulos, Hristofiyas’ı sürekli olarak “iyi bir ön çalışma ve zemin yaratma yapılmadan görüşmelere başlamakla suçlamıştı. Bütün görüşme sürecinde de Hristofias, DIKO ile ortaklığın eziyetini çekti, sonunda da kendi inandırıcılığını ve politik kariyerini tüketti.
Anastasiadis’in Dış İşleri Bakanı Kasulidis de ön koşul koymaya başladı… Önce Maraş’ı istiyor… Ne kadar da Papadopulos ağzı?!. Bir de, DIKO’dan gelme Savunma Bakanı, Barış İçin Ortaklık’a üye olmak isteklerinin aslında Türkiye karşısında güçlü ittifaklar oluşturmak olduğunu anlatıyor…
Zemin, ön çalışma falan dedikleri, görüşme masasına otururken, Türkiye’yi ve Türkiye üzerinden Kıbrıslı Türkleri esir alacak ortamı yaratmaktır. DIKO’nuın tezi  ve felsefesi hep bu oldu. Ve onun için seçilen Kıbrıslı Rum liderlerin hepsi de “aynı et – farklı sos” oldu.
Dolayısıyla, görüşmeler elbette bir vakit başlayacak… Ama DIKO geçit verdiği zaman ve onun belirlediği koşullarda… Ve bu da en çok Eroğlu’nun işine yarayacak. Zaten pek de istekli değildir; DIKO patentli ve vizeli bir görüşme süreci de Kıbrıslı Türkler için pek de uygun olmayacak… Uzlaşma niyeti olmayan Eroğlu, uzlaşmaz taraf olarak da Rum lideri gösterebilecek. Taraflar birbirini suçlayarak, üçüncü taraflar da “bunlardan bir şey olacağı yok” diyerek, 2015’de seçilecek Kıbrıs Türk liderine kadar oyalama ve beklemede kalacak herkes… Ve Eroğlu – Anastasiadis arasındaki DIKO patentli kördüğüme Büyük İskender kılıcını bu seçim vuracak.     
Bu seçimi gene çözümsüzlük politikaları kazanırsa, Anastasiadis DIKO’ya esir kalmaktan pek de sıkılmayacak. Üçüncü taraflar da kendi hazırladıkları bir çözüm modelini liderlere ve Kıbrıslılara empoze etmek için şans yakalamış olacak.
Seçimi, ‘BM ölçütlerinde çözüm’ü vizyon bilen ve misyon edinen bir lider kazanırsa, o zaman görüşme sürecinin ateşlenmesi için barış ateşlerine ve eylemlerine ve mitinglerine yeniden ihtiyaç olacak. Deneyim de göstermiştir ki, bunun başarılabilmesi için LTB’nin başındaki yöneticinin de aynı vizyon ve misyona sahip olması gerekiyor. Dolayısıyla, LTB’nin başında bir CTP’li olması gerekliliği vardır.
Şakası yok… 7 Nisan’daki LTB seçimi, sadece Lefkoşa’yı ayağa kaldırmayacak, şimdiki konjonktürde ilerleme kaydetmeyeceği anlaşılan Kıbrıs sorunu görüşme sürecini de ayağa kaldıracaktır. Bu seçim sadece Lefkoşalılara yaşadıkları beldede huzuru getirmeyecek, tüm Kıbrıslılara adada barışı ve huzuru getirecek…
Anastasiadis’e DIKO’nun attığı “Dakka 1, gol 1”, önce LTB’deki seçimde CTP’li aday Kadri Fellahoğlu’nun seçilmesi ile beraberliğe, ardından da gene bir CTP’linin yeni Kıbrıslı Türk  lider olarak seçilmesiyle galibiyete ulaşacak.
CTP, hem bugünkü LTB sorununu hem de Kıbrıs sorununu çözecek strateji ve eylem planı ile bu seçime giriyor… Barış güçleri bu seçimi kaçırılmayacak bir fırsat olarak değerlendirmeli, Kadri Fellahoğlu’na sahip çıkarak, sinerji yaratarak sadece Lefkoşa’ya değil, yurduna ve geleceğine de sahip çıkma bilinci ve sorumluluğu taşıdığını dünyaya mesaj olarak vermelidir.
Bu seçim işte böyle bir seçim…

Bu yazı toplam 2370 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar