DİN, KUMAR, CÜBBELİ VE VAKIFLAR
Cübbeli Ahmet Hoca; tefeci, din tüccarı, gerici şarlatan... Kıbrıs’ın kuzeyine de el attı. Adamları camilerde vaaz verip abuk sabuk fikirler saçıyor. Bu sefer işleri büyütmüş camilerdeki müritlerini artırmayı hedefliyor. Gönderdiği 35 hoca belirlenen camilerde vaaz vermiş. Tarikat propagandası yaptığı gerekçesiyle Havadis’in manşetindeydi. Organizasyon, Din İşleri Dairesi’nin izni ile İlim Kültür Eğitim Merkezi (İLKEM) tarafından düzenlenmiş. Haberde İLKEM’in faaliyetlerini Hz. Ömer Türbesi’nde gerçekleştirdiği ve bu türbeye Serdar Ömer Türbesi dedikleri bilgisi de yer alıyor. Eski Eserler Dairesi’ne bağlı olan bu türbede böyle bir izni kim nasıl verir? Cumhurbaşkanı’nın, Vakıflar İdaresi’ne sormuş olması ve ‘böyle bir şeyin aslı astarı yoktur’ yanıtı alması yeterli midir?
Hatırlarsınız; Cübbeli ve ‘tarikatı’ için birkaç yıl önce Kıbrıs İlahiyat Mezunları Derneği bir açıklama yapmış, “vatandaşın cebindeki parasına göz diken ve bu parayla kendilerine makam mevki edinen bu şarlatanlara dikkat edilmelidir. Kıbrıs Türk toplumunu bu din sömürgecisi şebekelere karşı uyarır, dikkatli olmaya çağırırız” demişti.
Türkiye’de büyük olay olan Karagümrük çetesi operasyonu kapsamında yabancı uyruklu kadınlarla tehditle fuhuş yaptığı ve fuhuşa aracılık ettiği iddialarıyla tutuklanan Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Kıbrıs’ta kumar oynadığı sıradaki görüntülerini internete sızdırmakla tehdit eden bir kişiyle de mahkemelik olmuştu.
Türkiye medyasından tanıdığımız, güya ‘komik’ halleriyle de sosyal medyada ‘fenomen’ olan Cübbeli, Türkiye Türklerinin dine bakışını (burada ‘Adnan Oktar ve Kedicikleri’ni de anmadan geçemem) bize gösteriyor. Bu nedenle İslam dünyasının liderliğini Suudi Arabistan’dan alabileceği hayali kurduğu söylenen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün sarf ettiği ancak dün, ‘ne haddimize’ dediği İslam’da reform/güncelleme tartışmalarını buradan sürdürse hayırlı bir iş yapmış olur.
Kıbrıslıtürkleri daha Türk ve daha Müslüman yapma girişimleri kapsamında okunması gereken bu tarikat faaliyetleri, daha fazla ilahiyat, daha fazla dini merkez, dernek çalışmaları ile uzun vadede başımıza işler açma potansiyeli taşıyor. Ancak bizim devletimiz bu konulardaki ciddiyetini, ‘Atatürk ilkelerine bağlıyız’ demekle yetinerek ortaya koyuyor.
Kıbrıslıtürklerin makbul dizaynı için çalışan tüm odaklar, bağımlılıkların azalmaması adına ileriye dönük planlarını tabii ki sürdürüyor. Osmanlı en azından Mevlevileri gönderip ara bulmaya çalışıyordu, bugünün Türkiye’si ise böyle soytarıları yolluyor. “Hibeler geri dönüyor” haberlerine bakmayın. O hibeleri alabilmek için önce ‘kuralla’ riayet etmek gerekiyor. Devlet içinde devlet yani. TC Başbakanı Binali Yıldırım’ın Kıbrıs’ın kuzeyinden kendilerine yönelik eleştiriler için gerekenin yapılmasını beklediğini söylemesi de aynı duygunun ürünü. Evet, Türkiye’de özgürlükler askıya alınalı çok oluyor... Orada ne varsa burada da olacak diyen ta kendileri. Biz Kıbrıs Türkiye olsun istemiyoruz. Türkiyelilerin partisi olduğunu iddia eden buradaki parti başkanının önceki gün, “bizlere ayar verme devri bitti. Bunu anlayın artık” demesi de bunlardan ayrı okunamaz.
Yukarıda yazdıklarımın özeti din, kumar, fuhuş, tarikat... Yan yana gelen kelimelere bakın.
Şimdi ise sıra Dome Otel’de. Orayı kumarhane ağırlıklı lüks bir otel haline dönüştürmeyi hedefleyenler iş başında. Dört bir taraftan bastırıyorlar. Ta başından beri casinosu için istenen Dome Otel’in 15 Mayıs’ta sonlanacak kira sözleşmesini Vakfılar İdaresi uzatmıyor. Son söz ise siyasi erkte. Dindar AKP, dindar Türkiye, dindar Vakıflar neyin peşinde? ‘Biz sizi dinen kurtarmaya geldik’ diyenlerin asıl derdinin ne olduğunu biz Kıbrıstürkler çok iyi anladık. Ama onlar bizi anlamamakta hala ısrarlılar.