Dinçyürek: “Hükümet iyi ama biraz yavaş…”
“Mutlaka başarmalıyız dediğim noktaların başında öncelikle bir duruş ve davranış açısından siyasetin düzgün bir zeminde yapıldığı ve güvenilmeyecek değil, toplumun geleceğini belirleyeceğine olan inancın tam olduğu bir Meclis yaratılması geliyor.”
DP-UG Mağusa Milletvekili Dr. Hakan Dinçyürek:
“Hükümet iyi ama biraz yavaş…”
Meltem SONAY
Cumhuriyet Meclisi’nin yeni yüzlerinden, DP-UG Mağusa Milletvekili Dr. Hakan Dinçyürek, hükümet çalışmaları ile ilgili görüşlerini, sıkıntıları ve hedeflerini YENİDÜZEN’e değerlendirdi.
Her şeyden önce siyasete, siyasetçiye kaybedilen güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğine işaret eden Dr. Dinçyürek, hedeflerin başında da duruş açısından siyasetin düzgün bir zeminde yapıldığı ve güvenilmeyecek değil, toplumun geleceğini belirleyeceğine olan inancın tam olduğu bir Meclis yaratılması geldiğine vurgu yaptı.
• YENİDÜZEN: Hükümet çalışmaları nasıl gidiyor? CTP/BG – DP/UG ne kadar uyumlu?
• DİNÇYÜREK: Hükümet çalışmaları biraz yavaş ama iyi gidiyor. Hükümet’in oluşması, programın hazırlanması ve bürokrasinin atanması bir süreç işi…
Aynı zamanda bakanlıkları devraldığınız gün, o bakanlıklarda da bir durum muhakemesi yapmak durumundasınız. ‘Mevcut projeler nedir, hangi safhadadırlar, sorunlar nedir, sorunlara çözüm önerileri nedir’, öncelikle bunları algılamanız lazım, sonra Hükümet programında olan ve ivedilik arz eden çalışmaları, yürürlükte olanlarla birlikte faaliyete geçirmeniz lazım.
Bu bir arabanın tekerleğinin hareket edip de dönmesi ve yola çıkılmasıyla ilgilidir. Yola çıkıldıktan sonra daha süratli gideceğine inanıyorum çünkü şu safhada birçok komiteye de ciddi yasalar gelmeye başladı. Bir de bunun ön hazırlıkları olanlar var, birlikte çalışıyoruz. Kısa zamanda onlar da Meclis’e geleceği için bu yavaş başlayan sürecin çok kısa süre sonra hızlanacağını görüyorum.
• YENİDÜZEN: En önemli sıkıntı olarak ne görüyorsunuz?
• DİNÇYÜREK: Bu dönemde iki temel sorun olduğunu düşünüyorum. Eskiden bir dönem için çözüm, AB, anlaşmalar halkın gündemindeki en önemli sorundu, oysa şimdi iki temel sorun farklı.
Toplum, adalet duygusu, hakkaniyet, fırsat eşitliğinin toplumun her kesiminde hissedilmesini bekliyor. Bizden bekledikleri her konuda, sağlıkta, ticarette, eğitimde, ekonomide dürüstlük, adalet ve fırsat eşitliğinin herkese sunulduğu bir düzenin yaratılmasıdır. Siyasete ve siyasetçilere olan inancın son dönemde tabiri caizse ayaklar altına alındığı, insanların bu kurumlara olan inancının sıfırlandığı bir süreçten geçtik. Yeni Meclis’in, özellikle yarıya yakınının değişmiş olması insanlarda bir umut, bir fırsat olarak yeniden yeşerdi. Kamuoyu, yeni oluşan Meclis’i ve Hükümet’i mercek altına aldı. Konuştuklarımızın ne kadarının hayata geçeceğini ve vaat edilenlerin ne kadarının gerçek yaşamda algılanabilir bir şeklide hissedilip hissedilmeyeceğini takip ediyor. Bu da bir anlamda bizim çok ciddi bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor. Bu konuda bir sıkıntımız yok çünkü söylediklerimiz siyasette seçim için kullanılan doneler değildi. Şahsımın savunduğum fikirler olduğu için bugüne kadarki meslek yaşantımda, toplum içinde yer aldığım ortamlarda bunlar temel önceliklerimdi. Meclis’te de bir milletvekili olarak bu konuda üzerime düşeni yapmak için elimden geleni yapacağım.
Diğer bir sorun ise ekonomi… Vatandaşlarla yaptığım tüm temaslarda, kamuoyundan aldığım çok ciddi bir ekonomik kıskacın altında olduğumuz izlenimidir. Mutlaka piyasayı rahatlatacak, gerek devlette, gerekse de özelde çalışanı, küçük- orta ölçekli işletmelerin sürdürülebilir yapıya kavuşması için ekonominin gelişmesi lazım. Bu da bizim süratle belirli kararları üretip hayata geçirmemizi gerektiriyor. Bu konuda üzerimize ciddi bir görev düşüyor.
• YENİDÜZEN: Muhalefette farklı, hükümette farklı davrandığınız durumlar var mı?
• DİNÇYÜREK: Tabi ki ben yeni bir milletvekiliyim ama ‘Dün dündür, bugün bugündür’ mantığını asla kabul etmem. Dünya dinamik bir denge içerisinde değişime uğrar, günün koşullarında insanlar yeni koşullara adapte olabildiği ölçüde başarılı olurlar. Bu ayrı bir gerçek ama belirli ilkeler veya temel politikalarda iktidardayken başka, muhalefetteyken başka konuşmak kabul edilebilir bir şey değildir.
İktidar milletvekili olarak, soysa sorumluluk projeleri ve devletin bu sahadaki birçok sorunu Meclis kürsüsünden dile getiriyoruz. Bir iktidar milletvekili sorunları veya çözüm önerilerini kürsüden dile getirmeyecek diye bir durum söz konusu olamaz. Bizlerin doğru katkılarının da Hükümet’e yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu zaman zaman da muhalefet tarafından eleştiriliyor, bana ‘eskiye köye yeni adet mi geliyor’ dendi. Evet, bu anlamda eski köye yeni adet geliyor çünkü bizler gördüğümüz doğruları, eksikleri, yanlışlıkları da, iktidar ya da muhalefet milletvekili olduğumuza bakmaksızın dile getireceğiz. İlle her şeyi kol kırılır, yen içinde kalır mantığıyla konuşmak yanlıştır. Bu anlayış sustukça insanları bazı yanlışların ortağı haline getirir. Doğruların yanında, gördüğümüz eksik ve yanlışları da dile getirmeye devam edeceğiz. Parti disiplini tabi ki önemlidir ama parti disiplini adı adlında yanlış, eksik gördüklerimize sessiz kalacağız anlamına gelmez. Doğruları söylemek için buradayız.
• YENİDÜZEN: ‘Mutlaka başarmalıyız’ dediğiniz hedefiniz nedir?
• DİNÇYÜREK: Çok var… Mutlaka başarmalıyız dediğim noktaların başında öncelikle bir duruş ve davranış açısından siyasetin düzgün bir zeminde yapıldığı ve güvenilmeyecek değil, toplumun geleceğini belirleyeceğine olan inancın tam olduğu bir Meclis yaratılması geliyor. Bu iktidarı ile muhalefeti ile hepimizin sorumluluğudur. Bir kere bunu mutlaka başarmalıyız bu dönemde… İnsanların ümidini kesmesi, hele de Meclis’ten, siyasilerden ümidini kesmesi başımıza gelecek en kötü şey. İnsanların yasal zeminde sıkıntılarının bilinerek çözüm üretileceğine dair inancını yitirmemesi lazım. Bu giderek toplum nezdinden erezyona uğradı, neredeyse sıfır nokrasına geldi.
Ekonomik anlamda insanları mutlaka rahatlatmamız, çalışanların sorununu azaltmalı, işletmelerin önünü açmalıyız. Mutlaka ekonomi büyürken, çok kazananın daha çok rahatlayacağı bir sistem değil, en düşük gelirliye daha çok yansıyacak bir refah artığı sağlamalıyız.
Sosyal politikaları geliştirip güçlendirmemiz lazım. İnsan temel hak ve özgürlüklerini daha rahat hissedilebilir bir yapıda yaşanmasını sağlamamız lazım. Toplumun en küçük nüvesi ailedir, ailenin korunması ve çağdaş normlarda geliştirilip doğru iletişim becerilerinin sağlanmasını yerleştirmemiz lazım. Bu tüm Meclis’in görevi olmalı.
Eğitim bu noktada çok önemlidir. Aile ve okul işbirliklerinin mutlaka geliştirilerek artırılması gerektiği kanaatindeyim. Günümüzde en çok şikâyet ettiğimiz trafik, uyuşturucu problemi, çatışan toplum modelinden kurtulmanın temel çözümü belirli bir yaşa geldikten sonra kişilere bunları öğretmeden geçmez. Okul öncesinden başlayarak bu eğitimi ve bilinci kazandırmamız gerektiğine inanıyorum.
Sağlıkta ilgili hasta merkezli, hizmeti alan hasta ile hizmeti sunan devlet ve çalışanların ortak mutlu olacakları bir modelin geliştirilmesi lazım. Artık sağlık sistemini belirli kısa dönemlerle pişirilip pişirilip toplum önüne getirilecek bir konu olmaktan çıkarmamız lazım.
Gençlerin bu toplumda kendilerine bir gelecek görememeleri de çok önemli bir sıkıntı olarak önümüzde duruyor. Gençlere bu ülkede var olabilecekleri ve mutlu, özgür, başarılı bireyler olarak bu topraklarda yaşabileceklerinin güvencesini vermemiz lazım.