Tatil dışında bir nedenle iki gündür İstanbul’dayım…
Son zamanlarda başka Türkiye kentleri gibi patlayan canlı bombalarla güvenlik endişesi oldukça fazla yaşanan kentlerden biri…
Belki de birincisi çünkü kalabalıkların çok fazla olduğu, neredeyse tenha yer bulunmayan İstanbul’da canlı bombaların faaliyet! göstermesi çok daha cazip oluyor.
Elbette ki güvenlik güçleri veya devletin kurumlarının yer aldığı Ankara da bu cahil ve katil grupların çekim merkezinde…
Böyle bir giriş yaptım çünkü İstanbul’da hayat normal gidiyor gibi görünse de belki dışarıdan gelen bir kişi olarak bana biraz tuhaf geliyor… Daha önceki gelişlerim gibi değil.
Bu kez kaldığım yer daha önceki yerlerden farklı bir yer, onun için de kaldığım otelden çıkıp bir yere gideceğimde sırtımda çanta durup gideceğim yönü tanımaya çalışıyorum, bakıyorum, doğru tarafı bulmaya çalışıyorum.
Ama bu etrafa bakma, yabancı! olma durumu içimde hafif de olsa biraz çekince oluştururken eminim ki bölge esnafının da dikkatini çekiyordur.
“Acaba garip mi geliyorum, kuşkulu bir tip mi oluşturuyorum” gibi soru işaretleri kafamda ister istemez dönüp duruyor.
Bulunduğum yer de biraz muhafazakâr insanların kaldığı, alkollü içkinin satılmadığı, bir biranın bile olmadığı bir yer olduğundan bu rahatsızlık daha da katsayılı bir orana geliyor.
Hade söyleyeyim de daha fazla kuşkulu hale gelmesin tatil dışında İstanbul’da olmamın nedenini… Bir yakınımın sağlık durumu nedeniyle buradayım…
Çoğu Kıbrıslı’nın sağlık nedeniyle taşındığı gibi biz de buradayız ne yazık ki… Her ne kadar güvenmek istesek de o güveni bize yaratamayan sağlık sistemimiz nedeniyle paralarımızı hazırlayıp taşınıyoruz buralara…
Oysa ters bir durum var ortada…
İstanbul’a gelirken uçaktaki hostes sorduğu için anladığım Kıbrıs’ta fıtık ameliyatı olup İstanbul’a dönen birine de rastladım.
Garip tabii, belki tatildeyken ani, zorunlu bir ameliyat olmuştur Kıbrıs’ta ve dönüyordur ama doğumlar için Kıbrıs’a gelip gidenleri biliyorken fıtık için de Kıbrıs’a gelinmesi çok garip karşılanmamalı artık!..

***

İstanbul’da bulunurken iki gözümüz, iki kulağımız da Kıbrıs’ta hükümet bozulmasından sonraki gelişmeleri takip etmeye çalışıyor. Son aldığımız haber Akıncı’nın yurtdışı ziyaretinden sonra kurulmaya hazır bir hükümet bulup görev vermeyi düşündüğü şeklindeydi. Umarım ekonomik protokol nedeniyle bozulan hükümeti oluşturacak partiler, bu ekonomik protokolü kendi ihtiyaçları dahilinde hazırlayıp, göğüsleyebilsinler… Ve tabii ki o partilerin dışında sivil toplum örgütleri ve özellikle sendikaların zümresel çıkarları darlığından çıkıp destekleyeceği, sahip çıkacağı bir duruma gelebilsin.

***

Sonuçta ben İstanbul’da son gelişmelerden dolayı huzursuz dolaşmaya çalışırken oralardan, Kıbrıs’tan kendi kendimize sahip çıkacak, sendikaların desteğinde, en azından ekonomik protokolü “imzalayalım da para gelsin” kolaycılığından ve de umursuzluğundan uzak bir hükümet modeli ortaya çıktığı haberlerini duymak isterim. Çoğunluk da böyle ister herhalde.