1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. DİŞE DİŞ !
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

DİŞE DİŞ !

A+A-

İki yanlış bir doğru etmez, meşhur sözdür.
Söz yerinde durur, pratiğe pek yansımaz ülkemde!
Bırakınız ikiyi, çok daha fazla yanlışı üst üste getirenler, bir doğruyu bekler, durur.
Böylece “domino etkisi” ile yanlışların tümü devrilir üzerimize.

***

"Serbest Çalışan Hekimler Birliği" açıklama yaptı, gözden kaçar gibi oldu.
Tam da "dişe diş"!
- Kamuda görevli hekimler yasa tanımıyor, devlet göz yumuyor, artık biz de yasalara uymayacağız, diyorlar.

***

Çok tehlikeli...
“Eğer”le başlayan açıklamalarında...
“Tüm üyelerimizle beraber biz de bundan sonra hiçbir yasal mevzuata uymayacağımızı ve kamudaki meslektaşlarımız gibi kaçak, sağlık bakanlığından onaylı olmayan özel sağlık kuruluşlarında çalışmaya başlayacağımızı ve tüm sorumluluğun da Sağlık Bakanlığında olacağını tüm kamuoyu ile paylaşırız” diyor örgüt!
İnsan sağlığından söz ediyoruz.
‘Can’dan…
Ve bunu diyenler de doktor!

***

Ülkede başıboşluk bu noktaya geldi…
Ayan beyan “kaçak çalışacağız” tehdidi yapıyor bir örgüt.
Peki, bu açıklama ya da tavır, neyi iyileştirecek?
Sistemi mi?
İnsanı mı yoksa!

***

Evet, sağlıkta hem siyaset hem de sivil toplum ve hekim paylaşımlı, odağına ‘hasta’yı yeterince almayan ancak ‘mış’ gibi yapılan rezil düzen artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.
Ama böyle de çözüm olmaz!

***

Serbest çalışan hekimler, illa ki bir ‘protesto’ yapacaksa, bunu ‘kaçak’ çalışarak değil ‘hastalara ellerini uzatarak’ gündeme taşısın, çok daha fazla ses getirecek, sempati toplayacaktır.

Devlet hastanelerinde poliklinikler saat 12, bilemedin 1’de terk ediliyor; Lefkoşa’da da böyle, Girne, Mağusa’da da…
Gitsinler, dönüşümlü olarak bu boş polikliniklerde hastalara ücretsiz hizmet sunsunlar.

Kamu hekimleri klinik ve özel hastanelere taşınırken, onlar da, kamu hastanelerinde, hastaların hizmet süresini genişletsinler.
Yanlışa yanlış eklemek yerine!
Meclis’in çoğunluğunu her dönem dolduran hekimler bir çare üretsin artık, sosyal devletin can çekiştiği bu düzene!
İyileştirilsin hekimlerin şartları...
Hele yeni hekimlerin maaş ve özlük haklarına birileri dokunsun artık...
Hekim de kurtulsun, hasta da...

------------------------------

 

 

‘Denetleyen’ buysa eğer....

 

“Önce eşi sonra kendisi” diye yazmıştım, yakın geçmişte...

Ulusal Birlik Partisi’nin “siyaset tarihimizdeki çürüme”yi anlatan çarpıcı bir örneğini daha...

Başbakanlık Denetleme Kurulu’na Ulusal Birlik Partisi hükümeti tarafından 2011 yılında “üye” olarak atanan İpek Serçelik, sonraki hükümetlerce bu görevinden alınmış, müşavir olmuştu.

UBP yeniden iktidara gelince, daha önce atadığı İpek Serçelik’i bu kez göreve çağırmadı, yerine eşi Mustafa Kemal Serçelik’i atadı (!)

Böylece, az bulunur bir örnekle ‘karı-koca’ aynı görevin sahibi oldu.

Biri “müşavir” diğeri “aktif” olarak her biri brüt 7.350 TL maaşla....

Kıbrıs Türk Sanatçı Yazarlar Birliği Başkanı Ümit İnatçı bir açıklama yaptı önceki gün, birisi yanıt verdi:
“Tecavüzden zevk alıyorsa, isterse cebinde vazelin de taşıyabilir...”

Bu kadar düzeysiz!
Baktım, aynı isim...

“Denetleyici” bu yani!

------------------------------

 

Sevgili Harmancı, ne olur müdahale et !!!

Lefkoşa Belediye Başkanı sevgili Mehmet Harmancı, aynı zamanda iyi bir turizmcidir. Dünya görmüştür. Kültür insanıdır.
Ders vermek haddim değil yani.

Lefkoşa’nın ana girişinde çevre düzenlemesi yapılıyor, sanırım...
“Sanırım” diyorum, çünkü “rastgele” bir görüntü var şimdilik...

Refüjlere saksılar yerleştirildi.
Kıbrıs kültürüyle ilgisiz.
Hem çok yabacı, hem estetik yoksunu.

Elbette, mevcut kirlilik yerine Gönyeli ve Girne Boğazı gibi çiçekler arasında rengarenk bir görüntü nefis olur.

Ama “nasıl olursa olsun” değil tabii.

Kimi kocaman vazolar gördüm ki, Çin  yoksa Kütahya işi mi, çok kestiremedim.
Tek bildiğim Kıbrıs değil!

Şehirlerdeki semboller önemlidir.
Kültürler böyle korunur, yaşatılır.


Lefkoşa’nın girişinde, tam da şehre ilk adımı atarken, üstelik en yoğun mecrada böylesi gelişigüzel bir iş varsa ürkerim.

Kültürel kimliğimiz yeterince kirletildi, epeyce yozlaştı zaten...

Yasemindir Lefkoşa’nın kültürü.

Hep hayalimdir, keşke bir ‘Mehmetaliler’ grubu anıtı olsa örneğin... Ya da o güzelim değirmenlerimiz, testilerimiz, eleklerimiz...

Aman başkan, ne olur, müdahale et...

Lefkoşa Pekin’e benzemesin!

------------------------------



‘Ümit’ vardı !

"Türkiye ümit milli takımını 1-0 yenen ümit milli takımımız" notunu okudum, bir de fotoğraf...
Çoğunu tanır bizim nesil...
Kaleci Hikmet, Ertan Aligüllü, Hişam, Levent......

'Kıbrıs Türk Federe Devleti' takımı bu!
FEDERE devlet "Federal Kıbrıs" çözümünün bir unsuru ya, yerle bir etti, dönemin 'darbecileri'...

"KKTC" kuruldu, şimdi "ayva" kupası falan geziyor bizim gençler...

Ya da ellerine bayrak tutuşturuyor birileri, güneye gönderiyor, Fener'le AEL'i izlemeye...
...

“Ver coşkuyu” dedikçe köhnemiş zihinler hamaset artıyor, eksiliyor hayatımız...

Teşekkürler Ertan Aligüllü hocam, yeniden hatırladık bu gerçeği....

------------------------------

h a f t a n ı n  n o t c u k l a r ı

- Şehirde, köyde, markette 35 kuruş olan küçük bir şişe suyunu, ERCAN'da 4 liraya satıyorlar!
İnsaf da dinin yarısı derler!


- "Herkes işini yapsın" yeter ki. Yine de "teşekkür" etmemiz gerekiyor…
Çünkü bu bir mucize!

 

-Fark ettiniz mi EMLAK ilanlarında , ellerini önde kavuşturmuş ya bir erkek ya kadın fotoğrafı var... Yeni moda bu!
“Satıcı benim” diyor karizmatik tipler.
EMLAK ilanı değil ‘evlilik’ programı sanki !


-“İnsanları hapse at, yeter ki ellerinden cep telefonlarını alma... Kafaları cihazın içine sokulmuş bir halde, hapiste olduklarını fark etmezler dahi!” (Aliboy büfede anlatıyorlardı, not aldım!..)


- Girne’de Doğanköy kavşağında, yolun bir şeridini iptal etmişler... ‘Tek yönlü’ düzenlenen yol gördüm de, bu trafik sıkışıklığında, bir şeridin tümden iptal edilmesine hâlâ aklım ermiyor.

 

- Federal bir devlette, Özgürgün’ün trafik cezaları yine silinecek mi? “Ceza silme” yönetimi merkezi yönetimde mi olacak, yoksa federal devletçikte mi?


-“Sabık devrimci. Sonra Yeşilci. Arada az buçuk sosyalist... Sonra sosyal demokrat... Derken İslamcı... Şimdi Ulusalcı...”  Bukalemun olsa National Geographic kapak yapardı! Hiç uğraşmayın adamla!


-Çok sevdiğim bir Kıbrıs lafcığı vardır, “değmez!..”


l Bu pazar ‘değmez’lerin şerefine yakalım mangalı!

Bu yazı toplam 2624 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar