1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Diyabet ürkütüyor “Yayılma hızı  Avrupa’nın 3 katı”
Diyabet ürkütüyor  “Yayılma hızı  Avrupa’nın 3 katı”

Diyabet ürkütüyor “Yayılma hızı  Avrupa’nın 3 katı”

YENİDÜZEN’e değerlendirmelerde bulunan yetkililer, kronik bir hastalık olan diyabetin, ülkemizde diğer Avrupa ülkelerine kıyasla 3 katı fazla arttığını söyledi.

A+A-

Ülkemizde diyabet hastalığı önemli bir sorun haline geldi. Bu hastalığın son yıllarda ciddi boyutlara ulaştığı belirtilirken, konu hakkında YENİDÜZEN’e değerlendirmelerde bulunan yetkililer, kronik bir hastalık olan diyabetin, ülkemizde diğer Avrupa ülkelerine kıyasla 3 katı fazla arttığını söyledi.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Ülkemizde önemli sorun haline gelen diyabet hastalığı konusunda ciddi endişeler var. Diyabet hastalarının hızla arttığını söyleyen yetkililer, insanlara hastalıktan korunmaları için sağlıklı beslenme ve spor yapmayı öneriyor.

Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, ülkemizde diyabet hastalığı ile ilgili son araştırmanın 2007 yılında yapıldığını söyleyerek, o dönemde diyabet hastası veya gizli şeker oranının %19 civarında seyrettiği, günümüzde ise bu oranın %32’ye kadar yükseldiğini düşündüklerini dile getirdi. Arca, sağlık sisteminin değişmesi ve insanların konu hakkında bilgi edinmesi gerektiğini de vurguladı.

Diyabet hastalığı konusunda YENİDÜZEN’e değerlendirmeler yapan bir başka isim olan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Sav ise, diyabet hastalığının bir kronik hastalık olduğunu hatırlatarak, sağlıklı beslenme sürekli olarak egzersiz yapan insanın diyabet riskini azalttığını söyledi.

 


 

Kıbrıs Türk Diyabet Hastaları Derneği Başkanı Caner Arca:

“Ülkemizde diyabetli ve prediyabetli (gizli şeker) oranı %32”

“Sağlık Bakanlığı uzun süredir ülkemizdeki diyabet hastalığının rakamlarına ilişkin bilimsel bir çalışma yapmadı. Ancak diyabet olanlar ile gizli diyabetliler (Prediyabet) birlikte bu oran %32’lere kadar çıkıyor.”

 

Kıbrıs Türk Diyabet Deneği Başkanı Caner Arca, diyabetin çok hızlı yayıldığını, geçmiş yıllarda Kıbrıs’ta gerçekleştirilen 53. Ulusal Diyabet Kongresi’nde Kıbrıs’ta diyabet gelişme hızının Avrupa ülkelerinin 3 kattı olduğuna da dikkat çekti. Arca, ülkemizde %32 oranında kişinin ya diyabet olduğunu ya da diyabet hastası adayı olduğunu dile getirdi. Arca şu noktalara değindi: “Diyabet; yediğimiz besinlerden karbonhidrat içerenlerin parçalanması sonrası şekere dönüşmesi ve kan şekerinin yükselmesi durumunda pankreasta salgılanan insülinin hormonunun yokluğu veya azlığı ya da yeterince olmasına rağmen işlevini yapamaması nedeniyle damarlardaki kan şekerinin yüksek seyretmesi ile oluşan hastalıktır.

Sağlık Bakanlığı 2007 yılından beri ülkemizdeki diyabet hastalığının rakamlarına ilişkin bilimsel bir çalışma yapmadı. Yapılan son araştırmada diyabet olanlar ile gizli diyabetliler (Pre-diyabet) birlikte bu oran 19’du… Aradan yıllar geçmesiyle birlikte nüfus artışını da sayarsak bu oran şimdi %32’lere kadar çıkıyor. Yani her 100 kişiden 32 tanesi ya diyabetlidir, ya da yakında diyabetli olacaktır.  Diyabet de gizli şeker de olduğu yerde kalmaz. Gizli şeker kontrol edilmezse diyabete dönüşür. Uzmanların yaptıkları araştırmalarda her yıl gizli şeker olanların %10 kadarı diyabet olur. %32 demek neredeyse toplumun 3’te 1’i demektir. Diyabetin geçmiş yıllara göre daha az oranla olması düşünülemez tam aksine artıyor. Geçmiş yıllarda bir konferansta açıklanan araştırmaya göre, ülkemizde diyabetli olanların artış hızı diğer Avrupa ülkelerinin 3 katı kadardır. Ülkemizde artış var ama nüfusun arttığını da düşündüğümüzde bu pek görünmüyor olabilir.”

“Dünyada 463 milyon diyabet hastası var, 2030 yılında 578 olması öngörülüyor”

Diyabet hastalığı konusunda bilgiler veren Arca, diyabetin Birleşmiş Milletler tarafından kronik bir hastalık olarak kabul edildiğini hatırlatarak, dünyada şu anda 463 milyon diyabet hastası olduğunu, bu rakamın 2030 yılında 578 milyon olması öngörüldüğünü belirtti. Arca şöyle konuştu: “Diyabet, 2007 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda tüm üye ülkelerin katılımıyla yapılan Genel Kurulunda konuşuldu. Zaten o toplantıda alınan kararla ‘Dünya Diyabet Günü’, ‘Birleşmiş Milletler Günü olarak kutlanıyor. Diyabet, BM tarafından kronik bir hastalık olarak kabul edildi. Bulaşıcı değil, ama o kadar hızlı bir şekilde yayılıyor ki, kronik hastalık olarak kabul edildi. Ancak ülkemizde maalesef buna uygun davranılmıyor.

Coronavirüs’ten korkuyoruz ama bugün için 50-52 milyon vaka görüldüğünü ve   35 milyon civarında insanın da hastalığı atlattığını biliyoruz. 1,2 milyon civarı insan yaşamını yitirdi. Ölenler de ya yaşlıdır ya da kronik hastalığı vardır... Bu sayıyı gördüğümüzde ‘bu sayı çoktur’ diyoruz ama dünyada 463 milyon diyabet hastası vardır. Bu sayı da 2030 yılında 578 milyona ulaşması bekleniyor. Eğer bu sistem devam ederse, öngörülenden de daha fazla rakama ulaşacaktır diye düşünüyorum.”

“Sistemin değişmesi ve eğitim şart”

Diyabet ve diğer birçok hastalığın yayılma hızının yavaşlatılması, önlenmesi için sağlık sistemin düzeltilmesi gerektiğine inandığını söyleyen Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Arca, koruyucu sağlık sisteminin projelendirilip hayata geçirilmesi ve şu anda var olan ilaçtı tedavi sistemine entegre edilmesi gerektiğini söyledi. Devletin bu konuda çalışma yapmadığını savundu. Arca şöyle konuştu: “Diyabet önlenebilir ama bunun için bir plan, program, bilgilendirme ister. Bununla birlikte sağlık sisteminin düzenlenmesi gerekiyor. Bir doktora gittiğiniz zaman size sadece bir ilaç verir. Hâlbuki diyabet sadece ilaçla tedavi edilen bir şey değil. Yediklerimiz kan şekerimizi yükseltiyor. Tip-2 diyabetlere baktığımızda bu hastaların %75’i obezite hastasıdır. Eğer sistem doğru bir sistem olsaydı, bu diyabetlilerin kilolu olmaması gerekirdi. Bu sistemin bir şekilde revize edilmesi lazım... İnsanların hasta olmadan, hasta olmamaları için bilgilendirilmeleri lazım. Doğru bir sistem, insanların eğitilmesidir. Ancak maalesef Sağlık Bakanlığı’nın öyle bir sorunu yok. Şeker hastalığı normal bir hastalık gibi görünüyor ama sinsi bir şekilde hastayı mahveder ve yaşamı hasta için çekilmez yapar. Neticede kötü kontrollü diyabete bağlı olarak komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Ayağınızı da kaybedebilirsiniz, kör de olabilirsiniz ve daha buna benzeri şeyler olur. Hastanın eğitilmesi lazım... Bunu da Kıbrıs Türk Diyabet Derneği yapar. Burada para almadan, gönüllü çalışacak insanlar var ama devletten gelen maddi bir destek yok. Onu bırakın, neredeyse çalışmalarımızı engeller. Bizim Diyabet Merkezi’nde yerimiz vardı. Amacımız, oraya gelen diyabetlilerle konuşulması ve sorunlarının çözülmesiydi. Ama ne yazık ki, pandemi var diye bizi oradan attılar. Bu işler sadece ‘ilacım var’ demekle olmuyor. Bununla ilgili ciddi çalışmalar yapacaksınız.”


“İnsanlar bilinçli davranmalı”

Caner Arca diyabet hastalığı konusunda son olarak insanların bireysel anlamda da bilinçlenmesi gerektiğini ve ona göre davranması gerektiğini sözlerine ekledi.  Arca şu noktalara değindi: “İnsanlar, sağlıklı beslenmeye özen göstermeli. Bir diyabet hastası; kan şekerini ölçecek, rakamı bilecek, o rakamı sorgulayacak ve ona göre davranacak. İnsanlar diyabet konusunda pek fazla bilinçli de değil. İşte bunun arkasında da eğitim yatıyor. Bu eğitim, bireysel olarak da yapılmalı. Sağlıklı beslenmenin yanında spor yapmaya, hareket etmeye de özen gösterilmeli”

 


 

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Sav:

“Sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma diyabet riskini azaltıyor”

 

“Diyabetin hızla yayılımını ancak kendimiz yapabileceğimiz ve ucuz yöntemlerle önleyebiliriz. Bu noktada, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma diyabet riskini azaltabiliyor.”

 

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Sav da, YENİDÜZEN’e yaptığı değerlendirmede, diyabet hastalığının bir kronik hastalık olduğunu hatırlatarak, sağlıklı beslenme sürekli olarak egzersiz yapan insanın diyabet riskini azalttığını söyledi. Diyabetin en ucuz tedavisinin insanları bilinçlendirmek olduğunu belirten Dr. Sav; “Sonuçları tabii ki tedavi edelim, ama nedenleri tedavi etmek bence daha önemli” dedi.

Dr. Hasan Sav değerlendirmesinde şu noktalara değindi:

“Son dönemde bir salgın var ve doğal olarak bütün gözler orada. Kronik hastalık olan diyabet hastalığı da pandemi niteliğinde olduğu bir geçektir. Diyabet hastalığı dünyada ve ülkemizde hızla artıyor. Sağlıksız yaşam, hareketsizlik ve şişmanlamak bu hastalığa davetiye çıkarıyor. Covid-19’un sonu gelecek ama ne yazık ki diyabet hastalığının sonu yok ve bu her zaman devam edecek. Diyabetin hızla yayılımını ancak kendimiz yapabileceğimiz ve ucuz yöntemlerle önleyebiliriz. Bu noktada, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma diyabet riskini azaltabiliyor. Bunun yanında insanlara uyarılarda da bulunarak, diyabeti önleyebiliriz. Unutulmamalı ki, diyabet hastalığı bir takım organlarımızı kaybetmemizi, felç olmamızı ve bunun benzeri hastalıkları da sağlıyor. Diyabet-2 önlenebilir bir hastalıktır. Diyabet hastalığının önüne geçebilmek için dünyada birçok yatırımlar yapılıyor. Bu yatırımlar bizim ülkemizde de yapılmalı. Diyabetin en ucuz tedavisi insanları bilinçlendirmek ve diyabet olanları en erken zamanda tedavi altına almaktır. Sonuçları tabii ki tedavi edelim, ama nedenleri tedavi etmek bence daha önemli.”

 


 

DİYABET HASTALARI NE DEDİ? - DİYABET HASTALARI NE DEDİ?

Nedim Enginsoy: “Eğer risk grubundaysam niye dışarıda insanlarla iç içeyim?”

 

“Ben risk grubunda olmama rağmen bana Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu kurul tarafından maske takıp çalışabileceğimi söylediler”

 

Diyabet hastası Nedim Enginsoy, uzun yıllardır diyabet hastası olduğunu belirterek yaşadığı bazı sorunları anlattı. Kurul tarafından risk grubuna konulduğunu aktaran Enginsoy, buna rağmen insanlarla iç içe olduğunu ve bu durumun çelişkili olduğunu dile getirdi. Enginsoy şöyle konuştu: “Ben uzun yıllardır diyabet hastasıyım. Bu konuda yaşadığım bazı sorunlar var. İnsüline, insülin pompasına ve sensör taktırma ihtiyacım var. Zaman zaman onları bulmada sıkıntılar yaşıyorum. Bunun dışında dövizden dolayı şeker ölçü aletleri piyasada çok pahalı. Bakanlık bu gibi şeyleri hastalara temin edebilmeli. Diyabet Merkezi’ne gittiğimiz zaman çok fazla sıra bekliyoruz. Randevu sistemi var ama yeterli değil. Ben risk grubunda olmama rağmen bana Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu kurul tarafından maske takıp çalışabileceğimi söylediler. Eğer risk grubundaysam niye dışarıda insanlarla iç içeyim? Alınan kararla, uygulanmaya konulan nokta biraz çelişkili… Son olarak insanlara tavsiyelerde de bulunmak isterim. İnsanlarımız düzenli olarak koşu yapsınlar ve bisiklet sürsünler. Bir de pirinç, un, şeker, tuz gibi beyaz ürünlerden uzak dursunlar.”

Emrah Karayaprak: “İnsülin çok pahalı”

“13 yaşından beridir diyabet hastasıyım. Zaman zaman yaşadığımız bazı sıkıntılar oluyor. İnsülin çok pahalı.”

Diyabet hastası Emrah Karayaprak, insülin fiyatlarının yüksek olduğuna vurgu yaparak zaman zaman farklı sıkıntılar da yaşayabildiklerini kaydetti. Karayaprak, bilinçli olunması, spor yapılması ve sağlıklı beslenilmesi konusunda insanlara uyarılarda bulundu. Karayaprak şunları dedi:  “Ben 13 yaşından beridir diyabet hastasıyım. Zaman zaman yaşadığımız bazı sıkıntılar oluyor. İnsülin çok pahalı. Covid-19 salgınının ilk çıktığı dönemde kısa bir süre için insülin bulmakta güçlük çekmiştik. İnsanlarımız diyabet hastası olmamak için dikkatli yaşamalı. Bu noktada bilinçli olma, sağlıklı beslenme ve spor yapma çok önemli. Bunlar yapıldığı zaman diyabet zaten davetiye çıkarmamış oluruz.”

Oya Kılınç: “Sistemden hiç memnun değilim”

“Bir diyabet hastası olarak ben sistemden hiç memnun değilim. Her defasında insülin sırasına girmekten usandık artık.

Diyabet hastası Oya Kılınç; “Bir diyabet hastası olarak ben sistemden hiç memnun değilim. Her defasında insülin sırasına girmekten usandık artık. Zaman zaman insülin veya iğne bulmakta zorlanıyoruz” dedi. İnsanlara tavsiyelerde de bulunan Kılınç, düzenli beslenmeye ve spora özen göstermeleri gerektiğini ifade etti.

Mustafa Tangül: “Sağlıklı beslenip, spor yapmak önemli”

Diyabet hastası Mustafa Tangül, insanlara tavsiyelerde bulundu. Tangül; “Bu hastalıktan uzak durmak için sağlıklı beslenmek ve spor yapmak gerekiyor. Ben, diyabet hastası olup da, hem sağlıklı beslenen, hem de spor yapan aynı zamanda normal yaşantısına devam eden çok insan tanıyorum. O yüzden bunlara dikkat etmeliyiz.”

 

 

Bu haber toplam 2702 defa okunmuştur