1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Dizdarköy’de “kayıplar”ı anlattık…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Dizdarköy’de “kayıplar”ı anlattık…

A+A-

AKEL Nisu (Dizdarköy) örgütü ile iki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ”, “Kıbrıs’ın kayıpları” konulu etkinlik gerçekleştirdi…

AKEL Nisu (Dizdarköy) örgütü ile iki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ”, “Kıbrıs’ın kayıpları” konulu etkinlik önceki gece (11 Temmuz 2019) Nisu Proodu binasında gerçekleştirdi… Saat 19.30’da başlayan etkinlikte “kayıplar”la ilgili çalışmalarımızı anlattık, izleyicilerin sorularını yanıtladık…

 “Birlikte Başarabiliriz” örgütünün üyeleri ve kayıp yakınlarıyla birlikte bizim de fotoğraflarla bir power point sunuşu  yaptığımız etkinliğin başında  AKEL Lefkoşa-Girne İlçe Sekreteri Hristos Hristofidis bir konuşma yaparak etkinliği açtı. Toplantıda AKEL’in iki toplumlu ilişkilerle ilgili yetkililerinden ve aynı zamanda bir “kayıp” yakını olarak BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ örgütünde yer alan Elias Dimitriu, Rumca-İngilizce olarak simultane çeviri yaptı.

 

sevgul-005.jpg

Biz de etkinlikte fotoğraflarla bir power point sunuşu yaparak YENİDÜZEN ve POLİTİS’te onlarca yıldan bu yana okurlarımızın çok değerli yardımlarıyla ve kayıp yakınlarının yardımlarıyla yürüttüğümüz çalışmalardan örnekler gösterdik, Dohni, Muratağa-Atlılar-Sandallar, Palekitre, Galatya, Aşşa-Afanya katliamlarından fotoğraflar eşliğinde söz ettik. Etkinikte Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum okurlarımızın gönüllü ve insani yardımları sonucu bulunan “kayıplar”la ilgili fotoğraflar da göstererek, tüm bunların yürekten gelen, sevgi ve insaniyetle dolu bir tutkuyla gerçekleştirilen, herhangi bir “proje” ya da “fon” olmaksızın yürütülen gönüllü çabalar sonucu yapıldığını aktardık. İzleyicilere, “Bizim araştırma görevlilerimiz yoktur, arabalarımız, bütçemiz yoktur, sekreterlerimiz, fotoğrafçılarımız yoktur, polis ya da devlet dosyalarına erişimimiz yoktur… Biz bunları tümüyle iki toplumdan okurlarımızın ve kayıp yakınlarının yürekten gelen insani çabalarıyla yapıyoruz” dedik.

Etkinliğe Muratağa’da tüm ailesini yitirmiş olan Hüseyin Rüstem Akansoy ve Galatya katliamında babası ve kardeşini yitirmiş olan Hristina Pavlu Solomi Patça da katıldı.

Etkinlikte AKEL Merkez Komitesi üyesi Yorgos Liasis (Palekitro), Erbay Akansoy (Muratağa) kendi kayıpları ve hayatlarını kaybedenler hakkında konuştu. Kayıp yakınları Yusuf Çaylar (Lurucina) ve Mihalis Yangu Savva (Lefkoşa) ise kayıplar konusunda bilgi toplanmasıyla ilgili nasıl  işbirliği yaptıklarını anlattılar.

Palekitre katliamında tüm ailesini yitiren Yorgos Liasis, bir belgesel filmden katliama ilişkin anlattıklarını yansıtan bir bölüm gösterdi ve bu katliamı yapanları affetmenin içinden gelmediğini, onları affetmeyeceğini, onları affetme hakkı olduğuna da inanmadığını belirterek, Güney Afrika’da olduğu gibi Kıbrıs’ta da bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kurulması gerektiğini söyledi.

Tüm ailesini Muratağa-Atlılar-Sandallar katliamında yitirmiş olan Erbay Akansoy ise, “Bizlere UNUTMA diyorlar, bu sloganı kullanıyorlar… Ancak yalnızca bir tarafın işlediği suçları gösterip, kendi taraflarının işlediği suçları unutturmaya çalışıyorlar” dedi. Akansoy, “O nedenle her iki tarafta da işlenmiş olan bu suçları, bu katliamları unutmamalıyız ve her fırsatta hatırlatmalıyız… Bunların yaşanmış olduğunu asla kabul etmeyecek olan Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum toplumlarında önemli sayıda insan vardır. Biz de her fırsatta bunları hatırlatmalıyız…” dedi.

Mihalis Yangu Savva da solcu bir aileden gelen küçük bir çocuk olarak babasının kendisini henüz dokuz yaşlarındayken ağlayarak, Lefkoşa’dan Dali’ye bisikletiyle götürdüğünü, ona neden ağladığını sorduğu zaman “Çok iyi bir arkadaşım öldü” dediğini ve Dali’de Derviş Ali Kavazoğlu’nun cenaze törenine gittiklerini anlattı. Mihalis Yangu Savva, kendi kardeşinin bulunması için yürüttüğü çabalardan sonra, sürekli olarak ister Kıbrıslıtürk, ister Kıbrıslırum olsun, tüm “kayıplar”ın bulunması için yıllardır canla başla ve tümüyle gönüllü olarak çalıştığını aktardı.

Yusuf Çaylar ise Ocak 1964’te babasının Lefkoşa’dan bir taksiye binerek Lurucina’ya gitmek üzere yola çıktığını ve taksiciyle birlikte yolda “kayıp” edildiğini anlattı. Bu konuda yıllar önce bir Kıbrıslırum okurumuzun yardımlarıyla olası bir gömü yerini Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik. Barikatlar açıldığı zaman Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi’ne giderek babasının dosyasını görmek istediğini anlatan Yusuf Çaylar, kendisine üç sayfalık bir dosya verildiğini, aradan 15 sene geçtikten sonra bu kez Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden babası hakkında bilgi talep ettiğini ve aynı üç sayfalık dosyanın kendisine verildiğini belirterek “Aradan bunca yıl geçmesine rağmen dosyaya tek bir şey bile eklenmemişti” diye konuştu.

Mihalis Yangu Savva’yla tanıştıktan sonra birlikte babasının olası gömü yeri hakkında çalışma yaptıklarını ve Kayıplar Komitesi’ne yıllar önce göstermiş olduğumuz olası gömü yerine ilişkin bilgileri pekiştiren yeni şeyler bulduklarını, bu konuda kendilerine Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi eski Yardımcısı Ksenofon Kallis’in de yardımcı olduğunu belirten Yusuf Çaylar, “Böylece parça parça bilgileri birleştirdik ve önümüzdeki günlerde bu olası gömü yerinin kazılmasını bekliyoruz” dedi. İki toplumdan kayıp yakınlarının BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ örgütünde beraber çalışmaları sonucu böylesi bir sonuç elde edebildiklerini anlatan Yusuf Çaylar, iki toplum liderine de, siyasi parti liderlerine de çağrıda bulunarak bu tür etkinliklerle iki toplumdan “kayıp” yakınlarının böylesi toplantılarla adanın çeşitli yerlerinde bir araya getirilerek daha fazla bilgi toplanmasına yardımcı olmaları gerektiğini söyledi. Çaylar “Kayıp yakınları zamana karşı yarışıyor. 1963’te 20 yaşında olan bir kayıp yakını şimdi 75 yaşındadır, 1974’te 20 yaşında olan bir kayıp yakını şimdi 65 yaşındadır… Zaman daralmıştır” diye konuştu.

Toplantıya katılan izleyicilerden birisinin Kallis’in neden artık Kayıplar Komitesi’nde görevli olmadığını bize sorması üzerine, biz de özetle şöyle dedik:

“Ksenofon Kallis, tüm hayatı boyunca Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıpların bulunması için uğraş vermiş bulunuyor.  Bu konudaki çok geniş bilgisi ve deneyimlerinden umarız ki Kayıplar Komitesi yeniden yararlanmayı seçer… Ancak biz, Kayıplar Komitesi’nde görevli olmasa da, BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ olarak onunla birlikte çalışmanın yöntemini bulduk… İnsani İşler Komiserliği’ndeki görevi nedeniyle Kallis’le özellikle Kıbrıs’ın güneyinde gömülü olan ancak resmi Kayıplar Listesi’ne isimleri konmamış olduğu için Kayıplar Komitesi’nin kazı yapmayı reddettiği “kayıtsız kayıplar”la ilgili gönüllü ve insani çalışmalarımızı sürdürüyoruz…”

Etkinliğe katılan pek çok kayıp yakını da söz alarak Kallis’in kendilerine ne çok yardımcı olmuş olduğunu, bu insani yardımları asla unutmadıklarını belirttiler…

Büyük ilgi gören ve duygusal anların yaşandığı etkinlikte, 25 Aralık 1963’te Koççat köyünden çıkarak Nisu’ya (Dizdarköy) sigara almaya giden Cemal Mustafa ile Hüseyin İbrahim’in 55 yıldır “kayıp” olduğunu ve bu konuda Nisulular’ın onların gömü yerinin bulunmasına yardım etmesi gerektiğini söyleyen AKEL üyesi bir izleyicinin bu konuşması üzerine, biz de bu iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün fotoğraflarını göstererek, onlar hakkında en ufak bir bilgi dahi bulunması ve gömü yerlerinin belirlenmesi için izleyicilerden yardım istedik.

Etkinlik öncesinde çok iyi korunmuş vaziyetteki Dizdarköy’ün camisini bize köyün muhtarı Kullis Boyacis gösterdi, etkinlikte konuşmacı olanlarla birlikte köyün Türk mahallesini dolaştık. 1964 yılında Lurucina’dan otobüslerle Dizdarköy’e gelen TMT mensuplarının, köydeki Kıbrıslıtürkler’i Lurucina’ya taşıdıklarını aktaran Dizdarköylü Kıbrıslırum köylüler, o zamana kadar çok iyi ilişkiler içerisinde olduklarını, pek çok Dizdarköylü Kıbrıslıtürk’ün ağlayarak köylerinden ayrıldığını, tek tük Kıbrıslıtürk’ün ise bundan sonra köye geri dönerek ölünceye kadar köyde yaşadıklarını aktardılar, bize halen “tehlikeli” halde bulunan ve koruma altına alınmış, yıkılmak üzere olan bu Kıbrıslıtürkler’in evlerini de gösterdiler.

Bu yazı toplam 1887 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar