1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. Doğanın Zarafeti Sofrada: Bamyanın Şifası, Turunç Çiçeğinin Büyüsü
Doğanın Zarafeti Sofrada: Bamyanın Şifası, Turunç Çiçeğinin Büyüsü

Doğanın Zarafeti Sofrada: Bamyanın Şifası, Turunç Çiçeğinin Büyüsü

Akdeniz mutfağının binbir çeşit güzelliği arasında, doğanın tazeliğini ve zarafetini sofralara taşıyan iki özel tat, bamya ve turunç çiçeği macunudur.

A+A-

Damla KARADAYI- Tuğçe SOYADLI

Akdeniz mutfağının bin bir çeşit güzelliği arasında, doğanın tazeliğini ve zarafetini sofralara taşıyan iki özel tat, bamya ve turunç çiçeği macunudur. Bamya, Afrika’nın tropikal bölgelerinden Akdeniz’e uzanan yolculuğuyla binlerce yıllık bir kültür mirası olarak mutfaklarımızda yer bulurken, turunç çiçeği macunu ise Kıbrıs’ın narenciye bahçelerinden gelen bahar esintisini kavanozlara sığdırır. Her ikisi de hem doğanın sunduğu eşsiz lezzetlerin hem de geleneksel tariflerin sabır ve özenle buluşmasının en güzel örnekleridir. Bamyanın sağlık dolu mucizeleri ve turunç çiçeğinin kokusuyla büyüleyen zarafeti, mutfak kültürümüzün zenginliğini gözler önüne serer.

 

Bamya

Bamyanın kökeni tam olarak bilinmese de, Afrika’nın tropikal bölgelerine dayandırılan, binlerce yıldır sofralarımızda yer bulan sağlıklı ve lezzetli bir sebzedir. Eski çağlarda Etiyopya’dan yayıldığı düşünülen bamya, zamanla Akdeniz mutfağının ve özellikle Osmanlı’nın vazgeçilmezlerinden biri olmuştur. Zengin besin içeriği sayesinde sindirimi düzenleyen, kan şekerini dengeleyen ve bağışıklık sistemini güçlendiren bamya, aynı zamanda kalp ve kemik sağlığını destekleyerek cilt ve gözlere de iyi gelir. Lif, C vitamini, potasyum ve folik asit bakımından zengin olan bu sebze, özellikle hamileler için oldukça faydalıdır. Geleneksel olarak zeytinyağlı yemeklerde ya da etli tariflerde kullanılan bamya, toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur ve mideyi koruyarak gastrit gibi rahatsızlıkların önüne geçebilir. Sağlık deposu olmasının yanı sıra mutfakta çok yönlü bir kullanım sunan bamya, her sofrada yer alması gereken bir doğa mucizesidir. Gelin bu mükemmel lezzeti benim nasıl yaptığıma bakalım…

Malzemelerim

  • 1 kg bamya
  • 4-5 adet domates
  • 2 adet soğan
  • Tuz, karabiber
  • Yarım limonun suyu
  • 1 yemek kaşığı salça
  • Su

Nasıl Yapıyorum?

  • Önce soğanları uzun uzun doğruyorum ve tencerede zeytinyağı ile pembeleşene kadar kavuruyorum.
  • Soğanlar kavrulurken bamyaların uçlarını dikkatlice koni şeklinde kesip hazırlıyorum.
  • Ayrı bir tencerede az bir miktar yağ ile bamyaları güzelce kavuruyorum.
  • Soğanların üzerine bir kaşık salça ekleyip kokusu çıkana kadar karıştırıyorum, ardından kabuklarını soyup küp küp doğradığım domatesleri ilave ediyorum. Domatesler suyunu salınca kavurduğum bamyaları diğer tencereye alıyorum ve üzerini biraz geçecek kadar su ekliyorum.
  • Yemeğin tuzunu ve karabiberini ekledikten sonra kapağını kapatıp kısık ateşte bamyalar yumuşayana kadar pişiriyorum.
  • Bamyalar piştikten sonra yarım limonun suyunu ekleyip birkaç dakika daha kaynatıyorum.
  • Yemeğim servise hazır.

whatsapp-image-2024-11-30-at-10-27-59-1.jpeg

Turunç Çiçeği Macunu

Akdeniz’in esintisini ve Kıbrıs’ın narenciye bahçelerinden yayılan büyüleyici kokuları üzerlerinde taşıyan bu zarif çiçekler, sadece güzellikleriyle değil, mutfakta yarattıkları mucizelerle de gönülleri fetheder. Kıbrıs’ın köklü mutfak kültürünün zarif bir mirası olan turunç çiçeği macunu, hem kokusu hem de damakta bıraktığı eşsiz tat ile sofralarımızda adeta baharı yaşatır. Büyük bir özenle, narenciye bahçelerinden toplanan bu çiçekler, Kıbrıs’ın sevgi ve sabır dolu ellerinde, incelik isteyen bir sürecin sonunda altın değerinde bir şölene dönüşür. Ada halkının geleneksel tariflerle yaşattığı bu özel tat, baharın tazeliğini kavanozlarda saklar ve her kaşığıyla Kıbrıs’ın kokusunu, doğasını ve mutfak kültürünü hissettirir. Bu eşsiz macun, adanın narenciye kokulu esintilerini mutfağınıza taşır ve her lokmada Kıbrıs’ın zarafetini yaşatır.

Malzemeler

  • Turunç Çiçeği
  • Şeker
  • Su
  • Limon

 

Yapılışı

Turunç çiçeklerini topladıktan sonra ilk iş olarak taç yapraklarını özenle ayıklıyorum. Ardından, yaprakları güzelce yıkıyorum ki hem temizlensinler hem de o ferah kokuları iyice ortaya çıksın. Bir kapta suyu kaynatıyorum. Çiçekleri bu kaynar suya bırakıp bir iki taşım kaynatıyorum, hemen ardından limonlu soğuk suya süzerek aktarıyorum. Bu işlemi tam üç kez tekrarlıyorum. Her seferinde çiçekler hem aromasını hem de zarafetini koruyor. Üçüncü kez limonlu soğuk suya aldığım çiçekleri süzüyorum ve tartıyorum. Ağırlıklarına eşit miktarda şekerle birleştiriyorum. Burada altın kural, bire bir ölçü kullanmak: Kaç gram çiçek varsa o kadar şeker. Şekeri ekledikten sonra çiçeklerin suyunu salması için birkaç saat sabırla bekliyorum. Eğer saldığı su yeterliyse kaynatmaya başlıyorum. Değilse, çiçekleri hafifçe örtecek kadar su ekliyorum. Kısık ateşte yavaş yavaş kıvam almasını sağlıyorum, aceleye gerek yok. Son aşamada, her macunda olduğu gibi, içine limon suyunu sıkıyorum. Son bir kez karıştırdıktan sonra ocaktan alıp soğumaya bırakıyorum. Soğuduktan sonra turunç çiçeği macunumu kavanozlara dolduruyorum. İkram ettiğim her kaşıkta mis gibi turunç çiçeklerinin kokusu yayılıyor.

whatsapp-image-2024-11-30-at-10-27-59.jpeg

Bu haber toplam 542 defa okunmuştur