“Doğayla iç içe olmak hayatımın en güzel parçası”
Alara Kızılkanat, içinde barındırdığı aykırılığı ve yabaniliği, üretimlerine yansıtıyor, “Wild Soul” ismiyle gerek instagramda gerekse de zaman zaman organize edilen üretim pazarlarında doğadan bulup takı haline getirdiği çalışmalarını satıyor.
Ezelden beri ruhunun derinliklerinde 'vahşi bir ruh' barındırdığını, büyüdükçe, yaş aldıkça o aykırılığın da büyüdüğünü ifade ediyor…
Doğadan topladığı nesneleri, çeşitli takılara dönüştürüyor; bunu yaparken de vahşi ruhunun, aykırılığının karakterini üretimlerine yansıtıyor...
Alara Kızılkanat, “Wild Soul” ismiyle gerek instagramda gerekse de zaman zaman organize edilen üretim pazarlarında doğadan bulup takı haline getirdiği çalışmalarını satıyor.
Neden “Wild Soul”?
“Çünkü” diye cevap veriyor Alara: “Ben kendimi bildim bileli doğayla iç içe oldum, bu hayatımın en güzel parçasıydı, doğayı hep bize sunulan hediye olduğunu düşünüyorum. Belki kulağa garip gelecek ama bir örnek vermek istiyorum. Doğada yalınayak dolaşırken ayağıma batan dikenin bile verdiği o tatlı acıyı hissedebildiğim için mutlu olurum hep, çünkü bana yaşadığımı derinlerden hissettirir. Çocukluğum yeşilliklerde gezerek, ağaçlara tırmanarak geçti, kimileri tarzan, kimileri erkek fatma der böyle insanlara ben ona şimdilerde “vahşi ruh” diyorum.”
“Kızılderili kültürü üretimlerimi etkiliyor”
Küçüklüğünden beri doğaya ait her parçayı alıp odasına süs olarak koyduğunu ifade eden Kızılkanat, kızılderili kültürüne duyduğu hayranlığı da ifade ediyor: “Hatırlıyorum bir keresinde kendimce tepee (kızılderili çadırı) yapmıştım. Kızılderili kültürüne ilgim vardır, hatta ilgiden çok kendimi o kültüre ait bir parça gibi hissediyorum, çünkü onlar doğanın bir parçası ve ben bu duruma hayranlık duyuyorum.”
“Her parça kendisine özgü bir özellik taşıyor”
Takı üretimine İlk hobi olarak başladığını ardından ise devem ettiğini anlatan Alara, üretmenin insanı iyi hissettirdiğini, orada bir anlam bulduğunu anlatmakta. “Çok mutluyum bu çizdiğim yol adına. Ürettiğim her ürün benim için çok anlamlıdır. Özellikle her zaman ürünlerin birbirinden farklı olmasına özen göstermeye çalışıyorum, sebebi ise her bir parçasının kendine has bir özellik taşımasını istemem.”
“Toplum üretime gerekli önemi vermiyor”
Toplumsal olarak üretime gerekli önemin vermediğini, fakat tekil bireylerin ise üretimi gittikçe önemsediklerini belirten Kızılkanat, küçük üreticilerin daha fazla ciddiye alınmasını ve onlara gerekli önemin verilmesini istiyor.
“Emeğe değer veren insanlarla tanışmak en eğlenceli kısım”
Üretimlerinden ve bunların karşılık görmesinden mutluluk duyduğunu kaydeden Alara Kızılkanat, yeni insanlarla tanışmanın ise en eğlenceli kısım olduğunu belirtiyor.
“Emek eden kadar emeğe değer veren insanları tanımak da beni çok mutlu ediyor, giderek daha da büyümemizi dilerim.”
“Plaklar zamanda yolculuk yapmamızı sağlayan nesneler”
Aynı zamanda bir plak tutkunu da olan Kızılkanat, plakları zamanda yolculuk yapmamıza vesile olan nesneler olarak tanımlıyor. “Bulunduğum dönemde bile plak bulup dinleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum, kaldı ki o plağın daha çok yaygın olduğu dönemlerde yasama fırsatı sunulsaydı bana düşünmeden kabul ederdim sanırım.”
Plak hobisinin daha yeni yeni başladığını da ekleyen Alara, “plaklarla birlikte dünyam daha da renklendi” diyor.
“Maneviyat parayla satın alınmaz”
Antika eşyaları da biriktirmeyi sevdiğini söyleyen Alara, manevi değeri olan şeylerin oldukça önemsediğini vurgulamakta.
Alara: “İkinci el eşyaların ayrı bir ruhu olduğunu düşünüyorum. Onların bir geçmişi, hikayesi var. Kısacası her alanda paylaşmak çok değerlidir. Müziği paylaşmak, bir fikri paylaşmak, zamanı paylaşmak... İşte bazı şeyler manevidir ve parayla da alınmaz. Şanslıyız aslında çünkü manevi yönden çok zenginiz.”