1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Doğru bir tarih kitabı bir gün seni de yazacak Ersin Tatar!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Doğru bir tarih kitabı bir gün seni de yazacak Ersin Tatar!

A+A-

Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplumlarının işlediği en büyük suç, tarihi doğru anlatmamak oldu…
Veya tarihi bilgisini, tarih bilimini çarpıtmak!
Ve tabii ki ortak ve bilimsel bir tarih yazmayı başaramamak…

-*-*-

Tarih, başka ülkelerde hep doğru mu anlatılır?
Elbette bu soruya “evet” yanıtını vermek kolay değildir…

-*-*-

Ama tarihi yeni nesillere en doğru anlatmak, bir ülkenin demokrasisi ile doğrudan alakalı bir durumdur…

-*-*-

Ülkede demokrasi anlayışı ne kadar gelişmiş ve genişlemişse; tarih bilimi de o kadar objektiftir, o kadar gerçektir…

-*-*-

Haliyle, en başta Türkiye’de olmak üzere; her konuda olduğu gibi temel tarih eğitimi açısından da Kıbrıs’taki demokrasi ve tarih biliminin gelişmiş olmasını beklemek doğru olmaz…

-*-*-

Tarihi en doğru şekilde bilmek neden önemlidir?
Çünkü, tarihi doğru bilmek demek, geçmişi anlamak ve geleceği daha iyi biçimlendirmek demektir…  

-*-*-

Tarihi bilmek, geçmişteki hataları tekrarlamamaktır…
Tarihi bilmek, toplumsal kimliği, toplumumuza ait kültürel değerleri, gelenekleri bilmektir…
Eğer tarihi iyi bilirsek, her türlü manipülasyona karşı daha dirençli olabiliriz…

-*-*-

Tarihi çok iyi bilirsek, geçmişte kim ya da kimlerin suç işlediğini, adaletsizlik yaptığını da biliriz ve geleceğe daha adil hazırlanırız…

-*-*-

Tarihi doğru bilmek, geçmişte yaşanan adaletsizlikleri tanımak ve kabul etmek için gereklidir. Bu, toplumların daha adil bir geleceğe yönelmesine katkı sağlar.
Geçmişi bilmeden, geleceği sağlam temeller üzerinde kuramayız… 

-*-*-

Kıbrıs’ta Rumlar ve Türkler asla bir arada yaşayamaz!
Bu iddia, en basit ifadeyle tarih bilmemektir…

-*-*-

Çünkü Türkler ve Rumlar veya Ermeniler ya da Kürtler; asırlar boyu Anadolu’nun her yerinde kavga da etmiş olabilirler ama mutlaka çok iyi yaşam sürdükleri, kavgalı dönemden çok çok fazla bir birlerini öldürmek istemedikleri barış ve huzur zamanları da olmuştur.

-*-*-

Neden kavga ettiklerini, neden kavga ettirildiklerini bilmek ve ona göre bir daha kavga etmemektir tarih bilmek…

-*-*-

Ve tarihi bilmemizi engelleyenler…
Tarihi bilmemizi engelleyeler, toplum içerisinde, devlet sınırlarında veya uluslararası ilişkilerde her türlü “iyiliği” kenara itip; kavga ve çatışma üzerinden edebiyat yaparak “iktidar” elde edenlerdir…

-*-*-

Sabah programlarında birkaç Türkiyeli faşist izleyicim var; sürekli olarak “tarihi çarpıtmak” ve “beni suçlamak” için çaba harcar…

-*-*-

Bir çok siyasi konuda farklı düşünüyor olmam, bunlar için “suç”tur!
Ve aynı tipler, tarihi öğrenmek istemez, bir izleyicinin dediği gibi, “İstiklal Marşı’nın başlangıç kelimesi “Korkma”dır, bunlar korkarlar…

-*-*-

Kur’an “oku” der; bunlar asla okumazlar ama bir numaralı Türkçü, bir numaralı da Müslüman oldukları iddiasıyla sağa sola saçma sapan saldırı yaparlar…

-*-*-

Zaman zaman bu tiplerin sosyal medya hesaplarına bakıyorum; devlet büyüklerinin fotoğrafları ile dolu olması, onlarla çekilen fotoğraflara büyük değer veriyor olmaları gayet açıktır ki, ciddi anlamda yalaka olmalarından kaynaklıdır…

-*-*-

Yalakalıklarının sebebi nedir?
Yalakalıklarının en birinci sebebi, tarihi – gerçeği öğrenmek istememeleri ve propagandaya kapılıp, yalakalık ettikleri siyasilerden arta kalanlarla idare etmeye çalışmalarıdır… 

-*-*-

Tarihi bilen, Kıbrıs sorununun çözümünü ister…
Tarihi bilip de “asla çözüm istemem” diyen olamaz!
Çünkü tarihteki hataların kaynağının çözümsüzlük olduğunu bilir…

-*-*-

Ama mesela Ersin Tatar; Kıbrıs’ın yakın ya da uzak geçmişinden bihaberdir! 
Memurluğunu yaptığı TC’li büyüklerle fotoğraf çektirmeye bayılır ve hiçbir şey yapamayacağını bilerek, onun bunun elemanı olmayı kabullenerek, makam maskaralığını sürdürmek, tek hedefidir…

-*-*-

Ve bu efendi, hafta başında “bizi” temsil etmek için Cenevre’de olacak!
Umarım çocukları, torunları “doğru yazılan bir tarih kitabı” okudukları zaman, babalarından, dedelerinden “övgüyle” söz edebilirler!
Sanmam ama neyse…


İçinde çıkılmaz iki problem: Nüfus ve trafik

İçinde çıkılmaz iki problem: Nüfus ve trafik

Bu nüfus ve bu trafikle mi yaşayacağız?
Pardon!

-*-*-

Ne cenaze kaldırabileceğiz, ne okula gidebileceğiz, ne de işe!

-*-*-

Girne!
İçine girme!
E giremem ki zaten!

-*-*-

Perşembe günü Gönyeli’den Girne’deki ilk trafik ışıklarına kadar 15 – 20 dakikada geldim…
Oradan Atatürk Heykeli bulunan ya da Dome Hotel’in olduğu yere 50 dakikada gidebildim…
Ve arabamı park edemedim!

-*-*-

Haaa inip yürüseydim?
Doğru!
Hatta şöyle bir önerim olacak; Boğaz Piknik alanını ve karşısını, hiç ağaç kesmeksizin, iyi bir peyzaj mimarı veya ekibinin yapacağı düzenlemeyle oto parka çevirelim; oradan Girne’ye elektrikli otobüs seferleri koyalım; Girne’ye araç girişi yasaklansın…

-*-*-

İş için girecek olanlar mı?
Sabah 07.00 öncesi akşam 24.00 sonrası mesela!

-*-*-

Bilemiyorum…
Bu nüfus ve bu trafik, bu ülkeyi mahveder!
Zarar çok büyük!
Akaryakıt israfı fahiş!
Zaman kaybı had safhada!

-*-*-

Gönyeli öyle, Lefkoşa berbat…

-*-*-

Ve çare de yok gibi görünüyor!
Gerçekten bilemiyorum, aklım da kesmiyor!

-*-*-

Plansız başladık!
Ganimetti, hesaplamadık!
Tamam da, peki bundan sonra?

-*-*-

Gerçekten mi hiç umurunuzda değil?

-*-*-

Trafiği geçtim, eğitimi sormuyorum, hastaneniz de başınızdan beytambal kalsın da; yarın bunca insanın mıçtığı moku ne yapacaksınız?
İçinde yüzeceğiz, bilmem farkında mısınız?
 


cumhurbaskani-tatar-ankarada-tc-disisleri-bakani-fidan-ile-bir-araya-geldicumhurbaskani-tatar-ankara-da-tc-disisleri-bakani-fidan-ile-bir-araya-geldi-scaled.jpg

Cenevre’deki gayrıresmi genişletilmiş toplantıya iki gün kaldı… Bazı Rumca gazeteler, Avrupa Birliği’nin (AB) toplantıya katılma talebine Birleşmiş Milletler’in (BM) henüz cevap vermediğini, AB’nin “gözlemci” statüsünde katılımının Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın oluru sayesinde gerçekleşeceğini yazdı… Bu, bir çoğumuzun dikkatini çekmemiş olabilir ama Fidan’ın yani Türkiye’nin tavrı, “çözüm adına” bence çok olumlu bir tavırdır… Hayırlısı…

 

Bu yazı toplam 1010 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar