Doğru mu? Yanlış mı?
‘Doğru mu yapılıyor ?”… Bu, Hükümet orayı burayı kademeli olarak açtıkça en çok tartışılan ve en çok sorulan soru :.
“Doğru mu yapılıyor ?”.
‘Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’ sözü çok güzel açıklıyor herşeyi.
Açıklamalara göre ‘Virüs ’ tehlikesi bitmiş değil. Bizde vukuat yok görünüyor ama dünyanın her yerinde salgın, hastalıklar, ölümler devam ediyor.
***
Hayat durmuşken; dükkanlar, işyerleri kapatılırken; insanlar evlerine hapsedilirken; istisnasız herkesin sinirleri inanılmaz derecede gerilmişken, öyle daha ne kadar devam edilebilirdi ki ?
Virüs henüz önlenemedi… ‘Doğru…’
Nasıl bulaştığı konusunda hala büyük tartışmalar var… ‘Doğru…’
Eldiven ve/veya yüz maskesi yararlı mı zararlı mı soruları bile havada… Bu da ‘Doğru…’
İnsanlık tarihinin en büyük krizlerinden biri yaşanıyor…’Doğru…’
Atlatılsa bile, sonrası ile ilgili kuşkular ve endişeler inanılmaz boyutlarda… Bu da ‘Doğru…’
Ne zaman biter ? Sorusu, cevapsız… Bu da başka bir ‘Doğru…’
Ve daha neler neler…….
Ve acı gerçek. İnsanlar, bilinmezlerden, kısıtlamalardan, yasaklardan fena halde bunalmış durumda. Bunun doğuracağı sonuçlar, bir başka büyük tehlike… Bu da ‘Doğru…’
Bir başka önemli not daha: Virüsün varlığına inanmayanlar da var… Garip gibi duruyor ama bu da ‘Doğru…’
Hal böyleyken ‘yasaklarla’, ‘kısıtlamalarla’ mı devam edersiniz ? Yoksa birazcık da olsa gevşer misiniz ?
Bence…. Gerçekten, ‘Aşağı tükürsen sakalın, yukarı tükürsen bıyığın.”
Mali Protokol
İmzalandı. Özellikle devlet memurları ve emekliler derin bir ohhh çekti. Düşüncelerine göre, protokolün imzalanmasıyla (1) Maaşlar ödenebilecek (2) Kesinti olmayacak… Gerisi mühim değil (!!!)…
***
İmzalanmasının ardından, basına dağıtılan ‘Protokol’ metninde inanılması güç bir skandal hemen göze çarptı. İmzalayanlar, ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Adına Ersin Tatar’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Hükümeti Adına Fuat Oktay’dı…
En yetkilisinden en yetkisizine kadar KKTC’ye, Türkiye’de, ‘Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ denmesini çok duymuştuk. Ama, ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ tanımlaması ile ilk kez karşılaştık.
Aynı protokol metninde ‘yepyeni’ bir başka tanımlama daha vardı. O da ‘Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Hükümeti’ idi…
***
Böyle ‘Ciddi’ (!) bir imza metninde böyle bir hata nasıl yapılırdı diye sormayın sakın. Ben şahsen, metni yazanın kim olduğunu ve bulunduğu makamı çok ama çok merak ediyorum…. Bir de, metnin altına imza atanların, imzayı atarken akıllarının nerede olduğunu…
Hiç kimsenin, rezaletin farkına varmaması, hemen sonrasında da basına dağıtılmasından sorumlu olanlar kimler ?
***
Bu büyük hata, aleleacele düzeltildi. İş işten geçtikten sonra. Ama çok merak etmeye başladım. Bizim göremediğimiz, yazışmalarda daha nasıl hatalar yapılıyor acaba diye….
Sokak Ağzı
“Yangın var yangın var ben yanıyorum…. Yetişin a dostlar tutuşuyorum…” (Nesrin-Lefkoşa)
***
“Corona yetmezdi. Bir da yangın belası ile uğraşıyorug. Böyüg bir lanet çögdü başımıza be insanlar. Farkındasınız değil ?” (Yusuf Kara)
***
“Haberiniz olsun adımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti değildir artık. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oldu yeni adımız.” (Kemal. C. –Lefkoşa)
***
“Hangisi kulağa daha hoş geliyor sizce ? Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti mi yoksa Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mi ? Sadece kulağa hoş geliyor olması bizim için yeterli zaten.” (Cihan Mert Durmuş)
***
“En sonunda çocuklarımız da bunaldılar evde oturmaktan. Okul yok, oyun yok, park yok. Hala anlatamıyoruz bile onlara neler olup bittiğini.” (Anne)
***
“Trump sosyal medyaya yasaklar getiriyormuş. Aha bizim RTE gene birinci olamadı.” (K.L.M.-Girne)
***
Anlayana
“Demokrasi ve diktatörlük arasındaki fark şudur: Demokraside önce oy verir sonra emirler alırsınız. Diktatörlükte oy vermekle zaman kaybetmezsiniz.” (Charles Bukowsk)