1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Doğrusu Diplomasi
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Doğrusu Diplomasi

A+A-

Kıbrıs sorunu… Başlangıç tarihi Kıbrıslı Rumlara göre 1974, Kıbrıslı Türklere göre 1963; aslında 1950’ler… Hangi tarihten bakılırsa bakılsın, süreç içinde iki halk çatıştı, savaştı ama kesin sonuç alamadı… İki halk can ve mal kaybetti, yerinden edindi ama bugün hala ada bir ateş-kes anlaşmasının koşullarında…

Sonuca nasıl varılacak? İki halk da kendi ulusal vizyonu için silaha sarıldı, yüreği namlunun ucunda pır-pır etti ama varamak istediği sonuç diye bellediği vizyonunu gerçekleştiremedi… Belli ki silah gücüyle sonuç olmuyor; yenseniz-yenilseniz savaş alanının kanı bir sonucu yazmaya mürekkep olmuyor. Sonuç, çatışmalı tarafların masada tartışarak yazdığı ve imzaladığı anlaşma ile alınmış oluyor. Taraflar için mesele de bu anlaşmaya kendi hak ve çıkarlarının azamisini yazdırıp imzalatmakta… Bunu sağlayacak olan da diplomasidir; karşı tarafla diplomasi, konuya ilgili diğer taraflar nezdinde diplomasi, uluslararası topluma yönelik diplomasi…

Silah zoruyla almak, iç siyasi tüketim için de bunun adını “Kanımızı döktük, canımızı verdik de aldık” koymak, alınanı alanın yapmıyor işte… Uluslararası hukuk, malı hala daha kaybedenin olarak görüyor, alana da “Bak anlaş ve iade et” deyip, alanın geleceğinin aldığı ile sürdürülemez olduğunu söylüyor. Dolayısıyla, keşke silahlı çatışmalar ve savaşlar olmasa ama olmuşsa da keşke taraflar masaya oturup, birbirleriyle görüşüp erken bir barış anlaşması imzalasa ve sürdürülebilir barış içinde bir arada yaşamanın sosyal ve ekonomik refahını yaşasa… Doğrusu bu… Doğruyu kim yapacak?! Elbetteki halkların seçtiği liderleri…

Kıbrıs sorunu… Başlangıç tarihi ne isterse olsun, onlarca yıl sonra vardığı bugünkü tarih arasında yaşanan süreçler, adanın iki halkının sürdürülebilir barışı, sosyal ve ekonomik refahı yaşamasını sağlayamadı… “Diplomasi de kullanıldı, o da bu süreç içinde sonuç üretemedi” denilebilir… Ancak diplomasi halen tüketilmiş değildir… Kaldı ki, tüketilen, tarafların ulusal vizyonları oldu… Geçen süreç Kıbrıs adasında ENOSİS ve TAKSİM hedeflerinin ulaşılamaz olduğunun ıspatıdır. Şimdiye değin uygulanan diplomasi, büyük ölçüde, silah gücüyle ulaşılamayan bu tezlere masada ulaşma çabası idi… Crans-Montana’da çöken bu vizyonlardı, bu vizyonlara ulaşmak için uygulanan diplomasi idi; sadece etrafında dolanılmış ama odaklanılmamış olan BM ölçütlerinde federal çözüm değildi.

Şimdi artık yeni bir dönem başlayacak, BM Genel Sekreteri bunu açıklamıştı… Uluslararası diplomasinin odağında, BM ölçütlerinde çözüme öngörülebilir bir süreçte karşılılı görüşmeler ile ulaşmak var. Kıbrıs Türk tarafının ihtiyacı bu süreci yöneterek yürütecek bir liderdir. Bu lider görüşme masasına sadece Kıbrıslı Türk lider olarak oturmayacak; Kıbrıs adasına ve adanın dahil olduğu bölgeye barış ve istikrar getirmeye azimli ve kararlı bir lider olarak oturacak… Yani, Kıbrıs adasının diğer halkına da liderlik yapacak; yani bölgedeki hak ve çıkarlarını koruma ve kullanma bağlamında Türkiye ve Yunanistan’a da liderlik yapacak biri olacak… Kıbrıs sorunu çözümünde eksik unsur, süreci yöneterek yürütecek bir liderdir; yeni dönemde ilgili taraflardan sadece Kıbrıslı Türkler seçimle yeni bir lider gönderecek masaya… Doğru seçim, doğru lider, doğru yönetilen ve o doğruda yürütülen bir çözüm süreci… Kıbrıs sorunu çözümünü başarmak için doğrusu bu…

11 Ekim, Kıbrıslı Türklerin hakettikleri yaşama başlayabilmek için doğrusunu seçme tarihidir… Militarizme  ve hatta tarikatlara, büyüklük kompleksinin voyvodalığına sarılanları değil, kendi halkını özne bilmeyenleri değil, öfke ve duygu kontrolü yapamayanaları değil; sakin ve olgun ve bilgili ve kendinden emin liderlikle, tüm muhataplarına karşı barış diplomasisini kullanan lideri, barış ve emek yolunda yılmamış-yıkılmamış-savrulmamış bir siyasi hareketin gücünü arkasına almış lideri seçme tarihidir…  Doğrusu…      

Bu yazı toplam 2238 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar