1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Doğu Akdeniz’de doğalgaz odaklı “Jeopolitik poker”
Doğu Akdeniz’de doğalgaz odaklı “Jeopolitik poker”

Doğu Akdeniz’de doğalgaz odaklı “Jeopolitik poker”

Reese: “Annan Planı’na dayalı çözüm Lefkoşa’ya stratejik ve ekonomik istikrar sağlardı”

A+A-

 

 

“2004’te anlaşma olsaydı Kıbrıs bölgenin enerji kavşağı haline gelecekti”

ABD’nin eski Atina Büyükelçisi Charlie Reese, “Kıbrıs sorununa Annan Planı’na dayalı bir çözüm Lefkoşa’ya stratejik ve ekonomik istikrar sağlardı. Böyle bir durumda Kıbrıs Doğu Akdeniz’de enerji kavşağı haline gelirdi” dedi. Haftalık Kathimerini gazetesi, “Kriz Görüntüsü Önünde Jeopolitik Poker... Ankara’nın Talepleri, Rusya’nın ve İsrail’in Rolü, ABD’nin ve Yunanistan’ın Tavrı ve Derinde de Doğalgaz Yatakları” başlıklı haberinde, Türkiye hükümetinin ‘atak’ politika benimsemeye karar verdiğini, bu çerçevede, Güney Kıbrıs’la petrol-doğalgaz arama çıkarma anlaşması yaptığı için İtalyan Enerji devi ENI ile işbirliğini kestiğini yazdı, özetle şunları ekledi:
“Ankara’nın bütün ünlü büyük yatırımcılara mesaj niteliğindeki bu kararı Lefkoşa’nın Kıbrıs MEB’indeki parsellerde araştırma ruhsatı vermek için çıktığı ve 26 Mayıs’ta kapanması söz konusu olan ihale süresini uzatmaya hazırlandığı bir döneme denk geldi. ENI Samsun-Ceyhan boru hattındaki ana yatırımcıdır, Karadeniz’den geçerek Rus gazını Türkiye’ye taşıyan South Stream ve Blue Stream hatlarına katılımının nasıl etkileneceğiyse bilinmiyor. Ankara’nın en üst stratejik hedefi, Kıbrıs MEB’inde bulunduğu değerlendirilen doğalgazın Lefkoşa tarafından değerlendirilmesini engellemek, Kıbrıs Türk toplumunun katılımı aracılığıyla yatakların yönetilmesinde söz hakkı elde etmektir.
Ülkelerin ve şirketlerin tepkilerini sınayan bu strateji, Lefkoşa’nın doğalgazdan gelecekte elde edilecek gelirin, kredi sözleşmesi çerçevesinde ortaya çıkacak yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle hukukî anlamda bağdaştırma çabasına tepki olarak Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen olağanüstü toplantıda kararlaştırıldı. Ankara süratle yoğunlaştırılmış toplumlararası müzakereler ve Türkiye, Yunanistan ve iki toplumun katılacağı dörtlü konferans toplanması, çözüm olmaması halinde taksim uyarısında da bulunarak, sonunda hidrokarbonlardan müşterek istifade konusunda bastırıyor. Bu tezi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kamuoyuna yaptığı açıklamayla ve BM Güvenlik Konseyi Daimi üyelerine gönderdiği mektuplarla iletti. Atina şimdilik Ankara’ya dayanak sağlamaktan kaçınarak temkinli hareket ediyor. Türkiye’nin hedefi Kıbrıs Türk toplumuna doğalgazın kullanımından ekonomik menfaat sağlamak ve doğalgaz aranması ve çıkarılmasıyla ilgili kararlarda söz hakkı elde etmektir. Erdoğan’ın niyetlerinin samimiyeti ve iki ülkenin gerçekten yeniden yakınlaşma perspektifleri konusunda ciddi kuşku belirtiliyor olmasına karşın ABD başkanı Obama’nın şahsi arabuluculuğundan sonra İsrail’le yeniden yakınlaşma çabaları Ankara’nın bütün bu planlamasını kolaylaştırıyor.”
Gazete, ABD’nin eski Atina Büyükelçisi ve RAND temsilcisi Charlie Reese, Rusya’nın Güney Kıbrıs’taki eski büyükelçisi ve Rusya Devlet Uluslararası İşbirliği Dairesi Başkan Yardımcısı Georgi Muradov ve Begkin-Santat Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü-İsrailli Analizci Efrem İnbar’la yaptığı röportajları aktardı.

Reese: “Annan Planına dayalı çözüm Lefkoşa’ya stratejik ve ekonomik istikrar sağlardı”

Gazete Reese’in “Kıbrıs sorununa Annan planına dayalı bir çözüm Lefkoşa’ya stratejik ve ekonomik istikrar sağlardı. Böyle bir durumda Kıbrıs Doğu Akdeniz’de enerji kavşağı haline gelirdi” sözünü öne çıkardığı röportajı okurlarına özetle şöyle aktardı:
“ABD Kıbrıs’ın ve bütün Euro Bölgesi’nin istikrarına ilgi gösteriyor, Avrupa ikinci büyük müşterimizdir. Krizin yönetiminde sözümüz yok ancak endişeleniyoruz. Özellikle Kıbrıs için yapısal reformlar gerekiyor. Ekonomisinin işleyiş şekli sürdürülebilir değil. ABD uzun zamandır Annan planı çizgisinde iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü olmasına ilgi gösteriyor. Bu Doğu Akdeniz’deki uzun vadeli istikrar açısından önemlidir. Geri dönüp 2004’e bakar ve iki toplum Annan planına olumlu oy verseydi ne olacağına bakarsak zannederim Kıbrıs bugün, karşılaştığı meydan okumalar karşısında çok daha güçlü olurdu. Çok daha bütünlüklü bir ekonomisi olacaktı.

“Hristofyas ve Ppapdopulos katı politika benimsedi ve Lefkoşa Brüksel’de muazzam bir sermaye tüketti”

Hristofyas ve Papadopulos Türkiye’nin AB üyelik sürecine ve AB-NATO ilişkilerine atıfta bulunarak katı politika benimsediler, bunun sonucunda Lefkoşa Brüksel’deki muazzam bir siyasi sermayeyi tüketti. Ülke yeniden birleşmiş ve Türkiye’yle verimli bir ekonomik ilişkisi olsaydı ekonomisi çok daha güçlü olur, doğalgazın statüsü konusunda Türkiye tarafından sorgulanmazdı. Belki Anastasiadis ile süreç içerisinde durum 2004’tekine benzer bir anlaşmaya doğru yeniden gözden geçirilir.
Türkiye-İsrail yeniden yakınlaşmasının gerçek olduğunu düşünüyorum. İsrail ve Türkiye’nin stratejik çıkarları aynıdır ve tamamlayıcı ekonomik ilişkileri vardır. İsrail önemli bir doğalgaz üreticisi haline geliyor, Türkiye de piyasa ve doğalgazın içerisinden geçeceği ülke olmak istiyor. Dolayısıyla birçok nedenden dolayı 90’lı yıllarda neredeyse tamamen askeri işbirliğine dayalı olan ilişkileri siyasi düzeye benzemese bile iki ülke arasındaki ilişki sıkı olacak. Bunun İsrail-Kıbrıs-Yunanistan işbirliğini etkileyeceğini zannetmiyorum. Sıfır sonuç oyunu (zero sum game) söz konusu değildir. Bu ülkeler arasındaki sıcak ilişkiler çok olumlu bir gelişmedir.

“2004’te anlaşma olsaydı Kıbrıs bölgenin enerji kavşağı haline gelecekti”

2004’te anlaşma olsaydı Kıbrıs, İsrail’den Kıbrıs’a, oradan da Türkiye’ye ve Girit’e boru hatlarının uzanmasıyla bölgenin enerji kavşağı haline gelecekti. Özel sektör, ancak Kıbrıs sorunu çözülür ve siyasi istikrarsızlık son bulursa gerekli enerji altyapıları için Kıbrıs’a büyük yatırımlar yapacak.
Ruslar Kıbrıs’a az miktarda kredi vermenin dışında hiçbir şey yapmamışken, mevduat kayıpları nedeniyle rahatsızdırlar. Akdeniz’deki filoları için bir üsse ihtiyaçları olabilir ve belki Kıbrıs, onlara dayanak sağlamayı çıkarına görebilir. ABD kaygılanmıyor. Dahası, Ruslar Esat’a desteklerini çekerse Suriye’de üs bulundurmalarına (ABD) itiraz etmez”
(tak)

Bu haber toplam 1952 defa okunmuştur