Doğum Günü
Doğum Günü
ÇOCUK GÖZÜMDE KIBRIS VE ANILAR -22-
Erdinç Gündüz
Ne nöbetler ne de eğitimler bitmek tükenmek bilmiyor. Okul da bitmek tükenmek bilmiyor. Sonrasının ne olacağını bilmeden okula da gidip geliyoruz. Zifiri karanlıkta önümüzü hiç görmeden yürüyor gibiyiz hepimiz. Herşey durdu, zaman durdu sanki. Mevziler yuvamız, takım karargahı evimiz, komutanlarımız abimiz, babamız. Kader birliği yaptığımız arkadaşlarımızla silahlar en yakın dostumuz. Başka birşey yok hayatımızda.
Zaman zaman neden burada olduğumuzu bile unutuyoruz. Hayatımızın bir parçası halinde herşey. Sanki bu yaşadıklarımızın dışında bir başka hayat yok gibi. Kalıplaşmış günlük yaşamımızda meydana gelen küçücük olaylardan tat almaya çalışıyor, mutlu olmak için bahaneler arıyoruz.
***
Hemen karşımızdaki Ledra Palace otelinin Türk tarafına bakan kısmında Rum mevzileri var, biliyoruz. Hatta tarasta da hem gözetleme mazgalları hem de mevzileri var. Özellikle alarm gecelerinde farkediyoruz gidip gelen gölgeleri. Çok yakınımızdaki otelin bahçesinin Türk tarafına en yakın noktasında ise Birleşmiş Milletler gözetleme kulesi bulunuyor. Birleşmiş Milletler askerlerinin sayısı on kadar. İşin garibi, onlar da, Rumlar gibi Ledra Palace otelinde kalıyorlar. Kim bilir? Belki de yan yana odalarda.... Daha da garibi, otelde kalan müşteriler de var. Sayıları çok fazla değil ama var. Bazen, bahçede gezinirlerken görebiliyoruz onları. Yaz aylarında yüzme havuzunu da kullanıyorlar. Bazı geceler havuz başında müzikli birşeyler bile olmakta. Bulunduğumuz noktadan herşeyi görmek mümkün değil ama gecenin belli bir saatine kadar çalan orkestrayı rahatça dinleyebiliyoruz.
***
Doğum yıldönümüm geldi. Gece yarısından sonra doğum günüm olacak. Kaç yaşında olduğumun bile farkında değilim. Nöbetteyim. Parmaklarımla hesaplamaya çalışıyorum kaçıncı yaşıma girmek üzere olduğumu. Sonra, vazgeçiyorum. Geçmiş bunca yılda, geleceğimle ilgili olarak neler hayal ettiğimi neler planladığımı hatırlamaya çalışıyorum. Ama nafile. O da silinmiş gibi sanki. Yahut kopuk kopuk. Herşey sıfırdan başlamış adeta.
Hayallerim arasında hiçbir zaman olmamıştı asker olmak, silahlarla kucak kucağa yatmak, üniforma giymek...
Hiç aklıma bile gelmemişti bir gün doğum günümü karanlık bir mevzide, nöbette geçireceğim...
Hiç düşünmemiştim ‘birilerinin’ tüm hayallerimi altüst edeceğini. Hatta yıkacağını....
Hiç aklıma bile getirmemiştim bir doğum yıldönümümde, doğum günü pastasındaki mumu üfleyeceğime, bir gün, ısınmak için avuçlarıma üfleyeceğime...
Hiç düşünmemiştim, bir doğum günümde annemden babamdan, sevdiklerimden, arkadaşlarımdan uzak yapayalnız olacağımı...
Hiç düşünmemiştim bir doğum günümde çevremde bana “Doğum günün kutlu olsun” diyecek bir kişi bulunmayacağını...
***
Saat dört... Nöbetim bitti.. Az önce bir başka arkadaşıma devrettim silahımı da nöbet yerimi de... Sıra onda... Karanlıkları bekleme sırası da, düşünme sırası da...Güneş doğana kadar, benim gibi o da hesaplaşacak belki de geçmişi ile. Ve suya düşen eski hayallerini hatırlamaya çalışacak.
Sessizce girdim koğuşa ve kendimi attım ranzama. Uyumak umuduyla. Ama yok. Uyku yok. Üstelik sabah sekizde de kalkmak zorundayım. Okula gitmem lazım....Belki orada çıkar doğum günümü hatırlayıp kutlayacak birileri.....