1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Doğuş... Ve... ÖYLE DEMEK İSTEDİ
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Doğuş... Ve... ÖYLE DEMEK İSTEDİ

A+A-

Doğuş Derya meselesi, kınamak ve ‘öz’
 

Meclis kürsüsünden acılı adanın gerçeği dile gelince, kimi ‘terbiye özürlü’ şarlatanlar köpürdü.
‘Kınamak’ en hafif yaklaşım olur herhalde…

***

İyi de...
Mesele salt bu değil ki.
‘Öz’e ne oldu yani ‘içeriğe’ ?
Çok daha önemsememiz gereken Doğuş Derya’nın sözlerinin içeriği…
Hepimize ‘öteki’ diye ezberletilen ve ‘acıları’ silinen toplumun gerçekleri.
‘Ortak yurt’  ödevlerimiz!..
Ne oldu onlara peki?
Ya da...
‘Külhanbeyi’ söylemlerimize ne demeli sahi?!

***

Doğuş Derya’nın sözleri, ilk gün, onlarca gazetemizin ancak birkaçında ön sayfalara taşınmıştı.
Oysa ‘küfürler’ gündem oldu.
Bu ‘alçakça’ ifadeler mi konuşulması gereken…
Yoksa ‘yüzleşme’ye dair öğretiler mi?
‘Öz’e verdiğimiz değerden daha fazlasını ‘küfre’ veriyoruz, ne yazık ki!..
Tepkiye tepki!..

***

Doğuş Derya’nın yanında olmak, bu ‘alçakça’ saldırıların sahiplerini kınamak değildir…
Kınarsınız…
Her türlü ‘yasal sürecin’  takipçi olursunuz….
Yetmez...

***

Doğuş Derya’nın - ve aslında bir anlayışın- yanında olmak, bu ‘siyaseti’  yaymakla mümkündür…
‘Alt etme’ anlayışı yerine ‘barış dili’ni toplumsal tezgahta dokumakla…

***

‘Savaş gemileri’ne karşı çıkmaz,  “bir karış toprak verilmez” popüler siyasetine uyumlaşarak cesaretle gerçekleri konuşmaz, sokakların ve köylerin ‘tarihten silinmek istenen’ isimlerini -en azından- yenilerinin yanına çakmazsanız...
Ne kadar da kolaycılık olur ‘kınamak’...
Bu ‘küfürbaz’lardan sizi ayıran nedir, sadece ‘dil temizliği’ mi?
Bu ‘ayırım’ı hayatın belleğine kazıyabilmektir mesele...
Herkes kendi oyununu oynar,  ‘tepkisel’ bir gündem içerisinde  ‘sırasını savar’ ancak meselenin ‘öz’üne dokunmazsa, ne değişir yani?

***

Eğer eğitim sistemi ‘barış’ diliyle yeniden yapılandırılmıyorsa...
Eğer ‘militarist tören’ geleneği son bulmuyorsa…
Eğer ‘şoven’ semboller caddelerden dağlara yayılıyorsa...
Eğer ‘karşılıklı suçlama oyunları’nın adına halen ‘diplomasi’ deniyorsa…
Eğer ‘hakikatler’in gün yüzüne çıkması için ciddi adımlar atılmıyorsa...
Eğer ‘özür’ dahi dilenmiyorsa kırk senenin ardından...
‘Kınamak’ o kadar kolay ki!..

***

Doğuş’a yönelik çirkin saldırılara tepkisiz kalmamak elbette önemli...
Ama dediğim gibi, eğer ‘fikre’ dair bir sahiplenme yoksa, ‘öz’ü yükseltmek içermezse tüm bunlar…
Hayata dokunmazsa anlatılanlar...
‘Aslında öyle demek istemedi’  diyerek ‘kaçmak’ varsa yine...
Ne fayda ?!

Bu yazı toplam 4817 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar