Doğuştan Kıbrıs’ı satmış hainler!
BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi buralardayken…
Haaa, buralarda olmayabilirdi de…
Hatta öyle biri atanmamış, müzakerelerin başlama ihtimali de hiç olmayabilirdi…
-*-*-
Tiyatro yasaklayan zihniyet ile Trodos’ta Kıbrıslı Türk gençlere saldıran zihniyet tamamen aynıdır…
Ve bu zihniyet ne acıdır ki kardeştir!
-*-*-
Bunları aynı merkezlerde eğittiler…
EOKA’yı da TMT’yi de kuranlar hep aynı kişiler…
Birinin başına Türkiyeli, ötekinin başına Yunanlı koydular…
-*-*-
Taaa o günlerden de kafaları hiç değişmedi…
Evlatlarını asla savaşa sürmediler…
Hatta bakınız Ersin Tatar gibilerine, askerlik bir yapmadılar…
Kaçtılar o “çok milli davayı savunmaktan”…
-*-*-
Ne yaptılar?
Amerika kazansın, İngilizler kazansın, anavatanlarımız da kazansın dediler; vatanı sattılar aslında!
Kıbrıs’ı sattılar…
-*-*-
55’te de, 58’de de…
63 – 64’te de…
67’de de…
74’te de…
Hep onlar…
-*-*-
Onlar savaş başlatıyor, kışkırtıyor, tiyatro yasaklıyor ve ne ilginçtir, kokuşmuş statükoyu devam ettirmekten başka bir şey yapmıyorlar…
-*-*-
Garibim Holguin de bunları ciddiye alıp, müzakere başlatacakmış da…
-*-*-
Canım kardeşim, bacım Holguin; git bu satılmış tiyatro yasaklayıcılar ve Trodos’ta gençlere saldıran faşistlerin patronları Amerika, İngiltere, İsrail, Türkiye, Yunanistan falan onlarla görüş…
Bu pis faşist cukkacılarla neyi konuşuyorsun?
Boşuna!
-*-*-
Bunların tamamı doğuştan Kıbrıs’ı satmış hainlerdir…
Ölümsüz olmak
“Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır.”
İslam’ın kutsal kitabı öyle der…
-*-*-
“Ölümsüz”lük gerçek anlamıyla söz konusu değildir…
İleride tıp gelişir, bilim inanılmaz bir noktaya gelir ve insanoğlu ölümsüzleşir mi bilemem ama şu anda “ölüm” en acı gerçeğimizdir…
-*-*-
Güzelyurt’tan ağabeyimiz, kardeşimiz Savaş Solman’ın ani ve acı haberini aldık önce…
Çok iyi bir sporcu, mükemmel bir insan, güler yüzlü bir arkadaştı…
Artık güler yüzünü, şakalarını görmeyeceğiz…
-*-*-
Peki, burada “ölümsüzlük” kavramını tekrar tartışalım mı?
Evet!
Fix diye seslendiğimiz sevgili Savaş öldü ama sevgisiyle, dostluğuyla kalbimizde ölümsüzdür…
“Ölümsüz” olmak da böyle bir şeydir…
Geride bıraktıklarınız sizinle ilgili çok iyi şeyler konuşuyorsa, işte “ölümsüzlük” derim…
-*-*-
Ve Ali dayımız…
Ali Kanarya…
Çatoz’da doğdu…
İngiltere’ye 50’li yılların başlarında göç etti…
Yıllarca çok lüks bir restoran çalıştırdı…
Kapattı…
Leicester’de yaşıyordu…
Bölgeye avlanmaya gelen gerek İngiltere’de gerekse Kıbrıs’ta yaşam süren av meraklılarının çok yakından tanıdığı biriydi…
O da aramızdan ayrıldı ama inanın, sevgi dolu sohbeti, Osmanlıca’dan kalma Türkçesi, Orta İngiltere ağzı İngilizcesi ile benim için “ölümsüzler” arasındadır…
Notlar…
Döviz uçtu, Türk Lirası çöktü.
Euro haftayı 36 TL ile açtı...
Dolar 33 TL’ye yürüyor…
Sterlin 42 TL ile tarih yazmanın eşiğinde…
-*-*-
Havadis gazetesi “Batıyoruz” diyerek yazdı…
KTAMS, 29 Şubat itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 22 bin 622 TL olarak açıklamış…
KKTC Merkez Bankası’nın Ocak 2024 verilerine göre tahsili gecikmiş alacaklar başlığı altında kredi kartları tutarı 36 milyon 414 bin 473 TL olarak belirtildi.
Ocak 2024 sonu itibarıyla, vatandaşların bankalara olan toplam borcu 27 milyar 384 milyon 327 bin 103 TL olarak kayıtlara geçti…
-*-*-
200 gram ekmek 15 TL…
Oooo çok güzel taş fırın Kıbrıs çöreciği mi; 200 TL…
Hellim yiyemez, eti izleyemez olduk…
-*-*-
On binlerce insanın ekmek yediği, çok ciddi işler yapmaya çalıştığı, ölümüne emek verdiği üniversiteler, birkaç ısgartanın çok para kazanma hevesinden mahvolmuş durumda…
-*-*-
Polis “öğrenci” durduruyor; arabadan 200 bin dolar çıkıyor!
Polis, “öğrenci” durduruyor; arabadan uyuşturucu çıkıyor!
Polis “öğrenci” durduruyor; araba kaçak, kullanan kaçak, yolcu kaçak!
-*-*-
Cumhurbaşkanı sürekli bir yerlerde gezmelerde ve abuk sabuk açıklamalarda…
-*-*-
UBP, akademi kurmuş!
DP kavgalı…
YDP T izni dağıtımında…
-*-*-
Ülkeye yağmur bile doğru dürüst yağmıyor...
Günahlarımız büyük olsa gerek!
Fıkrada bile!
10 yaşında bir çocuk, Güney Kıbrıs’ta çok beğendiği bir oyuncağı almak için babasından 100 euro istemiş…
Babası kızmış!
Yok öyle paramız falan demiş…
-*-*-
Çocuk da gece gündüz televizyonlarda bahsediliyor ya, “Allah’tan yardım istemeye” karar vermiş…
-*-*-
Oturmuş, el yazısıyla bir mektup yazmış…
Eski usulde, nenesinin yaptığı gibi mektubu zarfa koymuş ve postaya atması için ablasına vermiş…
-*-*-
Ablası kırmamış…
Götürmüş Lefkoşa’da mektubu postaya vermiş…
-*-*-
Zarfın üzerinde adres olarak sadece “Allah” yazılıymış…
Posta çalışanlarının dikkatini çekmiş…
-*-*-
Onlar da mektubu alıp Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı’na götürmüşler…
Bakan açmış, mektubu okumuş…
Gülümsemiş…
-*-*-
Mektupta, “Allah’ım bana 100 euro gönder” yazılıymış…
-*-*-
Bakan, mektubu, Cumhurbaşkanı’nın başkanlık ettiği bakanlar kurulu toplantısına götürmüş, açmış okumuş…
Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar, çocuğa yardımcı olmaya karar vermişler ama 100 euro çok büyük para…
-*-*-
Zarfa Maliye Bakanı’nın cebinden 5 euro koymuşlar ve odacılara verip, çocuğu bulun, bu zarfı verin demişler…
-*-*-
Kıbrıs küçük yer, odacılar 10 yaşındaki çocuğun evini bulmuşlar, zarfı vermişler…
Çocuk oturup bir mektup daha yazmış, odacıları koşarak yetişmiş; bunu lütfen “Allah’a geri götürün” demiş…
-*-*-
Odacılar da yeni mektubu alıp, bakanlar kuruluna götürmüşler…
Cumhurbaşkanı açmış…
-*-*-
İkinci mektupta şunlar yazıyormuş:
“… Sevgili Allah’ım! Parayı yolladığın için teşekkürler… Ama parayı KKTC Devleti yöneticileri üzerinden yollamışsın… Tabii her zamanki gibi oradakiler 95 euroyu kendileri almış… Bana 5 dolar ulaştı… Yine de teşekkürler…”
Sevgili Savaş Solman ve Ali dayımız… Nur içinde uyusunlar…