1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Doktor ne söylerse onu yaparım… Ben suçsuzum!”
“Doktor ne söylerse onu yaparım… Ben suçsuzum!”

“Doktor ne söylerse onu yaparım… Ben suçsuzum!”

Ayşegül İşbilen, savunmasında hemşirelerin ‘tanı ve teşhis koyma’ yetkililerinin bulunmadığını belirterek, doktorların kendilerine ne söylerse onu yaptıklarını ileri sürdü

A+A-

Didem MENTEŞ

Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden ‘yasa dışı hamileliği sonlandırma’ davasında sanıkların dinlenmesine devam edilirken, dünkü duruşmada sanıklar Ayşegül İşbilen ile Taner Okburan ‘yemin’ vermeden kendilerini savundu. Sanık kürsüsünden savunmalarını yapan İşbilen ve Okburan; “ben suçsuzum” diyerek aleyhlerine getirilen suçlamaları kabul etmediler.

Ayşegül İşbilen, savunmasında hemşirelerin ‘tanı ve teşhis koyma’ yetkililerinin bulunmadığını belirterek, doktorların kendilerine ne söylerse onu yaptıklarını ileri sürdü.

34 haftalık bebek olayını da hatırladığını aktaran İşbilen, “o gün Fahri Bey ameliyatta ölü doğan çocuğu aldı ve bana verdi. Kesinlikle eminim hiç hareket etmedi, ağlamadı. Diğer Fetüsler gibi yatak koruyucularına sardım ve A.D.’ye teslim ettim” dedi.

Taner Okburan ise ameliyat hemşiresi olarak kendisinin ‘iğne yapma yetkisi olmadığını’ söyleyerek, Ada Hospital’de de hiçbir anneye ve bebeğe iğne yapmadığını öne sürdü.

Taraflar hazır bulundu

Sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Özkent Tunçbilek, Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu dün yeniden Girne Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı.

Başkan Fatma Şenol, üye yargıç Murat Soytaç ve üye Yargıç Seran Bensen huzurundaki davada, Başsavcılık adına İddia Makamı’nda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar ve sanıkların avukatları mahkemede hazır bulundu. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’i Avukat Serhan Çınar, sanık Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, sanık Taner Okburan ile Ayşegül İşbilen’i Avukat Emre Kadri, sanık Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş ve sanık Rasiha Serdaroğlu’nu Avukat Tahir Seroydaş ve Ömer Başay temsil etti.

Sanıklar ‘sanık kürsüsünden’ savunmasını yaptı

Dünkü duruşmada sanıkların dinlenmesine devam edildi. Sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek ile Verda Özkent Tunçbilek’in ardından söz sanık 3 Ayşegül İşbilen ve sanık 4 Taner Okburan’a geçti. Avukatları Emre Kadri, müvekkillerinin savunmalarını ‘yemin vermeden’ sanık kürsüsünden yapacaklarını beyan etti. Bunun üzerine ilk olarak sanık Ayşegül İşbilen ardından da Okburan savunmasını yaptı. İşbilen ve Okburan savunmalarını Mahkemeye bakarak, zaman zaman kaleme almış oldukları kağıda bakarak da sürdürdü. Sanıkların savunmaları ardından Avukat Emre Kadri, sanık Taner Okburan için ilk tanığı olan ürolog doktor A.S.’yi mahkemeye dinletti. 


Ayşegül İşbilen: Hemşireler doktor ne söylerse onu yapar

Sanık Ayşegül İşbilen, savunmasında hemşirelerin ‘tanı ve teşhis koyma’ yetkililerinin bulunmadığını belirterek, doktorların kendilerine ne söylerse onu yaptıklarını ileri sürdü.

İşbilen: “Ben Ada Hospital’de 2,5 yıl hemşireydim. Tüm doktorlara eşit mesafedeydim. Fahri beyin hemşiresi değildim. Verda hanım hastanenin sahibi olduğu için tüm çalışanlara yakın olmaya çalışırdı. Fahri bey kibirli biri olduğu için herkesin ameliyatlarına girmesini istemezdi. Bunun için ben ve Taner bey ameliyatlarına girerdik. Hangi hasta ne ameliyatı geçirecek bilmezdik, belli hastalıkları bilirdik. Bunların tıbbi gerekçelerini bilirdik. Doktorlar bize ne talimat verirse onu yapardık. Biz hemşirelerin tanı ve teşhis koyma yetkimiz yoktur. 18 Şubat tarihinde bir toplantı yapıldı. Verda hanım başhemşire olduğumu söyledi. Görev ve yetkililerimle ilgili hiçbir şey söylemedi. Bu görev ve yetkilerime Mart ayından itibaren başlayacaktım. Biz hemşireler Fahri bey ve Verda hanımın ameliyatlarıyla ilgili detay sormazdık. Onlar da bize yapacakları ameliyatlarla ilgili bilgi vermezdi. Bize ne söylerlerse onu yazardık, ölüyse ‘ölü’ yazardık. Bebek ne şekilde öldü, anne karnında mı gibi detayları sormazdık, açıklama yapmak zorunda da değiller” dedi.

“Fahri bey ölü bebeği aldı bana verdi”

İşbilen, hemşire olarak birçok sezaryen ameliyatında bulunduğunu belirterek, savunmasına şöyle devam etti. “Sezaryen ameliyatlarında ölü doğumlar olurdu. Davaya konu olan fetüslerin hangi annelere hangi doğumlardan olduğunu bilmiyorum. Doktorlar ne talimat verirse ona uyardık. 34 haftalık bebeğin olayını da hatırlıyorum. Ben 7 aylık olduğunu biliyordum. 2016 yılbaşından 1-2 hafta önceydi. Mesai saatleri içerisinde öğlen vakitlerinde bir çift geldi. Kadının karnı bayağı şişkindi, elinde hasta dosyası olduğunu gördüm. Sekreter onları Fahri beyin odasına götürdü, Verda hanım oradaydı. Yarım saat sonra beni aradılar. Ameliyat için hastayı ameliyata hazırlamamı, çocuk doktoruna ihtiyaç olmadığını bebeğin ölü olduğunu söylediler. Z.N. ile birlikte ameliyathaneyi hazırladım. Fahri bey 1-2 saat sonra ameliyata aldı. Ameliyata ben, Taner bey ve anestezist O.A. girdi. Rasiha hanım yoktu. Hemşire Z.N.’nin görevi yoktu. Z.N. bir ara ameliyathaneye geldi, herhangi bir ihtiyaç olup olmadığını sordu. Ben de ‘yoktur’ dedim. O gün Fahri bey ölü doğan çocuğu aldı ve bana verdi. Taner bey almadı. Fahri bey çocuğu bana verdiğinde ölüydü, kesinlikle eminim hiç hareket etmedi ve ağlamadı. Diğer fetüsler gibi yatak koruyucularına sardım ve A.D.’ye teslim ettim. Ben A.D.’nin gömeceğini bilmiyordum. Bununla ilgili kesinlikle bir bilgim yoktur. Diğer konularla ilgili hastane personeli ne kadar bilgi biliyorsa o kadar şey biliyorum. Benim Z.N. ile bebekle ilgili hiçbir şey konuşmadım, ‘biz bebekle annenin hayatını kurtardık’ kesinlikle söylemedim. Ben girdiğim ameliyatlarda ölü ya da canlı olarak göbeğe iğne yapıldığını görmedim, Z.N. kesinlikle yalan söylüyor. Fahri bey ve Verda hanımın bazı göbeklere iğne yaparak örnek alırlardı ve İngiltere’ye gönderdiklerini biliyorum. Hastanede yapılan işlerin gayri yasal olduğunu hiç bilmiyordum. Tıbbi gereksinim olmadan böyle bir şey yapıldığını düşünmüyorum. Yapılan suçlamaları kabul etmiyorum, ben suçsuzum…”


Taner Okburan: Benim iğne yapma yetkim yoktur!

Daha sonra ise sanık Taner Okburan savunmasını yaptı. hemşire olan Okburan, öncelikle özgeçmişiyle ilgili bilgi vererek, Lefkoşa Hastanesi’nde emekli olduktan sonra özelde çalışmaya başladığını söyledi. Özel hastanelerle çalıştığını ve birçok doktorla birlikte ameliyatlara girdiğini aktaran Okburan, bunun karşılığında 200 TL para aldığını ifade etti. Ameliyatlara girmeden önce ne hastaları gördüğünü ne de bu hastaların isimlerini bildiğini savunan Okburan, “ameliyatta doktor ne söylerse onu yapardım, sorumluluk doktora aitti. Doktorun yaptığı tedavinin doğru mu yanlış mı olduğunu sorgulamazdım. Ben doktor değilim bilgim de sınırlıdır” dedi. 40 yıl boyunca yüzlerce ameliyata girdiğini, hayatı boyunca doktorun talimatı dışına çıkmadığını ve sorgulamadığını söyleyen Okburan, “ameliyatta iğne yapılacaksa benim iğne yapamam gibi bir görevim yoktur. Ben Ada Hospital’de girdiğim ameliyatlarla hiçbir anneye ve hiçbir bebeğe iğne yapmadım” dedi. Mahkemede aleyhine tanıklık eden hemşire Z.N.’nin yalan söylediğini iddia eden Taner Okburan, “bana doktor yap derse herhalde yapmama, zaten öyle bir olay da olmadı” dedi. Okburan, “bugüne kadar girdiğim ameliyatlarda onlarca ölü bebek gördüm ama canlı bir bebeğin öldürüldüğünü görmedim. Ben canlı doğup da bebek öldüren ne gördüm ne de duydum. Ben suçsuzun… Yüce mahkemenin adaletine güveniyorum” şeklinde sözlerini tamamladı.

Tanık doktor A.S: “Ameliyatlarda yetki doktordadır”

Sanığın savunması ardından tanığı olarak ürolog A.S. mahkemede yeminli şahadet verdi. Tanık hem avukatın hem de savcının sorularını tek tek yanıtlayarak, Taner Okburan ile ilgili bildiklerini aktardı. 36 yıllık doktor olan A.S., 1979 yılının Aralık ayından beri Taner Okburan’ı tanıdığını ve çok iyi bir insan olduğunu söyledi. Okburan’ın çok düzgün, iyi bir hemşire olduğunu aktaran tanık A.S., Taner Okburan hastalarla ilgili iyi sır saklayan bir hemşire olduğuna dikkat çekti. Doktor A.S., ameliyatlarda tüm yetkinin doktorlarda olduğunu, teşhisi ve tanıyı doktorun koyduğunu belirterek, hemşirelerin böyle bir yetkisi olmadığını söyledi. Hemşirelerin kimyasal ilaç içeren iğne yetkisi olmadığını söyleyen A.S., “iğne yapma yetkisi dokta aittir ama bizim ülkemizde herkes her şeyi yapabilir” dedi. Tanık A.S., Taner Okburan’ın gayri yasal bir fiilde bulanamayacağını söyledi.

Savcı Erdinç Akyener, sorgulama sırasında tanık A.S. ile Taner Okburan’ın son 8 yılda birlikte girdikleri ameliyatların dökümünün getirilmesini Mahkemeden talep etti. Doktor A.S de bunun özel olduğunu ifade etti. Mahkemede bu talep üzerine, duruşmayı 12 Ocak Perşembe gününe erteledi.   

Bu haber toplam 5552 defa okunmuştur
İlgili Haberler