
Donmuş (mu) Çatışma
Bu yazıda niyetim size o etkinlikten bazı notlar sunmak. Ve biraz da Kıbrıs meselesine nerden nasıl baktığımıza dair kendi bakış açımdan yakınmak.
Melek Kaptanoglu
Queen’s University Belfast
Doktora adayı
Mkaptanoglu01@qub.ac.uk
İlk cümle her zaman zordur.
Lafa neresinden başlamalı...
Böyle anlarda ikinci cümleden başlamaktır en doğrusu.
Bölünmüş bir adaya doğduk. Haliyle buralarda çoğu şey garip, çoğu şey absürt. Kanıksadığımıza bakmayın, bayağı tuhaf. Bizim bu garip bölünmüşlüğümüz, kimi zaman “donmuş çatışma” kimi zaman “konforlu çatışma” kimi zaman “çatışma toplumu” kimi zaman “çatışma-sonrası” diye tanımlanıyor. Tarihi, politikacıların yapıp ettiklerini bolca tartıştık. Hatta yüzeysel bir kısır döngü içinde tartıştık çoğu zaman. Peki bugün olanlar? Çağdaş olanlar, gündelik yaşamda, şu anda olanlar?
Kısa süre önce üç genç araştırmacı olarak Londra’da bir etkinlikte kendi araştırmalarımızdan hareketle Kıbrıs’ta neler olup bittiğini tartıştık. Fıkra gibi aslında, “bir Kıbrıslı Türk, bir Kıbrıslı Elen ve bir İngiliz Londra’da buluşup Kıbrıs meselesini konuşmuşlar”.
Kıkırdıyorsunuz değil mi? duyar gibiyim.
Bu yazıda niyetim size o etkinlikten bazı notlar sunmak. Ve biraz da Kıbrıs meselesine nerden nasıl baktığımıza dair kendi bakış açımdan yakınmak. Olur ya bir yerlerde gönlünü sosyal antropoloji, halkbilim gibi işlere kaptırmış bir araştırmacı okursa ona hafiften dokunmak boynumuzun borcu.
Dedim ya biz bölünmenin çocuklarıyız, yırttıkları elbiseyi dikmeye niyetli olanlardanız. Bir gün Ethan Chandler (1) diye bir araştırmacıdan e-posta aldım. Danışmanım aracılığıyla ulaşmış, Oxford Üniversitesinden, coğrafya bölümünde öğrenci. Kıbrıs’ta gündelik hayatta barış inşasına dair daha çok politik coğrafya ekseninde, neler oluyor özellikle gençler neler yapıyor diye araştırıyor.
Sahi Kıbrıs’ta gençler barış için ne yapıyor?
Buluştuk Dayanışma Evinde, birer kahve içtik. Biraz onun araştırmasından biraz benimkinden bahsettik. O sıralar Winds of Change yelken turunu tamamlayalı çok olmamış, biraz ondan bahsettim. AHDR’dan Imagine (2) projesinden laf açtık biraz. Aradan epey zaman geçti. Alan çalışmam bitti. Tezi yazmak için Belfast’a döndüm. Heybem ağzına kadar dolu. Klasik bir “alan sonrası etnograf” hali. Not defterleri, ses kayıtları, fotoğraflar, hard disk, telefon ne var ne yoksa veri dolu. Karmaşık bir yumak halinde her şey. Kolay mı, bir yıllık bir çalışma (resmi olarak yani, öncesi de var sonrası da olacak).
Aklım dolu, ruhum dolu, gönlüm dolu halde bu yumağı yavaş yavaş örmeye çalışıyorum. Deşifre yapıyorum, tezi yazıyorum… Ethan’dan mesaj geldi. “Londra’da bir etkinlik düzenlemeye çalışıyorum, ilgilenir misin?” Konu ne? Genç araştırmacılar olarak araştırmalarımızı tartışacağız, daha çok yuvarlak masa toplantısı gibi. Biraz karmaşık biraz da kırılgan bir haldeyim ama paylaşmak da istiyorum. Nasıl yaparız diye konuştuktan sonra üç kişi olalım o zaman dedik. Yolda bize Andreas Papallas katıldı (3). Andreas mimar, aynı zamanda Oxford Üniversitesinden doktora adayı. O da 2014-2016 arasında yapmış alan çalışmasını. Özellikle Lefkoşa’da, Surlariçinde, mekân odaklı bir çalışma yaptı.
Fıkra daha komik oldu şimdi bakın, bir mimar, bir coğrafyacı bir de sosyal antropolog…
Etkinlik günü Londra’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yüksek Komiserliğinin binasında buluştuk. Araştırma konularımız pek çok yerde örtüşüyor. Sanki birbirimizi tamamlıyor gibiyiz. Bir yandan da özgün, kendi disiplinlerimizin bakış açılarından eğip büküyoruz meseleyi. En büyük ortaklığımız üçümüzün de odağında Lefkoşa’nın olmasıydı.
Andreas, mimari ve kentsel tasarım tarafından tutuyor meseleyi. Nicosia Master Plan’dan, Ledras’ın yayalaştırılmasından bahsediyor. Zira mekânı nasıl deneyimlediğimiz politik olduğu kadar kültürel de bir mesele. Ethan gençlerden, tarih eğitiminden bahsediyor. 18-30 yaş arası Kıbrıslıların barış için neler yaptıklarını araştırmış. İki toplumlu değil aslında topluluklar arası/çok toplumlu bir mesele bu. Özellikle gündelik hayat pratikleri bakımında barış inşasını irdeliyor. Bense barış inşa performanslarından bahsediyorum.
Barış mı inşa performansı?
Grasroots diye tabir ettiğimiz, gündelik hayatta, sivil toplumda, sokaklarda, hayatın içinde insanlar barışa dair taleplerini, arzularını, umutlarını nasıl gösteriyorlar, işte kabaca buydu benim konum. Sadece performans sanatları; dans, tiyatro ve müzik değildi araştırdığım; protestolar, şiir, festivaller, sivil toplum ve insan haklarına dair eylemler, neler neler… İki toplumlu/çoktoplumlu/toplumlararası düzeyde neler yapılıyor, işte bunlardı meselem.
Tamam anladık politikacılar yıllardır şöyle etti böyle etti, peki Kıbrıslılar ne yaptı? Kıbrıs’taki insanlar barışa dair neler yaptı- neler yapıyorlar gündelik hayatlarında?
Allah sizi inandırsın sevgili okuyucu, çok şey yaptılar. Çok şey de yapıyorlar. Sadece benim kısacık araştırmamda bile neler olmadı ki? Neler neler olmuyor ki?
İşte burası benim sitem edeceğim yer. Zira…
Memlekette sosyal antropoloji, halkbilim, sosyoloji, kültür araştırmaları, etnografi falan dediğimiz alanlar çok eksik, çok “hasarlı”. Önemsenmiyor pek dikkate alınmıyor. Malum pek “müşteri” getiren alanlar değil bunlar üniversitelerimiz için. Yeterince tartışılmıyor, üniversiteler pek fazla araştırmacı, nitelikli araştırma üretemiyor. Politikalar deseniz hak getire. Bir yandan pek kızamıyorum da kimseye ama bir yandan da yaram pek derin. Benim araştırmam Eylül 2023-Eylül 2024 arasındaydı. Ben sahadayken liderler müzakere etmiyorlardı-malum. Üstelik 1974'ün 50. yılıydı.
Öyle bir sardıydı ki ortalığı bu “50 yıl” bahsi…
Etnografik alan çalışmasında “bir şeylerin varlığı kadar yokluğu da veridir” diye öğretilir. Ne olduğuna bakarsınız ama ne olmadığı da size çok şey söyler. Ben Kıbrıs'ta barışı araştırırken Kıbrıs'ta barış görüşmeleri yoktu.
Nitekim ben de grasroots dediğimiz toplum tabanında insanlar arsındaki yapıp etmeleri araştırıyordum. Tabii ki çok-toplumlu olarak (4). Nitekim oralar çok canlı çok hareketliydi. Barış İçin İki Toplumlu Koro-Lena Melanidou (5) şarkılarını söylemeye devam etti, başlarındaki zeytin dallarından taçlarla, beyazlar içinde. Şairlerimiz buluştu…
“Kardeşim barışı ne zaman yapacağız.”
…ve barışın dizelerini paylaştılar (6). Gökkuşağı bayrağı Onur Yürüyüşü için iki parça halinde, iki taraftan getirildi ve ara bölgede dikildi, “bakın biz haklarımız için birlikte mücadele ediyoruz” dercesine (7). Stavros ve Yalçın'ın Karpaz’dan Baf’a yürüyüşlerinin belgeseli gösterildi çok kez (8). Winds of Change, iki toplumlu mürettebatıyla ada etrafındaki yelken turunu tamamladı, hem de hiç yelken deneyimi olmayan gençlerle (9). Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği devam etti barış eğitimi vermeye, öğrencilere ve öğretmenlere eğitim malzemeleri üretmeye (10). Antilogos Tiyatrosu Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun ev sahipliğinde, 20. Kıbrıs Tiyatro Festivalinde sahne aldı, Annesi oyunuyla (11). Bilmediğimiz, duymadığımız ama özdeşimiz olan hikayelere, acılara birlikte ağladık. Sahneden Ritsos'un şiiri okunduğunda hepimizin yüreği aynı yerden titredi. Kıbrıs Havaları Derneği Lokmacı kapısında konser verdi, kapıdan geçenlere ortak bir Kıbrıs kültürü olduğunu gösterdi/dinletti (12). Vicdani retçilerimiz onlarca sebebinin arasında "barışa inandıkları için, düşman olarak görmeyi reddettikleri "öteki" Kıbrıslıları öldürmek üzere eğitilmek istemedikleri için” askere gitmeyi reddettiler (13). Hapsedildiler. Neler olmadı ki…
Elbette “ne var yani bunlarda” diyebilirsiniz? Her günkü meseleler.
Ne demek ne var, ne yok ki?!
Çok şey var tabi, özellikle barışı araştıran bir sosyal antropolog için. Her biri ayrı ayrı derin bir dikkat ve özenle düşünmeyi gerektiriyor. Hikayeleri dinlemeyi ve anlamayı. Fakat esas meselemize dönmek istiyorum.
Ethan ve Andreas’la yaptığımız tartışmada her birimiz farklı yerden vurguladık konuyu. Bir yandan örtüştü tespitlerimiz. Söz gelimi Kıbrıs’ta barış isteyen insanların gündelik hayat pratiklerine baktığımızda bunun mekanla ilişkisini ortak bir yerden kurduk. Ortak bazı sorular sorduk, mesela bölünmüş bir adada yaşamak kültürümüzü, hayatı nasıl şekillendiriyor? Peki barış inşacıları-barış aktivistlerinin faaliyetleri bölünmeyi nasıl dönüştürüyor? Ara bölgemizin bu “arada kalmışlığında” neyi yeniden üretiyor neyi dışarda bırakıyoruz? Ara bölge demişken, üçümüzün de önemli ölçüde dikkatini çekti tabii. Ara bölgemiz yani, “the Ledra Palace Buffer zone”. Bir araştırmacı için ne büyük nimet. Her yerinden “veri” akıyor. Üçümüz de bol bol vakit geçirdik oralarda. Bilmeyenler için kabaca, Kıbrıs’ta ikitoplumlu/çoktoplumlu etkinliklerin kalbi. “Öteki tarafta” ne oluyor diye bir adım atmaya niyet ederseniz ya da “barış aktivistleri” nerelerde toplanıp da barış mesajları veriyor derseniz işte tüm bu etkinliklerin nabzı hala burada atıyor. Eğrisi doğrusu ayrı mesele tabii, tartışırız. Fakat bir vakitler Papadakis’in (Papadakis, 2005) yankılarla anlattığı ölü bölge artık ölüyü utandıracak kadar canlı!
Tövbe bismillah!
Bölünmenin ta kendisi olan yer artık barışın ve kavuşmanın mekânı. Hem ayrılığın çizgisi hem de kavuşmanın köprüsü olmuş durumda. Biraz paradoks biraz ambivalan. Biraz ironi….
….biraz da kaderin cilvesi mi ne?
Fakat bana sorarsanız en önemli özelliği “dehumanise” ettiğimiz insanları “rehumanise” edebilmeye imkân sağlaması. “Öteki” taraftan biriyle ilk kez bir vesileyle ara bölgede, Dayanışma Evinde tanışanlar “onlar da insanmış be!” dediler. Garip değil mi? Acıtıcı ama hakikat. Çoğu zaman ilk kez buralardan atıldı iki toplumun yakınlaşma tohumları pek çok insan için. İnsan hikayeleri oluşuyor, paylaşılıyor buralarda. O yüzden önemsiyorum ara bölgemizi.
Laf lafı açıyor sevgili okuyucu, daha da uzatmak istemiyorum. Malum, uzatmak istediğim meseleler için uzuun bir tez yazıyorum. Müsadenizle toparlayım.
Ethan ve Andreas’la yaptığımız tartışma Kıbrıs’ın güncel, çağdaş hallerine dairdi. Farklı etnik gruplardan ve farklı akademik disiplinlerden gelen araştırmacılar olarak konuları değerlendirmeye çalıştık. Disiplinlerarasılık çok kıymetli bir prensip… Ne barış ne de kültür denen muazzam kavram tek boyutlu. Bu bakımdan hem disiplinlerarası hem de çoktoplumlu araştırmalar hayati önemli. Her şeyden önemlisi, eleştirel düşünme becerisini elden bırakmamak. Bu tartışmaların güvenli bir ortamda ve çoklu aktörler -araştırmacılar, politikacılar, sanatçılar, gençler, aktivistler vs. ile paylaşılması toplumsal değişim potansiyelini taşıyor. Maalesef Kıbrıs’ta bunu yapabileceğimiz ortamlarımız çok sınırlı.
…yine sitem ediyorum…
Bu metnin sonlanmış cevaplar yerine yeni sorular üretebilmiş olmasını diliyorum, zira araştırmacı olmak bir yolda olmak halidir. İlgilenenler için etkinliğin linkini notlara ekliyorum (14).
Biraz heyecanlıydım malum sürçülisanımı affedin…
Bu metni Belfast'tan dünyanın başka bir bölünmüş, çatışma ve şiddet görmüş yerinden yazıyorum. Bilemiyorum kader mi kısmet mi bir çatışmadan başka bir çatışmaya yol almak. Buralarda kurdukları barışa “fragile peace” diyor bazıları yani kırılgan barış. Epey yol almış olsalar da daha gidecek çok yolları var. Çatışmanın çocukları birbirinden çok şey öğrenebilir sevgili okuyucu. Kim bilir, belki biz de tez zamanda kurulu bir barıştan söz ederiz biz de. Kırmamak için pamuklara sarar sarmalarız… Tez zamanda dilerim sevgili okuyucu.
Not: 8 Nisan 2025, 18:00 Citroen Işıkları, rica etsem benim yerime de yobazlığa, bağnazlığa geçit vermeyiniz!
Dipnotlar:
- https://www.linkedin.com/in/ethan-chandler02/ erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.ahdr.info/our-work/imagine/ erişim tarihi: 07/04/2025
- https://andreaspapallas.com/ erişim Tarihi: 07/04/2025
- Tartışmalı bir kavram biliyorum, bicommunal- multicommunal-intercommunal. Fakat şimdilik meseleyi en kestirme yoldan ifade edeceği için çoktoplumlu diyelim.
- https://choirforpeace.weebly.com/turkish.html Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.yeniduzen.com/6-uluslararasi-fikret-demirag-siir-festivali-zengin-programiyla-25-26-kasimda-gercek-167943h.htm Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.queercyprus.org/2024/09/06/united-by-pride-gururla-birlestik-2024-birlik-baris-ve-uzlasma-icin-guclu-bir-cagri/ Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.yeniduzen.com/yalcin-adal-ile-stavros-georgesun-belgeseli-gosterildi-166828h.htm Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.youtube.com/watch?v=dfvRI-UX9Ss Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.ahdr.info/ Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.yeniduzen.com/hukumet-rezil-diye-22056yy.htm Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://www.facebook.com/kibrishavalari/posts/1009856677275968?locale=tr_TR Erişim tarihi: 07/04/2025
- https://ozgurgazetekibris.com/video-haberler/131241-bana-ikinci-bir-secenek-sunmak-zorundasiniz.html erişim tarihi: 07/04/2025
- Etkinliğin linki: https://www.youtube.com/watch?v=85Qnu5Z3P64
Etkinliğin tanıtımı : https://www.youtube.com/watch?v=zzWhclKq9gw
Kaynaklar:
Papadakis, Y. (2005) Echoes From the Dead Zone Across the Cyprus Divide. I.B. Tauris. Copyright.
İnternet kaynakları:
https://www.culturalchc.co.uk/negotiating-a-frozen-conflict-in-academia-reflections-on-youth-peace-making-the-cyprus-divide
