1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLACAK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLACAK

A+A-

Geçen hafta bir geçici veda yazısı yazmıştım aslında ama yayın yönetmenimiz sevgili Cenk Mutluyakalı’nın yorumuna göre pek net değilmiş bu. Bu hafta son bir yazıyla sizlere durumu açıklarsam daha iyi olabileceğini söyledi. Ben yılbaşında tekrar başlamak istiyordum. O “bari Aralık’ta olsun; özleyeceğim” dedi. Öylece anlaştık. Aralık’ta yepyeni bir ruhla, yorgunluğumu atmış olarak geri dönmeyi planlıyorum. Eylül ve Ocak’ı başlangıç ayları olarak algıladığımdan Ocak’ı düşünmüştüm ama yayın yönetmenimizi kıramadım.

On yıldır süren her hafta bir yazı alışkanlığını yokluğu nasıl gelecek kim bilir? Daha önce de yazmıştım bunu (10 sene yazarsan kendini tekrar etmeye başlıyorsun) BirGün’de yazılarıma başladığımda İlhan Berk kızmıştı bana “Köşe yazısı yazma şiirinden çalar” diye. Belki de öyle olmuştur. Bilemiyorum.

Bugün hissettiğim yorgunluğun nedeni biraz da içimdekini büyük oranda paylaşmış olmaktan. Okurlarımı yakın arkadaşlarım, ailem gibi gördüm hep.  Hani ailenizden biri bir durumla karşılaşınca hep bir anekdot anlatır ve siz bunu belki yüz defa işitmişsinizdir ya; biraz da o şekle dönüyor daimî okurlarla. Yazmaya başladığım ilk yıllarda kendim de hayret ediyordum yazdıklarıma. O bilgileri ve anıları belleğimin neresinde saklamışsam birden ortaya çıkıyorlardı. Daha cilveli ve tutkulu bir dil kurabiliyor; kalemin beni götürdüğü yerlere heyecanla gidiyordum. Herhangi bir anı, küçük bir ayrıntıyı kalp çelecek bir anlatıya dönüştürmek içten bile değildi o yıllarda.

On yıl önce deyince; on yıl daha gençmişim o sıralar. Gerçi, Birleşmiş Milletler orta yaş sınırını 66’ya çıkardı diye müjdeli bir haber vardı geçenlerde. Benim bildiğim eskiden gençlik yaşı 35’te bitiyordu. Genç şairler için de kullanılıyordu bu. Belki de daha fazla kategori yapmak lazım artık. Gençlik ertesi, orta yaş eşiği filan gibi…

Ben bu yaş işini hiçbir zaman anlamadım aslına bakılırsa. Bazı yaşıtlarıma bakınca “bu ben değilim” diyorum. Abla, abi filan diyesim geliyor doğrusu. Bu sadece bir karar benim anladığım. Yaşlandığına karar verirsen yaşlanıyorsun. Ben genç olmaya da çok geç karar vermiş, çocukluktan uzun süre çıkamamıştım. Birleşmiş Milletler’e teşekkürler bu nedenle…

Geçen sonbahar hayatım için bir dönüm noktasıydı. Bora Bulut doğdu. Doğumundan önce ilk haberini aldığımda havalara uçmuştum. O zaman oğlum “Babaanne olacaksın; yaşlanıyorum diye üzülürsün sanmıştım” demişti. Hiç de öyle algılamadım bunu. Tam tersine bebekliğin, çocukluğun, gençliğin bir armağan olarak sana geri gelmesi gibi bu durum. Çoktan miadını doldurmuş o ders kitaplarındaki kalıplarla düşünmekten kurtulmalıyız aslına bakılırsa. Genç neneler ve dedeler görüyorum artık her yanda. Hem erken anne, baba olup erken yol almak gibi gerçeklikler da var. Ne olursa olsun muhteşem bir şey bu…

Köşe yazısına ara vermek yazmaya ara vermek değil kuşkusuz. Tam tersine daha planlı ve uzun soluklu yazmalara girişmek için yapıyorum biraz da bunu. Daha yoğun bir okuma, araştırma dönemi de olacak bu ayrıca. Belki de daha uzun sessizlik anları yaşayıp kendi içimdeki sesi zenginleştirebileceğim.

Şu an İstanbul’da vapurları seyrederken yazıyorum bu yazıyı. Yarın Gümüşlük, ardından da Mersin yolcusuyum. Böylelikle sona ermiş olacak tatil ve geriye döndüğümde gerçek hayat başlayacak yeniden. Tekrar eder gibi görünen hiçbir şey aynı değil aslında. Yepyeni bir Eylül olacak benim için bu.  İçimdeki yorgunluğun biraz da iyiye işaret olduğunu düşünmek istiyorum. Yeniliklere doğru bir pencere açmaya karar vermek gibi biraz da; daldaki meyvenin olgunlaşmasına izin vermek gibi ya da.

Karşı masaya yeni Birleşmiş Milletler kategorisine göre bile Orta Yaşlı sayılabilecek bir grup kadın geldi az önce. Yeni aldıkları hasır şapkalarını birbirilerine gösterip gülüştüler. Sonra da yelpazelerini çıkarıp sallamaya başladılar. Yaşları konusunda yanılmış olabilir miyim diye tekrar baktım ama bunlar en azından orta yaşlı olmaya karar vermiş kadınlar. Öyle anlaşılıyor. Şapkalarıyla gençliğe bir göz kırpmaya çalışıyorlar.

Yola çıkmadan kendime yeni bir şapka almam lazım. Yazıyı burada bitiriyorum. Hoşça kalın sevgili okurlarım. Dönüşüm muhteşem olacak.

Bu yazı toplam 4981 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar