1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Dostluk ve Hakikat Üstüne
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Dostluk ve Hakikat Üstüne

A+A-

Aristoteles’in meşhur deyişidir: “Platon arkadaşımdır ama hakikat daha çok arkadaşımdır.”

İlk bakışta ünlü filozofun hakikati arkadaşlıktan daha üstün tuttuğu zannedilebilir. Oysa, dikkat edilirse, vurgunun arkadaşlığa yapıldığı görülecektir: Platon arkadaşımdır ama hakikat daha çok arkadaşımdır... Yani, arkadaşlık kavramı düşünürün ana meselesidir.

Aristoteles’e göre, arkadaşlık ailevi, özel bir ilişkinin ötesnde kamusal bir ilişki biçimidir. Farklı arkadaşlık türleri vardır ve hepsi de kamusal alana yansımaktadır: Yarara/çıkara dayalı, zevk/eğlenceye dayalı ve “mükemmel” olarak tanımladığı karaktere dayalı dostluklar...

Çıkar ve yararın ötesinde ve ilerisinde yer alan karakter dostluğu, kamusal alanda iyilik ve erdemle yer alanlar arasında kurulabilen dostluktur. Erdemde ve iyilikte bir araya gelenler elbette hakikati saklamazlar ama arkadaşlığa daha büyük önem verirler.

Çünkü, Hannah Arendt’in de belirttiği gibi, karanlık zamanlarda hakikatin ortadan kalktığı ya da hakikate erişmenin zor olduğu bir vakıadır.

Örneğin, baskı rejimlerinde veya savaş ortamlarında önce hakikat ölür. Buna, post-modern zamanlarda hakikatin parçalandığını da eklemek gerekir.

Arendt, buradan hareketle, insanlığın ortak değerlerinin ve insancıl duyguların hakikatten daha önemli hale geldiğini belirtir.

Tikellik ötesine geçip insanlığın ortak değerlerine sahip çıkmak, ki bunların başında insan onuru gelir, zor ve karanlık zamanlarda bize doğru yolu gösterebilir.

Bu bağlamda Aristoteles’in siyasi dostluk kavramını, etik üzerine düşünen filozofların belki de en önemlisi olan Immanuel Kant’ın bir saptamasıyla bağdaştırabiliriz: İnsan amaçtır, araç olarak görülmemeli!

Dostluk ve insanı amaç olarak kavramak, hakikatin ortadan kaldırıldığı, kimliklerin daraldığı ve tek yanlı haklılık okumalarıyla bocalayıp durduğumuz bir ortamda, gerçekten de çok önemlidir.

Ülkemizi ele alalım...

İki toplum da hakikatin bazı parçalarına sarılarak birbirlerini dışlıyor, ötekileştiriyor ve kınıyor.

Böyle bir ortamda kurulan dostluklar siyasi nutuklardan daha kıymetlidir.

İster yarar, ister eğlence, ister karakter dostluğu olsun, her birinin ayrı ayrı toplumsal anlamı vardır.

Diyelim ki, ortak yarar etrafında bir araya gelen Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar ticaret yapıyorlar ve gelir elde ediyorlar. Bunun elbette kamusal bir yararı vardır. Ya da zevk ve eğlence için bir araya gelenler ortak bir duyum ve doyum etrafında iletişim kurarlar.

Erdem ve iyilikle bir araya gelenler ise evrensel insani değerler etrafında birliktelikler kurarlar. İnsan onurunu dikkate alırlar, ötekinin hikayesine kulak kabartırlar, insanı araç olarak değil amaç olarak görürler.

Milliyetçi saplantılarla kimlik hapishanelerine kapananların yarattığı dışlama, gerilim ve hakikat-katli karşısında bu tür dostlukların anlamı büyüktür.

Biraz düşünelim...

Her şeye rağmen dostluk kurabilen Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar veya Yahudilerle Filistinliler bize ne anlatırlar?

En derin çatışma ortamlarında bile bazı evrensel değerlerin baskın olabileceğini ve  insanların bu değerler etrafında ortaklaşabileceğini gösterirler.

Yani, dostluğun kimliklerin ötesine geçebileceğini ve evrensel değerler temelinde beraberliklerin kurulabileceğini gösterir, ki bu en az hakikat kadar anlamlıdır...

Ve gerçek şudur ki, bu ne idüğü belirsiz zamanlarda yapılacak fazla bir şey yoktur, dostluk kurmaktan başka...

 

 

 

Bu yazı toplam 1142 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar