“Döviz bazında krediye sınırlama getirilmeli”
KKTC Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi, Ekonomist Prof. Dr Mustafa Besim’den 2017 değerlendirmesi
KKTC Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi, Ekonomist Prof. Dr Mustafa Besim, döviz geliri olmayan, varlığı düşük, döviz ile iş yapmayan bireylere döviz bazında kredi vermeyi sınırlandırıcı tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.
Ayşe GÜLER
KKTC Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi, Ekonomist Prof. Dr Mustafa Besim, özellikle döviz geliri olmayan, varlığı düşük, döviz ile iş yapmayan bireylere döviz bazında kredi vermeyi sınırlandırıcı tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.
Yurttaşların döviz cinsinden borçlanma istemesinin nedeninin TL’de yüksek faiz oranları olduğunu da ifade eden Besim, “Biz, TL’deki faizlerin aşağıya nasıl düşürebileceğimize yönelmeliyiz. Bankaların kaynak maliyetleri de düşürülmelidir.” dedi.
Besim, ülkede TL-döviz sorunu bulunduğunu, 2017 yılı verilerine göre mevduatın yüzde 56-57’sinin, kredilerinin ise %40’ının döviz cinsinden olduğunu dile getirdi.
YENİDÜZEN’e konuşarak, 2017 yılını değerlendiren Besim, geçtiğimiz yıla oranla bankaların verdiği kredilerde artış yaşandığını, bununla birlikte 2017 yılında toplanan mevduatların %72’sinin krediye dönüştüğünü söyledi.
Tahsili Gecikmiş Alacaklılar(TGA) da 2016’ya göre artış yaşanmasına rağmen, toplam kredilere göre oranın %6.6’dan % 5.2’ye gerilediğini ifade eden Besim, “TGA, rakamsal olarak arttı ancak oransal olarak bir gerileme var” dedi.
BESİM’İN AÇIKLAMALARINDAN ÖNE ÇIKANLAR:
- Toplanan mevduatların yüzde 72’si krediye dönüştü
- Tahsili Gecikmiş Alacaklar(TGA), rakamsal olarak arttı, oransal olarak geriledi…
- Mevduatın yüzde 56-57’si, kredilerinin ise %40’ı döviz cinsinden.
- Döviz geliri olmayan, varlığı düşük olan bireylere döviz kredi vermeyi sınırlandırıcı tedbirler alınmalı
- Döviz cinsinden borçlanma nedeni TL’de yüksek faiz oranları
“Toplanan mevduatların yüzde 72’si krediye dönüştü…”
Bankacılık sektörünün son 1 yıllık dönemdeki performansının iyi gittiğini söyleyen Besim, sektörün toplam aktif büyüklüğünün milli gelirin yüzde 200’üne, yani iki katına ulaştığını belirtti.
Besim, “Milli gelirin iki katına artan aktif büyüklüğün dağılımında krediler ve diğer aktiflerin payında orasal olarak değişiklik yok. İstikrarlı bir şekilde sektör devam ediyor” şeklinde konuştu.
Bununla birlikte kredilerin geçtiğimiz yıla oranda arttığına değinen Besim, enflasyon kadar ya da istenilen ölçüde kredilerin yükselmediğini dile getirdi.
Besim, toplanılan mevduatların yüzde 72’sinin ekonomiye kredi olarak verildiğini aktararak, geçtiğimiz yıla göre söz konusu oranda düşüş yaşandığını, 2016’da toplanan mevduatların yüzde 76’sının kredi olarak verildiğini kaydetti.
Ayrıca Besim, yaşanan gelişmenin; kredi performansında sektörün gerilemede olduğunu gösterdiği şeklinde yorumlanabileceğini de dile getirdi.
“TGA’larda rakamsal olarak artış, oransal olarak gerileme”
Besim, Tahsili Gecikmiş Alacaklılar(TGA) ile ilgili de bilgi paylaştı.
Tahsili Gecikmiş Alacaklıların geçtiğimiz yıla göre artmasına rağmen, toplam kredilere göre yüzde 6.6 olan oranın, 2017 sonu itibariyle 5.2’ye gerilediğini ifade eden Besim, “Rakamsal olarak arttı ancak oransal olarak bir gerileme var” dedi.
“Bankaların öz kaynağı artıyor”
Özkaynaklara da değinen Besim, 2016’ya göre bankaların kendi öz kaynaklarının arttığını, sermaye yeterlilik rasyosunun da yüzde 17.3 olduğunu kaydetti.
Besim, Kıbrıs’ın kuzeyinde söz konusu sınır oranının %10 olduğunu belirterek, “Sektör ortalaması çok yüksektir. Bu da sektörün güçlü olduğunu gösteriyor” dedi.
Banka sahiplerinin kendilerinin de sermaye koyduğunu ifade eden Besim, dönem karının 306.8 milyon TL’den 407. 5 milyon TL’ye yükseldiğini, bu yükselişin de sektörün kar yaptığı anlamına geldiğini belirtti.
MEVDUATIN %56-57’Sİ, KREDİLERİN %40’I DÖVİZ CİNSİNDEN… Ülkede TL-döviz sorunu bulunduğunu dile getiren Besim, 2017 yılı verilerine göre mevduatın yüzde 56-57’sinin, kredilerinin ise %40’ının döviz cinsinden olduğunu dile getirdi.
Döviz-TL sorunu…
Mevduatın yüzde 56-57’si, kredilerin %40’ı döviz cinsinden…
Ülkede temel TL-döviz sorunu bulunduğunu ifade eden Besim, mevduatın yüzde 56-57’sinin, kredilerinin ise %40’ının döviz cinsinden olduğunu dile getirdi.
Besim, dövizde yaşanan dalgalanmaların borçlu insanları olumsuz etkilediğini söyledi.
Besim, söz konusu mağduriyeti azaltmak için mevzuatı düzenleyenlerin, özellikle döviz geliri olmayan, varlığı düşük, döviz ile işi bulunmayan bireylere döviz bazında kredi vermeyi sınırlandırıcı tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.
“Örneğin, yeni evli biriysen, ev alacaksan, eşin ile gelirin 2-3 bin TL arasında, eve 5-6 bin TL’lik maaş giriyorsa, böyle bir aileye döviz cinsinden kredi vermeyi azaltacak, sınırlandırılacak tedbirler alınmalı” diyen Besim, hem Türkiye hem Batı’da bu gibi tedbirlerin alındığına değindi.
“Kazanılan gelir hangi para cinsinden ise gider de öyle olmalı”
“Kazanılan gelir hangi para cinsinden ise gider de öyle olmalı” diyen Besim, aksi halde uyumsuzluk nedeniyle döviz patladığında borcun ödenemeyeceğini dile getirdi.
Besim, bu yönde düzenleme yapılarak, bankacılık sektörünün de daha fazla yurttaşların gelir yapılarına göre kredilenmeye gidilmesinin iyi olacağına vurgu yaptı.
“Döviz cinsinden borçlanma istenilmesinin nedeni TL’deki yüksek faiz oranı”
Bununla birlikte bankaların döviz cinsinden mevduatları olduğuna da değinen Besim, özetle şöyle devam etti: Bankalar döviz cinsinden kredi vermek ister. Bu riski bankada tutmak gerekir. Çünkü dövizin yaratacağı risk ve sorunları hane halkı bireyi daha zor yönetebilir. Bankalar bu işin uzmanıdır.
Besim, yurttaşların döviz cinsinden borçlanma istemesinin nedeninin TL’de yüksek faiz oranları olduğunu ifade ederek, “Biz, TL’deki faizlerin aşağıya nasıl düşürebileceğimize yönelmeliyiz. Bankaların kaynak maliyetleri de düşürülmelidir.” dedi.
Yargıya taşınan ticari davalarla ilgili sürecin daha hızlanması gerektiğine de dikkat çeken Besim, “Kredi davalarının daha hızlı sonuçlandırılması için yapı oluşturulmalı. Bu gibi tedbirler ile TL cinsinden kredilenme faizlerini uygun hale getirebilirler” şeklinde konuştu.