1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Döviz kurları niye yükseldi?
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Döviz kurları niye yükseldi?

A+A-

Küresel piyasalarda yaşanan belirsizlikler ve ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret politikalarına ilişkin açıklamaları, birkaç haftadır döviz kurlarında dalgalanmalara neden oluyor.

Trump'ın Avrupa Birliği'nden ithal edilen ürünlere yüzde 25'lik gümrük tarifesi uygulamayı planladığını açıklaması ve küresel piyasalardaki belirsizlikler, döviz kurlarını son günlerde önemli oranda etkiledi.

Avrupa Birliği ise, adil ve serbest ticarete yönelik herhangi bir engellemeye karşı sert bir yanıt verileceğini açıkladı.

Ayrıca, Trump yönetimi, Kanada ve Meksika'dan ithal edilen ürünlere de  yüzde 25 oranında gümrük tarifesi getirmeyi planlıyor. Bu kararın, küresel tedarik zincirlerinde aksamalara yol açabileceğini uzmanlar belirtiyor.

Bütün bu gelişmeler, küresel piyasalarda belirsizlikleri artırarak, yatırımcıları doğal olarak güvenli yatırım alanlarına yönlendiriyor.

ABD'nin çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği yüzde 25'lik gümrük vergisi geçen hafta yürürlüğe girdi. AB Komisyonu da, tarife uygulamasına misilleme olarak  26 milyar avro değerinde karşı önlemler aldıklarını açıkladı.

Kanada da, ABD'nin çelik ve alüminyum tarifelerine misilleme olarak, ABD’ den yapılan ithalata yüzde 25 gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu.

Analistler, söz konusu misilleme açıklamalarının ardından ticaret savaşlarının şiddetlenebileceğini, bu durumun ülkelerin ekonomi politikaları oluşturmasında öngörülebilirliği azalttığını ve yatırımcıları temkinli olmaya sevk ettiğini belirttiler.

Trump’ın ticaret politikaları yalnızca AB ve  Kanada ile sınırlı kalmayıp, Çin ve Meksika gibi ülkeleri de kapsayan daha geniş çaplı bir ticaret savaşına yol açabileceği endişesi yaşanıyor.

ABD’nin ticaret politikalarının giderek sertleşmesi, enflasyonun yükselmesine ve tüketici güveninin azalmasına yol açıyor. Yatırımcılar ise, belirsizlik ortamında yeni korumacı adımların ekonomik büyümeyi tehdit edebileceğini düşünüyor.

Trump ise, bu politikaların Amerikan ekonomisini güçlendireceğini savunarak, üretimin ve istihdamın artmasını hedeflediklerini belirtiyor.

Küresel piyasalarda, ABD’nin uygulamaya koyduğu başta ek gümrük vergileri,  tarifelerle birlikte, ticarette artan gerilim ve ekonomik verilerden, enflasyondan  alınan sinyallerin resesyon endişelerini güçlendirmesiyle satış baskısı etkili oluyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından açıklanan, mevduat faizini 25 baz puan indiren kararın sonrasında da, (Faiz yüzde 2,50 oldu) Euro hareketlendi. Durgun büyüme ve düşen enflasyon oranı neticesinde bu indirim gerçekleşti.

Ayrıca, Almanya'nın 500 milyar Euro'luk altyapı fonu ve borçlanma limitlerinde güncelleme yapması üzerine, Avrupa'daki tahvil getirileri yükseldi. Bu durum euroyu daha da güçlendirdi. Uzmanlar, Alman hükümetinin aldığı kararların da doların düşük seyretmesine neden olduğunu belirtti.

Dünyada bu gelişmeler yaşanırken, TL’de kırılgan yapısından dolayı özellikle Euro ve Sterlin karşısında önemli oranda değer kaybetti. Euro, 4 ayın zirvesine ulaşarak, ilk kez 40 TL'nin üzerini görerek rekor kırdı. Söz konusu rekor seviye Euro/dolar paritesindeki yükselişin ardından geldi. Riske duyarlı sterlin de, 4 ayın en yüksek seviyesine yükseldi.

Öte yandan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart ayının ilk haftasında, politika faizini ( bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) 250 baz puan indirerek  yüzde 42.5  seviyesine getirdi.

Türkiye'de şubat  sonu itibarıyla, enflasyonun hala  yüzde 39 düzeylerinde bulunması, enflasyonda baz etkisi ile bir düşüş olmasına rağmen, gerçek anlamda hatırı sayılı bir düşüş olmadığı tartışılmaktadır.

Bu bağlamda, faiz indirimlerinin henüz erken olduğu, daha çok finansal piyasaları, iş dünyası ve yatırımcıları rahatlatmak maksadı ile yapıldığı görüşü ön plana çıkmaktadır.

Öte yandan, Uluslararası piyasalardaki dalgalanmaların yanı sıra, Türkiye’de yapılan politika faizi indirimleri de, güvenli liman görülen döviz kurlarına talebi artırıp, Türk Lirası'na  değer kaybettirebiliyor.

Çünkü, mevduat sahipleri reel getirisi düşen Türk Lirası varlıkları yerine, dövize veya başka yatırım araçlarına yönelirler. Dövize kayış, döviz kurlarını da yükseltir. Ayrıca, kurların yükselmesi, ithalat maliyetlerini artırarak, enflasyonu da yükseltebilir.

Merkez Bankası’nın, bundan sonraki faiz kararlarını, enflasyonu göz ardı etmeden ve dünyada yaşanan ekonomik gelişmeleri yakından takip ederek,  temkinli bir şekilde ele alması gerekmektedir.

Türkiye’deki siyasi gelişmeler de, ekonomiyi doğrudan etkilemektedir. Türkiye’nin Amerika, Avrupa, İsrail ve komşularıyla ilişkileri de, ekonomik gelişmelerde önemli bir rol oynamaktadır. Siyasi konularda gerginliklerin olmaması, ekonomik gelişmeleri de olumlu etkilemektedir.

Döviz kurlarının  yükselmesi, KKTC’de de enflasyonu yukarıya çekmekte ve pahalılığı artırmaktadır. Döviz kurlarında ve petrol fiyatlarında görülebilecek yükselişler, başta akaryakıt, gaz ve  elektrik gibi temel maddelerin ve tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında yükselişler yaratabilir. En azından petrol fiyatları şu anda dövize göre daha dengeli seyrediyor.

KKTC hükümetinin öncelikli görevi, enflasyon ve pahalılıkla mücadele, bütçe disiplini, ekonomik büyümeyi artıracak, sektörlerin ve halkın sorunlarını çözecek  politikaları hayata geçirmek olmalıdır. Fakat, Hükümet’ i bu konularda yeterli bir çalışma içinde göremiyorum.

Bu yazı toplam 723 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar