1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Döviz kurları ve fiyatlar yükselişte, vatandaş yine perişan
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Döviz kurları ve fiyatlar yükselişte, vatandaş yine perişan

A+A-

Türk Lirası’nın dövize karşı değer kaybı sürüyor. Herkes, endişe ile, nereye kadar yükselir diye, birbirine sormaya başladı.

TC Merkez Bankası'nın bankalara, döviz talebinin baskılanmasını tavsiye ettiği yönündeki haberlerin ardından, piyasada döviz alış ve satışı arasındaki makas, son günlerde önemli oranda açıldı.

Türkiye’ de 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek seçimler öncesi artan döviz talebiyle beraber, serbest piyasada döviz kurlarında yükseliş devam ediyor.

Gördüğümüz kadarı ile, döviz kuru cephesinde,  Merkez Bankası kuru, ticari banka kuru ve serbest piyasa kuru olmak üzere üç farklı döviz kuru oluşmuş bulunuyor.

Bu günlerde, serbest piyasada döviz kurları,  Dolar da 20, Euro da  22, Sterlin de ise, 25 TL yi aşmış durumda seyrediyor. Döviz artışı, halkın halihazırda içinde bulunduğu ekonomik koşulları günden güne daha da  kötüleştiriyor.

Ülkemizdeki malların çoğunluğunun yurt dışından dövizle alınması, kurlardaki artışlarla birlikte, fiyatları da yükseltmekte ve piyasada pahalılık yaratmaktadır.

Döviz artışından kaynaklanan pahalılık, üretimi az olan ülkemizi Türkiye’ den daha fazla etkilemekte, satın alma gücü düşen insanlarımızın geçimini zorlaştırmakta, borçlarını artırmaktadır.

Temel gıda fiyatları oldukça yükseldi. İnsanlar kazandıkları ile ancak karınlarını doyurup sabit giderlerini (kira, benzin, elektrik, su, telefon, sağlık v.b)karşılayabiliyorlar. Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle Nisan’da ve sonraki aylarda enflasyon oranının daha yüksek olması olasılık dahilindedir.

Türkiye’deki seçim sonrası piyasalar nasıl etkilenecek diye herkes endişeli bekleyiş içerisinde. Türk Lirası’nın değeri daha da düşer, döviz patlar mı diye bekliyor. Gerek iş çevreleri, gerekse de vatandaşlar arasında belirsizlik kaygısı var.

Halkımızın esas beklentisi, dövizdeki yükselişe karşı, hükümetin vergi düzenlemelerinde ve hayatın başka alanlarında önlem almasıdır. Kurlara zaten müdahale edemiyoruz.

Bu bağlamda, Hükümetin,  dövizin etkisini ve pahalılığı  bir nebze azaltacak olan özellikle, gıda, temizlik ve sağlık ürünlerindeki kdv ve ithalat vergilerini süratle azaltması gerekmektedir. Fakat, bahse konu alanlarda somut adımlar atıldığını görmedik.

Türkiye, bu vergi indirimlerini yaptı. Bunu yapmazsanız, enflasyon ve pahalılık rekor düzeylere ulaşacak. Hal böyle olunca da, devletin ödeyeceği hayat pahalılığı ödeneği daha da artacak, bu da bütçenin zora girmesine neden olacak.

Döviz yükseldiği zaman ve zamlar başlayınca, piyasanın canlılığı azalıyor, tüketim düşüyor. Güney komşularımızın yoğun alışverişleri olmasa, işletmeler ve esnaf daha da zora girecek.

Ticaret sektörü de, kar marjlarını makul düzeylerde tutmalıdır. Fiyat denetimleri düzenli olarak yapılmalıdır.

Özel eğitim kurumlarında (üniversiteler dahil) KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerin okul ücretlerinde TL kullanılması düşünülmelidir.

İthalatda, geçmişte uygulandığı gibi  kur sabitlemesine, Restoranlarda, beyaz eşya ve elektronik eşyalarda kdv indirimine gidilebilir. Bu önerileri daha da çoğaltabiliriz.

Ekonominin en önemli girdi maddelerinden biri olan akaryakıt fiyatlarında yaşanan artışın pompaya yansımaması için Fiyat İstikrar Fonu (FİF) kullanılmalı ve zam halka yansıtılmamalıdır.

Yüksek döviz artışlarının olduğu dönemlerde, 6 ayda bir yapılan maaş ve asgari ücret artışlarının,  3-4 aylık periyotlarda yapılması düşünülmelidir. Ayrıca, TL'nin öngörülmeyen değer kayıplarından kaynaklanan yüksek enflasyonun bütçeye getireceği ek külfet, Türkiye ile yapılan ekonomik protokoller vasıtasıyla talep edilmelidir.

Öte yandan, döviz artışlarının olumsuz etkisinden kurtulmanın en önemli aracı  istikrarlı bir para birimine geçmektir. Muhasebe birimi olarak Euro’nun kullanılması, piyasada tedavülde kullanılacak paranın Euro olması anlamına gelmemektedir.

Euro’ ya endeksli bir uygulamaya geçilmesi anlamını taşımaktadır. Ülkemizde bir çok mal ve hizmet, zaten döviz bazında fiyatlandırılıyor.

Vatandaşların gelirleri ise  TL’dir. Euro’ya endeksli bir uygulamaya geçilmesi halinde, gelirler de Euro bazında olacak ve TL’nin değer kaybetmesi noktasında vatandaşlar ve sektörler bir nebze de olsa korunabilecektir.

Yani, kısaca ekonomi ve piyasa istikrara kavuşabilecektir. Halkın da satın alma gücü düşmeyecek, herkes önünü daha iyi görebilecektir.

Ülkemizde, halkın gündemindeki en büyük sorunlar, dövizin yükselmesi, pahalılık, yoksullaşma, satın alma gücünün düşmesi ve borçların artmasıdır. Bu sorunları çözecek olan Hükümet’tir. Hükümet ise, esas sorunları çözmek yerine,  suni gündemlerle uğraşmaktadır.

Bu yazı toplam 4827 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar